Dün, 17 Nisan 1992’de İstanbul’da gerçekleşen bir katliam ve direnişin yıldönümüydü.
Bu yıldönümü vesilesiyle Türkiye’de ve Avrupa’da bir çok yerde anmalar düzenlendi.
Bu direnişte katledilen Eda Yüksel’in o gün, o apartmanın penceresinden dünyaya haykırdığı bir söz, o gün bugündür, direnişin özeti gibi oldu:
“Bayrağımız ülkenin her tarafında dalgalanacak..”
Dünkü anmalarda da en çok tekrarlanan sözlerden biri buydu.
Bayrak, sınıflar mücadelesi tarihi boyunca çok önemli bir değer olmuştur.
Çünkü bayrak, yerine zamanına göre, bir vatanı, bir halkı, bir örgütü, bir davayı, bir ideali simgeler.
Ülkemizin ve dünyanın her tarafında dalgalanması istenen bayrak, sosyalizmin kızıl bayrağı, emekçilerin orak çekiçli bayrağıdır.
Kızıl bayrak ve orak çekiç simgesi, ikiyüzyıldır, dünyada yüzlerce devrimci, sosyalist, komünist sıfatlar taşıyan örgütlenmelerin simgesi olmuştur. Kızıl bayrak, tüm bağımsızlık, demokrasi ve sosyaliz m savaşlarının değişmez bayrağıdır.
17 Nisan’da asılan orak çekiçli bayrağı özgün ve önemli kılan yanlardan biri de, “Sosyalizm yıkıldı, ideolojiler bitti” söylemlerinin her yeri kapladığı bir dönemde, bu iddialara bir cevap olması idi.
Devrimciler, 17 Nisan’da sosyalizmin orak çekiçli bayrağını dalgalandırırken, devrim ve sosyalizmi yoketmeye yönelik saldırının önüne de büyük bir barikat örmüş oldular.
Biraz sonra ölecek bir insanın bu sözü söylemesi, kuşku yok ki, geleceğe duyulan, sosyalizme duyulan sınırsız bir inancı ifade eder.
Bu söz, kendileri öldürülse de mücadelenin kesinlikle bitmeyeceğini bilmenin inancıdır.
Ve tabii ki, büyük ve görkemli bir hayaldir: ölümün bir adım eşiğinde, onun gözlerinin önünde Türkiye’nin her yanında o bayrağın dalgalandığı bir resim canlanıyor.
Sosyalizmin kızıl bayrağının her yerde dalgalanması; orada ezilen mazlum halkların, sömürülen emekçilerin sömürüye, zulme karşı ayağa kalkmasıdır.
Kızıl bayrağın her yerde dalgalanması, devrim umudunun ve iddiasının her yerde örgütlenmiş olmasıdır.
Bir yerde, sosyalizmin kızıl bayrağı, emekçilerin orak çekiçli yıldızı dalgalanıyorsa, orada anti-emperyalist, anti-faşist bir mücadele vardır.
Orada bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm için devrim yürüyüşü sürüyordur.
Emekçilerin orak çekiçli bayrağı, 1400-1500’lü yıllardaki Bedreddin ayaklanmalarından Anadolu ihtilaline uzanan kavganın bayrağıdır. Bu bayrak
Kurtuluş Savaşı’nda emperyalizme karşı bağımsızlık için dalgalandırılan bayrağın devamıdır.
Sosyalizmin kızıl bayrağı, aynı zamanda enternasyonalizmin bayrağıdır. Türkiye’nin ve dünyanın tüm işçilerinin, emekçilerinin, gecekondulularının, köylülerinin, öğrencilerinin, kadınların, aydınların, tüm mazlumların altında toplandığı ve yine toplanacağı bayraktır.
Sosyalizmin kızıl bayrağı, Paris Komünü’nde, burjuvazinin saldırısına karşı kurulan barikatlarda proletaryanın elinde nasıl dalgalandaysa, Ekim Devrimi’nde, Çarlığın ve burjuvazinin iktidarını yıkmak üzere Kışlık Saray’a yürüyen görkemli işçi ordusunun ellerinde nasıl dalgalanıyorsa, Çin’de Kızıl Ordu’daki yoksul köylüler nasıl onu her çarpışmada, ölümleri pahasına dalgalandırdılarsa, bayrak, bu topraklarda da öyle dalgalanıyor.
Bu bayrağın, ülkemizin her yerinde dalgalanan egemen bayrak olması demek, bağımsızlık demokrasi ve sosyalizmin zaferi demektir. Bu bayrağın başkent Ankara’nın, kavganın başkenti İstanbul’un semalarında egemen bir bayrak olarak dalgalandığı gün, bu vatan artık bağımsız bir vatan, bu halk artık özgür bir halktır.
O gün gelecektir.