Kamu emekçileri Nursel Tanrıverdi ve Selvi Polat, yaklaşık iki yıldır direnişteler.
Her pazartesi Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda işlerini geri istemek için eylem yapıyorlar. 12 Ağustos Pazartesi günü, yine oradaydılar ve yine gözaltına alındılar.
Tanrıverdi ve Polat, direnişlerinin 124. Haftasında, meydanda önce bildiri dağıttılar, basın açıklaması yapıp oturma eylemine başladılar. O sırada işkence ile gözaltına alınıp götürüldüler.
*
Aynı günün akşamı ise serbest bırakıldılar. Gözaltından bırakıldıktan sonra Tanrıverdi şu açıklamayı yaptı:
“Direnişimizin 124. haftasında karakoldan serbestiz.
26 beraat, AYM kararına rağmen gözaltı. Başsavcı talimatını değiştirmiyor. Komisyonunuz da, talimatınız da yaşadışı. Yasal ve meşru olan direnişimiz.”
KAÇ HUKUK VAR?
Bu ülkede nasıl bir hukuk var?
Yasalar neye göre uygulanıyor?
Bakırköy direnişine baktığınızda bu sorunun cevabı karmaşıklaşıyor.
1.HUKUK:
Bakırköy direnişçileri, eylemlerine başladıktan sonra, yaklaşık 1,5 yıl boyunca Bakırköy Özgürlük meydanında direnişlerini sürdürdüler. Bu süre içinde gözaltına alınmadılar, eylemleri SUÇ sayılmadı.
2.HUKUK:
Sonra ülkede aslında yasalar da değişmediği halde, her eyleme suç muamelesi yapılmaya ve direnişçiler her eylemde gözaltına alınmaya başladılar. Bu gözaltıların beşinde tutuklandılar. Bazısından günlerce, bazısında haftalarca hapishanede tutuldular.
3.HUKUK:
Haklarında açılan davalarda 26 kez BERAAT kararı verildi. Bir Anayasa Mahkemesi kararında eylemlerinin haklılığı meşruluğu tescil edildi.
4.HUKUK:
Polis, bu beraat kararlarına rağmen, aylardır gözaltına almaya devam ediyor.
FETÖCÜLER Mİ KARIŞTIRIYOR ORTALIĞI?
FAKAT HANGİSİ FETÖCÜ?
Düzenin hakimleri diyor ki, bu eylem suç değil… Düzenin hakimlerinin yönetimindeki mahkemeler, 26 kez, bu eylemler nedeniyle Bakırköy direnişçileri hakkında açılan davalarda beraat kararı veriyorlar.
Fakat aynı düzenin polisleri, her seferinde Bakırköy direnişçilerini gözaltına almaya devam ediyorlar. Düzenin polisi, düzenin hakimini dinlemiyor. Düzenin “güvenlik” gücü, düzenin yargısının kararlarını uygulamıyor.
Düzen kaç başlı?
Aralarında çelişkiler mi var?
Yoksa yine Fethullahçılar mı ortalığı karıştırıyor?
Bakırköy eylemini suç saymayıp, eylemcilere “müsamaha” gösteren yargıçlar mı FETÖ’cü?
Yoksa, her hafta haklı, meşru bir eylem yapan kamu emekçilerini gözaltına alıp işkence yapan polis,
“AKP iktidarını zor duruma düşürmek isteyen” kripto FETÖ’cüler mi?
Bu sorunun cevabını bilmiyoruz.
Ama bildiğimiz şu; kendi aralarında çelişki de varsa, veya aslında polis ve yargı gayet uyumlu ise ve bu politikayı papaz-cellat taktiği gereği uyguluyorlarsa da, sonuçta baskıyı, işkenceyi, hapisliği gören emekçilerdir. Yukarıda birbirinden farklı ve birbiriyle çelişik gibi görünen 4 hukuk da, faşizmin hukukunun değişik yüzleridir.