Alman Devleti, devrimcilere karşı hep elinin altında tuttuğu 129 a-b yasalarını yeniden ortaya çıkardı ve bu zulüm yasasına dayanarak üç devrimciyi daha tutukladı. Almanya hapishanelerinde yüzlerce yıl yatırılan yüzlerce devrimci gibi, Özgül Emre, İhsan Cibelik ve Serkap Küpeli de, 16-18 Mayıs günlerinde bu yasa gerekçe gösterilerek tutuklandılar.
Alman Devleti 200 yıldır kullanıyor bu yasayı.
Yani karşımızdı 200 yıllık, FEODAL, EMPERYALİST ve FAŞİST bir yasa var.
Bugünden başladığımız bir yazı dizisiyle 129 ab adı verilen bu yasayı anlatacağız.
Bölüm 1…
Son 20 yılda genel olarak bütün Avrupa ülkelerinde özel olarak da Almanya’da anti-emperyalist, anti-faşist, sosyalist ve sisteme şu veya bu düzeyde karşı çıkan tüm güçlere karşı baskılar, cezalar, kısıtlamalar, alabildiğine arttı.
Bu saldırılar, mevcut durumda ağırlıklı olarak yabancılara, dünyanın ezilen halklarının ulusal ve sosyal kurtuluş hareketlerine yöneliyor. Saldırıların nedenleri, sözkonusu hareketlerin, emperyalist ülke sınırları içinde neyapıp yapmadığı değil, doğrudan emperyalizm halklar saflaşmasındaifadesini bulan nedenlerdir.
Amerikan ve Avrupa emperyalizmi tarafından ilan edilen “terörlisteleri”, emperyalist saldırganlığın en somut göstergeleri durumundadır.
Yıllar boyunca “Terör listeleri”nin en başında yer verilen DHKP-C (Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi), FHKC (Filistin Halk Kurtuluş Cephesi), FARC (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri), NPA (Yeni Halk Ordusu) veya PKK (Kürdistan İşçi Partisi) gibi devrimci, ilerici, yurtsever örgütler sürekli baskı ve yasaklamalara maruz bırakıldılar; yöneticileri, üyeleri, taraftarları tutuklandı.
Bu saldırılar, Amerikan emperyalizminin askeri ve ekonomik merkezlerine yönelik 11 Eylül 2001 eylemleri sonrası çıkartılan “anti-terör” yasalarıyla birlikte daha sistemli ve kurumsal bir nitelik kazandı.
Bütün emperyalist ülkelerde ‘teröre karşı savaş’ adı altında hak ve özgürlükler gasp edilmeye başlandı.
Avrupa Birliği (AB) de, Amerika’nın ‘terörle mücadele’ politikalarına yedeklenerek, kendi iç hukukunda yeni düzenlemelere giderek, ABD’nin çıkardığı ‘terör örgütleri listesi’ni kendi sınırları içinde yürürlüğe koymuştur. AB, kendi hukukunu rafa kaldırarak, yabancılara ve tüm muhalif kesimlereyönelik saldırılarını arttırmıştır.
“Anti-terör yasaları” ve göçmenler aleyhine çıkartılan yeni yasalar sonucunda soruşturmalar, oturum iptalleri, sınırdışılar, komplolar, ev vedernek baskınları, gözaltı ve tutuklamalar yaygınlaştırılmıştır.
Yasal, demokratik eylemler, piknik, gece, tatil kampı gibi sosyal, kültürel faaliyetler bile “terörist faaliyet” kapsamına alınarak yasaklanabilmektedir. Bu yasalar başta yabancılar olmak üzere tüm halklara gözdağı verip, sindirmenin bir aracı haline getirilmiştir.
ALMANYA UYGULAMASI: Saldırganlığın “Hukuku“
Avrupa emperyalizminin “teröre karşı savaş” adı altında halklara karşı sürdürdüğü bu saldırı politikasını anlayabilmek için Almanya’daki uygulamasına bakmak yeterlidir.
Almanya’nın ilericilere, sosyalistlere yönelik saldırı yasaları uzun yıllar öncesine dayanmaktadır. Burjuvazi, Avrupa’da sınıflar mücadelesinin gelişimine paralelel olarak, bu mücadeleyi bastırmak, tekellerin çıkarlarını korumak için askeri ve polisiye yöntemlerin yanında, bu saldırganlığın “hukukunu” yapmayı da ihmal etmemiştir. Başka bir deyişle, saldırılarını “yasal güvence” altına almış, en anti-demokratik, insanlık dışı baskılarını, zalimce yöntemlerini bile “hukuk kılıfına” sokmuştur.
129: 187 YILLIK KARŞI-DEVRİM YASASI
Almanya, Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler içinde en eski ‘anti-terör yasaları’na sahip olan ülkedir.
Almanya’daki “anti-terör yasaları”nın kökeni iki yüzyıl öncesine dayanmaktadır. “Anti-terör yasaları”nın ilki Almanya’nın “DevletiKoruma Yasası” adı altında yaptığı yasal düzenlemelerdir. “129” olarak ünlenecek olan yasal düzenleme de o zamana uzanır.
Almanya’da ilerici faaliyet ve propagandalara karşı ilk açık yasak, 1822 yılında konuldu; bu yasak çerçevesinde burjuva devrim taraftarları baskı altına alındı.
1822’de burjuva devrime karşı konulan bu yasağın hedefinde ilerici burjuvazi vardı. 50 yıl sonra ise, yasağı uygulayan, artık gericileşen burjuvazi olacaktı.
DEVLETİ, CUMHURİYETİ, ANAYASAYI “KORUMA” ADINA SOSYALİSTLERE SALDIRI
1872’de Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD) liderleri August Bebel ve Wilhelm
Liebknecht’e, Almanya’nın Fransa’ya savaş açmasına karşı çıktıkları ve Alman Parlementosu’nda Paris Komünü’nü destekledikleri için bu yasa kullanılarak ceza verildi.
1878’de yürürlüğe konulan “Sosyalistler Yasası”ile birlikte sosyalist örgütlenmelere ve sosyalist basına açıkça yasaklar getirildi, birçok sosyalist takibe alındı ve hapis cezalarına çarptırıldı. 1919’da çıkartılan “Cumhuriyeti Koruma Yasası”yla da sosyalistlerin bağış ve aidat toplaması, sosyalist yayınların dağıtılması yasaklandı.
Kısacası, bu yasalar, burjuvazi tarafından işçi sınıfının mücadelesini engellemek, sosyalistlerin faaliyet ve propagandalarını yasaklamak için çıkartılmıştır.
Daha sonrasında Nazi Almanyası’nda Hitler faşist rejiminin iktidarda kalabilmesi için “komünizmlemücadele“ aracı olarak kullanılmıştır.
(2010’larda bu yasaların uygulanması, dergi yasaklama, Grup Yorum konserini engelleme, dernekleri, federasyonları suçlu ilan etme içimlerinde sürdü; ve yine bu hukuksuzluğun uygulanması için de “Anayasayı Koruma Örgütü” devredeydi.
Hep koruyorlar ve hep koruma adına devrimcilere, sosyalistlere baskılar, yasaklar uyguluyorlar.)
NAZİ İKTİDARINDA DA, SONRASINDA DA DEĞİŞMEYEN HUKUK!
1933’de Almanya’da Hitler‘in faşist partisi NSDAP iktidara geldi.
Hitler iktidarında bu yasalar çok daha yaygın ve ağırlaştırılarak uygulanmaya devam edildi.
Naziler, 2. paylaşım savaşının sonunda, halkların direnişleri ve esas olarak Kızıl Ordu’nun vurucu darbeleriyle yenilgiye uğratıldılar. Fakat yasalarda Nazi anlayışı devam etti.
1951’de Almanya’da Nazi dönemine ait Ceza Hukuku “güya” yeniden gözden geçirilip, değişiklikler yapılsa da 129 Yasasıyürürlükte bırakıldı.
129’un yürürlükte bırakılmasının gerekçesi neydi biliyor musunuz?
Gerekçe, “Naziler’intekrar güç kazanmasının engellenmesi” olarak gösterilmişti. Ancak bu maddeler, o günden bu yana da Nazilere karşı değil, sosyalistlere karşı uygulandı. Başka türlü olması da mümkün değildi zaten:
NAZİ HAKİMLERİ İŞBAŞINDA!
Savaş sonrası Batı Almanya mahkemelerinde görevlendirilen hakimlerin yüzde80’i Nazi döneminin hakimleriydi. Onların söz konusu yasayı nasıl uygulayacağı belliydi ve Batı Alman devleti de zaten yasanın öyle uygulanmasını istiyordu. Hitlerden sonra kurulan Alman iktitdarlarında da, Nazi dönemindeki hukuk kadrosu ve anlayışı değişmedi kısacası.
Nitekim, ilk olarak 1951’de Özgür Alman Gençliği (FDJ) adlı örgütlenme 129 yasasına dayanılarak yasaklandı; 1500 üyesine ağır hapiscezaları verildi.
Aynı yıl Alman Komünist Partisi’ne (KPD) karşı açılan yasaklama davasıyla, komünistlere karşı yeni baskılar başladı. Sadece Alman Komünist Partisi üyelerine ve yakın çevresine karşı, 129 yasası çerçevesinde tam 125.000 soruşturma davasıaçıldı. Evet, rakamda bir yanlışlık yok; yüzyirmibeş bin dava.
Nazi dönemi mağdurlarının oluşturduğu bir birlik olan VVN de aynı yıl, 1951’de yasaklandı. Üyelerine kamusal alanda çalışma yasağıgetirildi. DÜŞÜNÜN, kamusal alanda çalışma yasağı; Nazilere değil, ama Nazi döneminin mağdurlarına konuluyor! Dayanak yine 129’ncu madde.
129’ncu madde komünistlere karşı bir terör dalgası yaratılmasında kullanıldı ve Alman Komünist Partisi, 1956’da tamamen yasaklandı.
129 SADECE KOMÜNİSTLERE KARŞI KULLANILMADI!
Baskılardan sadece komünistler değil, Batı Almanya’nın silahlanmasına karşı çıkan anti-militaristkesimler, nükleer silahlara karşı çıkan gruplar da payını aldı. 1960’ların ortasına kadar bu yasa kapsamında yaklaşık on bin kişi ağır para ve hapis cezalarına çarptırıldı.
– devam edecek –