Edibe Özçelik … 10 Ocak 2020’de, saat 05.00 sıralarında Hatay’ın Samandağ Tekebaşı Mahallesinde polisin şafak operasyonu adı altında Özçelik ailesinin evini polisler direk kapıyı kırarak saldırmıştı. Evde o an uyuyan kişileri uzun namlulu silahlarla dürterek uyandırdılar. Silahlar yüzlerine doğrultulmuştu ve hiçbir şey söylemeden sadece ‘Yere yatın’ demişlerdi. Ve 70 yaşıdaki Edibe Özçelik operasyon esnasında kalp krizi geçirdi. Bir saat sonra hastaneye kaldırılmasına izin verdildi ama Edibe anne hayatını kayıp etti.
Ümit Özçelik annesi Edibe Özçelik için haftanın 6 günü samandağ Abdullah CÖMERT parkında , Pazar günleride Tekebaşı mahallesi İnci Market karşısında ADALET talebini devam ediyor.
EDİBE ANNE İÇİN ADALET DİRENİŞİ BUGÜN 80.GÜNÜNDE
“Bizler Hatay’ın Samandağ ilçesinde oturuyoruz. Baskın günü 17 Ocak 4-4.30 sularından kapılar koçbaşlarıyla kırıldı. Biz ilk önce amcamlar sandık onlar erken işe gittikleri için. Ama koçbaşlarıyla kapılara vurulunca baskın olduğunu anladık. Babam kapının arkasındaydı. Biraz daha yakın olsa ciddi anlamda yaralanabilirdi. Mahallenin her tarafını çevik kuvvetlerle, kar maskeli uzun namlulu askerlerle kuşatmışlar. Evi basmalarının gerekçelerini sorduk. Hiçbirşey söylemediler. Arama izinlerini sorduk. Göstermediler. Yanlarında muhtar dahi yoktu. İçeriye girdiklerinde bizi soruyorlar. Uyuduğumuz odaya dalıyorlar uzun namlulu silahlarla. Benim başımda 3 tane asker vardı. Silahları kafamıza dayatarak uyandırdılar bizi. Benim uyanır uyanmaz sorduğum ilk şey ambulans var mı oldu. Çünkü her ne durumda olsalar bile ambulansı getirmeliler. Bir durum olma ihtimaline karşı ilk yardım yapacak birileri olmalı. Tabi hiçbir şekilde cevap vermediler buna. O esnada annem o seslere, o kargaşaya uyanmış. Salona yöneldi. Annem hiçbir şekilde türkçe bilmiyor. Arapçayla bana sesleniyor ne oldu diye. Hiç bir şey olmadı demeye çalışıyorum ama annemi bize yaklaştırmadılar. Sesimizi dahi duymasına izin vermediler. Annem o arada fenalaştı. Biz bir bardak su götürmeye çalıştık. Çünkü biliyoruz bir bardak su insanı rahatlatır. Kalbe iyi gelir. Bazen kalp krizini bile önler. Ama bize izin vermediler. O suyu anneme götüremedik. Daha sonra annem koltuğa yığıldı. Büz ambulans çağırın diye bağırdık. Onlarda aradılar mı arıyormuş gibi mi yaptılar bilmiyorum. Çünkü bir saat ambulans gelmedi. Arama yapılırken annem bir anda ayağa kalktı ve dedi ki beni hastaneye götürün. Bunu der demez kucağımıza yığıldı. Ve ambulans hala gelmedi. Annemin bilinci kapalıydı. Biz kendi imkanlarımızla annemi hastaneye götürdük. Samandağ Devlet Hastanesi’ne götürdük. Oradaki doktor hiç bir şeyi yok deyip anneme sadece küçük bir serum taktı ve birazdan geçer diyerek geçiştirdi. 10 dk sonra annemin vücudunun soğuduğunu fark ettik. Tekrar doktora söyledik ama doktor yine bizi hiçbir şekilde ciddiye almadı. Biz annemizi kendi imkanlarımızla başka bir hastaneye götürdük. Ve başka hastanedeki doktorun teşhisi şu oluyor “kalp krizi geçiriyor bu kadın. Neredeydi ? Neden bu kadar geç kaldınız?” İlaç veridi anneme ama annemin bilinci tamamen kapalı olduğu için o ilacı alamıyor. Anjou ameliyatı olması gerekiyor ama özel hastanede bu ameliyat yapılmadığı için bizi Antakya Akademi Hastanesi’ne sevk ettiler. Orada Anjou ameliyatı oldu ama doktorlarda açık bir şekilde diyor ki çok geç kalmışsınız. Tamamen ihmalkarlık. Kimin ihmalkarlığı derseniz devletin ihmalkarlığı. Daha sonra bize annemin vefat haberi geldi.
Bizim evimizi haklarımız olan şeyleri yaptığımız için bastılar ve annemi katlettiler. Biz bir şey yapmadık. Mahallemizin yolları yapılsın istedik. Yapıldı ama alt yapısı yok. Buradaki arap alevilerinin bir şenliği var onu gerekçe gösteriyorlar. Dünyanın her tarafında kutlanan bizim geleneklerimiz olan festivale katılmayı suç sayıyorlar. Grup Yorum konseri için bilet satmamızı suç sayıyorlar. Burada Mahalle Meclisleri var. Bu Meclislere katılmamızı suç sayıyorlar. Peki bu Meclisler ne yapıyor? Mahallemize uyuşturucu girmesini engelliyor. Mahallemizin sorunlarıyla ilgileniyor. Bu mu suç.
Biz şu anda nasıl Grup Yorum için de direniyorsak hep direneceğiz. Alanlarda olacağız. Bizim alanlara çıkmamız ilk kendi evimizin önünde başladı. Bildiri dağıtıyorduk mahalleliye. İlk 15 gün hiç birşey yoktu saldırı açısından. Mahalleli de gayet öfkeliydi. Daha sonra polis çeşitli bahanelerle bize saldırmaya başladı. Hangi sloganları atıp atmayacağımızı söylemeye başladı. Biz de siz bizim hangi sloganları atıp atmayacağımızı söyleyemezsiniz dedik. Hala da öyle diyoruz. Biz meydanlarda Grup Yorum’ dan da, Mustafa Koçak’ dan da, işinden haksızca atılan öğretmenlerden de bahsedeceğiz. Çünkü biz sadece kendimiz için direnmiyoruz. Tüm haksızlığa uğrayanlar için sokaktayız. Biz daha çok alanlara çıktıkça gözaltılar o kadar arttı. Polis bizi yıldırmaya çalıştı. Boşuna direniyorsunuz. Kimse size destek vermiyor diye. Ama halk bize destek veriyor. Biz gözaltına alınırken tepki gösteriyorlar. Polis o tepki gösterenleri de alıyor gözaltına. Ama esnaf ve halk sözlü destek vermese bile yanımızda olduğunu biliyoruz. Çünkü esnafı da tehdit ediyorlar. Telefonlarınıza el koyarız. İşinizi evinizi biliyoruz diyerek. Son günlerde corona virüsünden dolayı gözaltı yaptıklarını söylüyorlar. Bizim direndiğimiz yerden işkenceyle gözaltına alıyorlar ama biz gözaltından çıkınca orada halk gayet normal bir şekilde oturuyor. Ve virüsü bahane ederek gözaltına alıyorlar ama bizi alırken bir sürü polis bizim her tarafımıza elliyor. Yani bunların hepsi bahane.
Son günlerde de çok fazla işkence uyguluyorlar. Saç yolma, vurma, darp etme gibi. Bu da onların direnişimiz karşısındaki acizliklerini gösteriyor. Özellikle çekim yaparken çok fazla saldırıyorlar. Ben çekim yaparken gözükmediğim için, beni çekecek biri olmadığı için özellikle sırtıma boynuma varana kadar darp ediyorlar. Bazen nefessiz kalıyorum. Arabanın içine alırken darp ediyorlar. Ve bu basit bir darp değil. Hissediyorsunuz yani. Ve sırtımızda, kollarımızda çok ciddi darp izleri var. Bu polisin yaptığı işkence. Ters kelepçeyle gözaltına alıyorlar. Gözümüze yumruk atıyorlar. izleri de var. ‘ Yarın alana çıkarsanız daha kötü davranacağız’ diyorlar. Bizim anlatacaklarımız bu kadar dostlar. Edibe anne ölümsüzdür. Biz yine annem nezdinde tüm adalet arayanlar için meydanlarda olacağız.”