“Zaferimiz Şimdiden Kutlu Olsun!”

Direnme geleneğine yeniler ekleniyor. Her seferinde yeni halkalar eklenerek büyüyen, güçlenen zincire dönüşüyor. Her eklenen halka ile emperyalizmin ve faşizmi boğacak güç görünür hale geliyor.
Dünya solunun da büyük çoğunlukla kabullendiği demokrasi diyarı Avrupa’nın göbeğinde 3 genç devrimci direniyor. 3 genç devrimci bedenlerini açlığa yatırarak, “demokrasi” denilen yalanı teşhir ediyor, coşku ve kararlılıkla, kazanacaklarına olan inançlarıyla tüm dünya halklarını mücadeleye çağırıyor.

Eda Deniz Haydaroğlu, Ilgın Güler ve Sevil Sevimli Almanya’da sol’un, sol olmanın, devrimciliğin gereğini yerine getiriyor. Eda Deniz 18 Mart’tan beri yani tam 75 gündür açlık grevinde. Ilgın Güler 24, Sevil Sevimli ise 19 gündür açlar.

26 Mayıs Cuma akşamı, Manheim El Ele Halk Kültür Evinde Süresiz direnişçiler direniş kınalarını yaktı…


Kına sözdür, bağlılıktır, kararlılıktır. Halkımızın evlilikler için düğünden bir süre önce kına yakmasının anlamı da sebebi de aynıdır.

Direniş kınası geleneği devrimci hareketindir. Cephenindir…
Halkına vatanına sevdalı devrimcilerin halkına vatanına verdiği sözdür. Halkına vatanına bağlılığının ifadesidir. Hiç bir koşulda halkı yüzüstü bırakmama andıdır.
Almanya’da 3 genç devrimcinin eline yakılan kına aynı zamandı direnme çağrısıdır.
200 yıldır yürürlükte olan faşist yasaların kaldırılması için direnme onuru anadolu devrimcilerine aittir.
129ab yasasının kaldırılması için gerçekleştirilen yüzlarca eylem, yürüyüş, konser… yapılan kampanyalar ile süren direniş açlık grevi ile daha üst boyutta devam ediyor şimdi.


“Alman emperyalizmi 129ab yasalarını öyle keyfi şekilde kullanamaz buralarda biz varız” diyerek açlık direnişi yapan Eda Deniz, Ilgın ve Sevil’in kına günü yaptıkları konuşmalarda bu direnişin varlık yokluk mücadelesi olduğuna dikkat çektiler.

Evet bu Almanya’da özellikle yabancılar olmak üzere tüm solun varlık yokluk mücadelesidir. Bugün sessiz kalanlar gelecekte daha pervasız saldırılara hazır olmalıdır. Çünkü emperyalizmin krizi büyüdükçe halklara saldırının dozunu büyütür. Almanya’da halkın demokratik haklarına yapılan saldırılar 129ab yasaları ile kılıflandırılıyor. Bugün susan herkes bir gün sıranın kendisine gelmeyeceğini zannetmesi büyük bir yanılgıdır. O yüzden yaşamsal öneme sahiptir bu direniş.
Kına etkinliğinde bir başka direnişçinin “olağan üstü bir şey yapmıyoruz, sadece tarihte yaratılan geleneklerden öğrendiklerimizi hayata geçiriyoruz” cümlesi direnişin tarihsel haklılığını gözler önüne seriyor. Bugün bir çok kesim için olağan üstü görülen açlık direnişi, bugün içinde bulunduğumuz koşullarda devrimciliğin gereği olarak zorunlu hale geliyor. Haklarımızı kazanmak, haklarımızı korumak için başvurulan en etkili eylem biçimi olan açlık grevi, mücadele tarihinden öğrenilen bir zorunluluktur.
3 devrimci kınalarını yaktılar.
Sözlerini verdiler.
Halka, haklıya olan bağlılıklarıyla direnmeye devam ediyorlar.
Eda Deniz Haydaroğlu 75 gündür açlık grevinde. Yakın tarihimizde yapılan açlık grevi direnişlerinin uzun sürmesinden dolayı 75 gün kısa bir zaman gibi görünüyor olabilir. Ancak 75 günlük açlık hayati tehlike barındırdığı da bir gerçektir. Alman devletinin bu direnişten rahatsız olduğu açık ve net! Daha fazla yokmuş gibi davranamayacaktır. Ancak direnişçilerin taleplerinin karşılanması için direnişin sahiplenilmesi çok önemlidir. Olmazsa olmazdır.
Onlar kınalarını yaktılar.
Sözlerini verdiler.
Onlar yapmaları gerekeni doğal görev gibi yerine getiriyorlar.
Söz bizde.
Sıra direnişi büyütme görevini yerine getirmekte.
Mücadele tarihine yeni bir zafer daha eklemek direnişin sahiplenilmesi ile mümkün. En olmaz denilenleri başarmış bir geleneğin temsilcisi olmanın onuruyla, direniş tarihimize bir olmaz denileni olur eden zaferi eklemek için haydi göreve…
“ZAFERİMİZ ŞİMDİDEN KUTLU OLSUN…”

Sosyal ağlarda paylaşın