Bir çok sebebi olabilir orman yangınlarının. Özellikle yaz aylarında görmeye alıştığımız ve kanıksadığımız haberler arasındadır orman yangınları. Öyle ki haberi okumadığımız bile olur. Halbuki bizim ülkemizin ormanlarıdır yanan. Bizimdir yani o ormanlar. Soluduğumuz oksijendir. Güzelliğidir ülkemizin.
Dün yine Antalya’nın Serik ilçesine bağlı Sarıabalı Mahallesi Koyak mevkiinde sabah saatlerinde orman yangını çıktı.
Doğa koşulları bazen yangınlara sebep olabiliyor. Ancak bizim dikkat çekmek istediğimiz konu yakılan ormanlar. Kaldı ki doğal yangınlar için önlemleri almayan, gerektiği şekilde örgütlenmeyerek yangınların büyümesine sebep olan da ülkeyi yönetenlerdir.
Her seferinde ülkenin en güzel yerlerinde, en güzel koylarında yangınlar çıkar. Sonrasında imar izni. Ertesi sene ya oraya dikilmiş bir saray ya da bir 5 yıldızlı otel veya rezidans görürüz. Bölge halkının kime ait olduğunu dahi bilmediği yapılardır bunlar.
Soygun talan düzeni ülkede güzellikleri yok ediyor. Belediyeler, bakanlar ile anlaşıp sit alanlarını yaktıktan sonra imar çıkartıp oteller dikiyorlar. Dünyanın en güzel sahillerine sahip ülkemizi beton binalarla dolduruyorlar.
Sit alanının sözlük anlamı: “sit olarak korunmasında kamu yararı bulunan alan”. Halkın yararına olan ve kalması, imara açılmaması gereken alanlarda inşaat dikebilmek için yakıyorlar. Yetkililerden söz alarak yakıldıkları aşağıdaki örneklerde çok açık:
Kışın ortasında Sürmene’de çıkan yangın sonrası yangının çıktığı bölgeye Katar emirine vermişlerdi. Üstelik yangından kısa bir süre önce bölgeyi bizzat Erdoğan gezdirmişti. Sonrası malum; Yangın ve sonrasında inşa edilen orman köşkleri. Güvenliği alınmış bölge. Yöre halkının girmesi dahi yasak.
Bir diğeri 2007 yılında Muğla’nın Milas ilçesinin Güvercinlik beldesinde çıkartılan yangın. Dönemin AKP’li bakanı “bölgenin derhal yeniden ağaçlandıracağını söylemişti”!!!
Bu düzen sürdükçe bu kan emici doymazlar bugünümüzü, yarınımızı çalmaya devam edecekler. Eğer bu soygun talan düzeni bu kan emicilerin başına yıkılmazsa yaşayacak ülke bırakmayacaklarından kimsenin şüphesi olmasın.