– 1988
12 Eylül Cuntası’ndan sonra uzun bir süre 1 Mayıs kitlesel olarak kutlanamaz. Ancak devrimciler pankartları, bildirileri ile 1 Mayıs’ı unutmadıklarını gösterirler. 1986’lardan itibaren gençlik ile başlayan toplumsal muhalefet her alanda gelişmeye başlar. 1987 1 Mayıs’ı reformist sendikacılar ve aydınlar tarafından salonda kutlandı. Daha sonraki yıllarda da devrimciler ile reformizmin temel ayrışmalarından biri olarak karşımıza çıkacaktır “salon 1 Mayıs’ı” 1987 yılında Devrimci Hareket önderliğinde gerçekleşen MİGROS Grevi cunta sonrası işçi hareketinin en güçlü çıkışıdır.
Ve grev sonucunda yapılan sözleşmeye 1 Mayıs; “işçilerin ve emekçilerin bayramı” olarak geçtive ciddi bir kazanım ve moral yarattı. 88, 1 Mayıs’ı da bu coşku ile devrimciler; “1 Mayıs Salonlarda Değil, 1 Mayıs Alanlarda Kutlanmalıdır” sloganı ile çıktılar. Ve 1 Mayıs’ın tekrar alanlarda kutlanması sürecini de başlattılar.
Devlet 1 Mayıs’ı engellemek için, 1 Mayıs hazırlığı yapan Öztürk Acari ve Salih Kul isimli Devrimci Solcular’I Okmeydanı’nda kaldıkları evi yakarak katletti. Tüm baskılar, yüzlerce gözaltı ve baskılara rağmen 1 Mayıs günü
5 bin kişi, 1 Mayıs alanına yürüdü. Alana ulaşılamasa da 1 Mayıs’I kutlama kararlılığı bir kez dahagösterildi.
– 1989
1 Mayıs 1988’de gösterilen kararlılık 89 yılında ellerde taş, sokak sokak barikat ve çatışma oldu. Her koşulda Taksim’e çıkma kararlılığındadır devrimciler. Reformistler ise Abide-i Hürriyet’te yapılacak ‘yasal miting’te ısrarlıdır. Aynı süreçte, Türk-İş içindeki ‘sol’ etiketli bir kaç sendika dışında kalan tüm sendikalar ya 1 Mayıs’ı yok saymakta ya da salonlara hapsetmeye çalışmaktadır.
Devlet ise saldırılarına ve 1 Mayıs’ı unutturma, yok sayma çabasına devam eder. Dönemin Devlet Bakanı Cemil Çiçek şu sözleriyle itiraf eder bunu: “Tarihi takvimlerden değil, zihinlerden çıkarmak gerekir…”
Ama 1 Mayıs zihinlerden çıka- rılamaz. 1 Mayıs günü, devrimci hareket düzenli kortejler halinde 1 Mayıs Alanı’na girmek için önce İstiklal Caddesi’nden ardından da Tarlabaşı ve Şişhane’den yüklendi. Polisin dağıttığı her mevzi başka bir caddeye taşındı ama yüzler hep 1 Mayıs Alanı’na dönüktü.
Tarlabaşı, Şişhane, Kasımpaşa… çatışmalar sokak sokak sürdü. Taksim çevresinde aciz kalan polis hedef gözetmeden kitleyi silahla taramaya başladı.
Mehmet Akif Dalcı, hedef gözetilerek açılan ateşle şehit düştü. Mehmet’i katleden trafik polisiKazım Çakmakçı daha sonra Devrimci Sol tarafından cezalandırdı. Artık M. Akif Dalcı her 1 Mayıs’da dalgalanan pankartlarla alandaki yerini alacaktı.
– 1990
Türk-İş’in salonda kutlama çabası dışında herkes Taksim konusunda hemfikirdi. Ancak 1 Mayıs öncesi ANAP hükümeti 1 Mayıs kutlamalarına izin vermeyeceğini açıkladı.
1 Mayıs sabahı İstanbul’un değişik yerlerinden, yollardan 1 Mayıs’a gittiğinden şüphelenilen herkes gözaltına alındı. Gözaltı sayısı 5 bin kişi olmuştu.
Devrimciler polisin tüm saldırılarına rağmen Tarlabaşı’ndan Şişhane’ye kadar yürüyerek 1 Mayıs’ı kutladılar. Ancak binlerce kişinin gözaltına alınması ve polisin ateş açması sonucu 1 Mayıs Alanı’na girilemedi. Polisin açtığı ateş sonucu çok sayıda kişi yaralandı. Gülay Beceren isimli öğrenci sırtından vurulması sonucu felç oldu.
– 1991
1990 sonu ve 1991 başında Zonguldak’da başlayan emekçilerin direnişi tüm ülkeye 3 Ocak genel grevi ile yayıldı. Fabrika işgalleri, yürüyüşler, boykotlar ile 1 Mayıs’a gelindi. 1 Mayıs günü belediyelerde iş durduran devrimci belediye işçileri Saraçhane’de toplandılar. Söz verip gelemeyen sendikalara, binlerce polise, çeşitli grupların provokatif davranışlarına rağmen 3 bin belediye işçisi 1 Mayıs’ı alanlarda kutladı.
Devrimci Hareket tarafından 1 Mayıs günü diğer bir gösteri de Sultanhamam’da düzenlendi. Binkişinin katıldığı gösteride kitle, Eminönü’ne kadar yürüdü. Polisin saldırısı üzerine kısa süreli bir çatışmadan sonra polis geri çekilmek zorunda kaldı.
Küçükarmutlu, Eyüp ve Şirinevler’de de kitlesel gösteriler düzenlenerek 1 Mayıs buralarda da alanlara taşındı. Yine Taksim alanına simgesel olarak çıkan iki devrimci “Yaşasın 1 Mayıs” pankartı açtılar. Diyarbakır, İzmir, Adana, İzmit, Bursa, Ankara, Mersin gibi birçok şehirde 1 Mayıs düzenlenen gösterilerle kutlandı.
– 1992
’92 yılı ile birlikte yasal mitingler süreci de başladı. Devrimcilerinkampanyası belli anlamda meyvesini vermişti. Gaziosmanpaşa’da yapılan mitinge 7 bin kişi katıldı. Katılımın yarısını Devrimci Hareket’in kitlesi oluşturuyordu ve alana damgasını vurdu. Yüzlerce gözaltı, baskılar ise yine değişmeyen tablosu olmaya devam etti 1 Mayıs’ın.
– 1993
1 Mayıs öncesi oligarşi saldırılarını yine sürdürdü. 30 Nisan gecesi, Kadıköy-Moda’da bulunan evlerin-de Uğur Yaşar Kılıç ve Şengül Yıldıran isimli devrimci öğrencileri katletti. 1 Mayıs sabahı, devrimci hareket M. Akif Dalcı’nın resminin bulunduğu devasa bir pankartın arkasında 5 bin kişilik kortej oluşturdu. “Devrim Yürüyüşümüz Sürüyor” mesajını verdi.
Aynı zamanda ‘93 1 Mayıs’ı, 1978’den sonra kutlanan en kitlesel 1 Mayıs oldu. İstanbul dışında,Ankara, Adana, İzmir, Diyarbakır, Gaziantep, Kırşehir, Mersin’de de 1 Mayıs düzenlenen mitinglerle kutlandı.
İstanbul’daki 1 Mayıs kutlamalarından dönerken yolda trafik kazası geçiren Mehdi Alkan isimli devrimci öğrenci şehit oldu.
– 1994
’94 1 Mayısı’nın temel sloganı “Açlığa ve Zulme Karşı Ayağa Kalkalım” olur. 1 Mayıs hazırlıkları, diğer yılla ra oranla daha organizedir. İstanbul’un dört bir yanı yıldız içinde elinde taşıyla “1 Mayıs’ta Açlığa ve Zulme Karşı AyağaKalk” diyen M. Akif Dalcı’nın afişleriyle donatılır. 1 Mayıs öncesi düzenlenen mitinge de 1500 kişi katılır.
1 Mayıs sabahı kitle, yürüyüşün başlangıç yeri olan Piyalepaşa Bulvarı’nda toplanır. Devrimci Hareket de 10 bin kişilik kitlesiyle yürüyüş kolunda yerini alır. Yağmur altında yürüyen kortej arama noktasının olduğu Çağlayan Köprüsü’nün altına geldiğinde yolun kenarında “yasak” olduğu gerekçesiyle polisin el koyduğu pankart, döviz ve bayraklardan oluşmuş koca bir yığın vardır.
Arama noktasına yığılan panzerleri, köpekleri, eli coplu binlerce polisi ile oligarşi mitinge katılanlara gözdağı vermek istemektedir. Devrimci Hareket’in korteji arama noktasına geldiğinde polisin keyfi davranışlarına izin verilmez.
Polis barikatı dağıtılarak Alana girilir. Alanda Devrimci Hareket’in bayrakları ve yine Devrimci Hareket’in imzasını taşıyan devasa boyuttaki “Haklıyız Kazanacağız” pankartı açılır. Mitinge on binlerce kişi katılır. Cunta sonrası en kitlesel 1 Mayıslar’dan biri olur. Miting bitiminde bazı küçük gruplara polis saldırır.
– 1995
12 Mart 1995 günü akşam saatlerinde kontrgerilla Gazi Mahallesi’ne saldırır. Gazi halkı kontra saldırısına ayaklanma ile cevap verir. Bu nedenle ‘95 1 Mayıs’ı da Gazi Ayaklanması’nın izlerini taşır. 1 Mayıs mitingi Kadıköy’de yapılır. Devrimci hareketin kitlesi Kadıköy Belediyesi yanında, “Haklıyız Kazanacağız” pankartı etrafında toplanır.
Parti-Cephe olarak ilk 1 Mayıs’a katılan Devrimci Hareketin kortejinde 15 bin kişi vardır. Bu 1 Mayıs’ta ilk defa düzenlenen “temsili gerilla birliği”nin gösterisi halkta sempati uyandırır.
Daha sonra bir çok kesim tarafından taklit edilecek olan bu gösteriler oligarşiyi de şaşırtır ve korkutur.
– 1996
1995 Aralık ayında seçimler yapılmış olmasına rağmen aylarca hükümet kurulamaz. TÜSİAD’ın öneri ve telkinleriyle kurulan Anayol hükümeti, halka karşı savaş hükümeti olarak kurulur. Kendilerini katliamlarla, halka karşı saldırılarla ispatlamış polis şeflerini, IMF politikalarını hayata geçiren bürokratlarla kurulur hükümet. Kontrgerilla şefi Mehmet Ağar ise Adalet Bakanı yapılır.
1 Mayıs öncesi baskınlar ve gözaltılar yaşanır. 1 Mayıs’ta özelleştirmelere, zamlara, katliamlara karşı gücümüzü birleştirelim çağrısı yapan Cepheliler’in etrafında binlerce kişi 1 Mayıs için kitle çalışması yapmaktadır. Oligarşinin polis şefi Kemal Yazıcıoğlu, miting başlamadan önce Kadıköy Karakolu’natopladığı özel timlere, “bugün çok kan akacak… bundan sonra nefes alamayacaklar…” der.
1 Mayıs sabahı Kadıköy Belediyesi önünde kitle toplanır. Hasanpaşa Nihah Dairesi önündeki arama noktasında polisle tartışmalar yaşanır. Devrimci gruplar üstlerini aratmadan geçerler. Çaresiz kalan polis, kiteleye arkadan coplarla saldırır. Bu saldırıya da cevap verilmesi üzerine polis, kitleye ateş açar ve panzerleri kitlenin üzerine sürer.
Panzerin altında kalan üç kişi ezilir. Hasanpaşa’da panzer desteğinde hedef gözetilerek açılan ateş sonucu Dursun Odabaş ’96 1 Mayıs’ının ilk şehidi oldu.
Başından itibaren hedef gözeterek ateş eden kot pantolonlu ve siyah ceketli sivil polis tabancasındaki mermiler bitince arabalarında bulunan MP-5’i alıp ateş etmeyi sürdürdü ve Hasan Albayrak’ı göğsünden vurdu. Yere düşen Hasan Albayrak hastaneye yetiştirilmek istenirken şehit düştü.
1 Mayıs yürüyüşü başlamadan 2 şehit verilmişti; ancak buna ragmen Cephe kortejinde 30 bin kişinin toplanmasına engel olamadı oligarşi. Şehitlerimizden alınan güçle, halk düşmanlarına duyulan kinle yapıldı miting ve sloganlarla-taşlarla hesap soruldu.
1 MAYIS ŞEHİTLERİMİZE
ADALET İSTEMEK İÇİN
1 MAYIS ALANINDAYIZ!
1 Mayıslar’ın ve Taksim’in anlamı, işte yukarıda kısa bir kesitini sunduğumuz mücadelemizdedir. ’90’lı ve 2000’li yıllarda da ne oligarşinin ne de bizim tavrımız değişmiştir. Oligarşi baskı ve yasaklamaktan biz ise direnmekten, alanlarda hakkımızı istemekten, Taksim ısrarımızdan vazgeçmedik.
Bugün tüm dünyada pandemi nedeniyle halklara büyük bir baskı ve yasak politikası hakim. AKP faşizmi de salgın nedeniyle keyfiyette, baskı ve yasakta sınır tanımıyor.
AKP kitlesel etkinlik ve kongreler yaparken, demokratik kitle örgütlerinin kongreleri iptal ediyor, genel kurullar yaptırmıyor, eylem ve etkinlikler yasaklanıyor. 1 Mayıs yasakları da bir bir ilan edilmeye başlandı. Ancak biz ne 1 Mayıs’ı alanlarda kutlamaktan ne de Taksim’den vazgeçmeyeceğiz!
Halkımız;
Faşizmin yasal zorbalığına, bizi adaletsizliğe mahkum etmelerine karşı 1 Mayıs’ta Taksim’de olalım!
1 Mayıs şehitlerimiz hala adaletsiz.
1 Mayıs şehitlerimiz hala adalet bekliyor. Adalet talebimizi,
1 Mayıs’ta 1 Mayıs alanında haykıralım!