TAKSİM 1 MAYIS ALANIDIR
1 MAYIS’TA TAKSİM’DEYİZ, ÇÜNKÜ; ŞEHİTLERİMİZ HALA ADALETSİZ
EZİLEREK, KURŞUNLANARAK KATLEDİLDİK
ŞEHİTLERİMİZLE KAZANDIĞIMIZ MEVZİMİZDE OLACAĞIZ!
MEYDANLAR HALKINDIR YASAKLANAMAZ 1 MAYIS’TA 1 MAYIS ALANINDAYIZ!
Vatanımızı parsel parselcsatan işbirlikçi oligarşi,cmeydanları halka yasaklıyor. Haklar ve özgürlükler mücadelesinin önünü kesmek, sürekli faşizmle yönetilen ülkemizde halkın direnme hakkını elinden almak istiyor.
Ancak doğanın yasasıdır; baskının olduğu yerde direniş, düşmanın olduğu yerde savaş vardır. 51 yıldır bu yasayı Anadolu topraklarında işleten BİZ varız!
1 Mayıs’ın yasallaşmasında, Taksim’in kazanılmasında Sürekli Faşizme Karşı Sürekli Direnen Devrimci Hareket’in yol göstericiliğindeki mücadele var.
Taksim’in 1 Mayıs alanı olarak kazanılmasında şehitlerimizin ve tutsaklarımızın ödediği bedeller ve emekler var. 1 Mayıs’ı, 1 Mayıs alanında kutlama ısrarımız, on yıllardır faşizm tarafından engellenmeye çalışılıyor.
Aynı zamanda burjuva ideolojisinden beslenen reformizm ve oportünizm de Taksim ısrarımıza
yıllarca saldırdı. İktidar iddiasını yitiren sol, faşizmle çatışmayı, bedel ödemeyi göze alamadığı için Taksim mücadelemize ‘alan fetişizmi’ dedi, ‘inatlaşma’ dedi, ‘restleşme’ dedi.
Elbette Taksim ısrarımızı; sınıf bilincimizle, sınıf kinimizle, halk ve vatan sevgimizle, iktidar iddiamızla açıklayamazlardı. Çünkü bu, emperyalizm ve faşizm gerçeğini kabul etmek demek olurdu. Çünkü bu, kendi uzlaşmacılıklarını ve teslimiyetçiliklerini itiraf etmeleri demek olurdu ki bunu yapmadılar, yapamazlar.
Ancak yıllar içinde, mücadelemizin haklılığı ve meşruluğuyla halklaşması sayesinde, salonlara hapsedilmek istenen 1 Mayıs, yeniden alanlarda milyonlarla kutlanmaya başlandı.
Bu kez de oligarşiyle ‘makul sayı’ tartışmaları yapılmaya, icazetli miting ve alana sadece sendika başkanlarının alındığı çelenk bırakma icazetine hapsoldu sendikalar ve sol.
Biz ise hiçbir yasak tanımadık, asla uzlaşmadık, kimseden icazet dilenmeden, 1 Mayıslar’ı, 1Mayıs’ın siyasi anlamına uygun şekilde, kaç kişi olursak olalım kızıl flamalar ve pankartlarımızla disiplinli ve görkemli şekilde kutladık.
1 MAYIS VE TAKSİM MÜCADELE TARİHİMİZDEN:
– 1977
’77 1 Mayıs’ı için çalışmaları günler öncesinden başlatılmıştı. Bir taraftan çalışmalar sürerken, bir taraftan da DİSK, Demokratik Kitle Örgütleri ve 1 Mayıs’a katılacak çeşitli grupların temsilcilerinin katıldıkları toplantılar da sürüyordu. DİSK’te yapılan toplantılar sonucunda revizyonist ve oportünist gruplar arasında açıkça iki ayrı blok oluşur.
Birbirlerini “Maocu Bozkurtlar”, “Sosyal Faşistler” olarak suçlayan bu gruplar 1 Mayıs’a değil, birbirleriyle hesaplaşmaya hazırlandılar. Devrimciler tarafından yapılan bütün sağduyu çağrıları karşılıksız kalır ve provokasyona zemin hazırlarlar.
O gün alan, pankartlar, bayraklarla kızıla boyanmıştı. Emekçiler, oligarşiye gücünü ve birliğini göstermişti. Mitingin sonuna gelindiğinde, öncesinden hazırlanan katliam saldırısı yaşama geçirildi. Alanı dolduran 500 bin emekçinin üzerine sürülen panzerlerden, çevre binaların üzerinden açılan ateşle 34 emekçi şehit düştü. Kayıpların daha fazla olmasına engel olan ise alanda paniği önlemek için olağanüstü bir çaba harcayan DEV-GENÇ’liler oldu.
’77 1 Mayıs’ı, ülkemiz mücadele tarihine en kanlı 1 Mayıs olarak geçti. Ancak katliam amacına ulaşamadı, mücadele büyüdü.
– 1978
1978 yılı içinde faşist katliamlar ve bu katliamlara verilen cevaplar arka arkaya geldi. 16 Mart Katliamı’na gösterilen kitlesel tepki, gençliğin işgal ve boykotları, DİSK’in çağrısıyla katliama karşı yapılan iş bırakma eylemleri yaşandı.
1 Mayıs 1978’e böyle gelindi. Devlet yine bildik 1 Mayıs’a karşı propagandalarına hız verdi. Başta Tercüman Gazetesi olmak üzere burjuva basın provokatif yayınlar yapmaya başladı. Oligarşinin tüm baskı ve karalamalarına, on binlerce asker ve polisi harekete geçirmesine rağmen, ’78 1 Mayıs’ında yaklaşık 250 bin kişi Taksim’e, 1 Mayıs Alanı’na çıktı.(1 Mayıs ‘77’de katledilenlerin anısına Taksim Meydanı’na 1 Mayıs Alanı ismi verilir.)
Oligarşinin tehdit ve gözdağlarına güçlü bir cevap verdi. Mitinge on binlerle ifade edilen bir kortejle katılan Devrimci Hareket için de ’78 1 Mayıs’ının ayrıca bir önemi vardır. DY tasfiyeciliğine karşı “Yolumuz Çayanlar’ın Yoludur” ile alana çıkarak kendisini ifade etti.
– 1979
Oligarşi ve sivil faşistlerin en kitlesel katliamı olan Maraş Katliamı’ndan sonra, 26 Eylül 1978 günü Ecevit hükümeti 13 ilde sıkıyönetim ilan etti.
Sıkıyönetim paşaları arka arkaya yayınladıkları bildirilerle 1 Mayıs günü yapılacak tüm toplantıları, salon etkinlikleri ve eylemleri yasakladıklarını açıkladılar. DİSK yönetimi “1 Mayıs’ı 1 Mayıs Alanı’nda kutlayacağız” açıklamaları yaptı; ama ortada buna yönelik ciddi bir hazırlık yoktur.
Sıkıyönetim, 1 Mayıs günü sokağa çıkma yasağı ilan eder ve İstanbul’un merkezi yerleri asker ve polisler tarafından işgal edilir. 1 Mayıs alanına çıkılamaz; ama devrimciler İstanbul’un her yerini 1 Mayıs alanına dönüştürülerek yaygın şekilde gösteriler düzenlediler.
– 1980
1980 1 Mayıs’ında revizyonistlerin yönetimindeki DİSK, İstanbul’da 1 Mayıs’ın kutlanması için hiçbir girişimde bulunmaz. Ancak 1 Mayıs’ın gerçek sahiplerinin devrimciler olduğunu bilen oligarşi, 1 Mayıs Alanı’nı yine işgal altına alacaktır. 1 Mayıs öncesinde İzmit’te yapılan miting kitlesel olarak gerçekleşir. Devrimciler 5 bin kişilik bir kortejle katıldılar mitinge. Sıkıyönetimin olduğu İstanbul’da ise 1 Mayıs günü her tür gösteri yasaklanmıştır.
Buna rağmen oligarşi, 1 Mayıs’tan günlerce öncesinden başlayan gösterileri, asılan pankartları ve 1 Mayıs’ın yasaklanamayacağını dile getirilen binlerce bildirinin dağıtılmasını engelleyemez.
Devrimci hareket tarafından İstanbul’un değişik bölgelerinde gösteriler yapıldı. (sürecek)