Türk-İş, dün (20 Ekim’de) Ankara’da “Zordayız geçinemiyoruz” adıyla bir miting düzenledi.
Anadolu Meydanı’nda yapılan mitinge, binlerce işçi ve sendika başkanları, düzen partilerinin milletvekilleri de katıldı.
Halkın her geçen gün yoksullaştırıldığı bir ülkede, işbirlikçi Türk-İş de kendi tabanını oyalamak, bir şey yapıyor görünmek için bir miting düzenledi.
Miting bir mücadele biçimidir. Türk-İş’in mücadele diye bir derdi olmadığı için Türk-İş pek miting de yapmaz.
Ama ne zaman ki sıkışır, o zaman görünümü kurtarmak için “meydanlara çıkar”(!)
Ama işbirlikçilik, teslimiyetçilik, gericilik o kadar içlerine işlemiştir ki, artık göstermelik bile olsa, işçi sınıfına dair bir ecümle kuramaz hale gelmişlerdir.
PATRONLARIN MERHAMETSİZLİĞİNDEN İKTİDARIN MERHAMETİNE SIĞINAN BİR SENDİKA PATRONU!
Mitingde TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay’ın yaptığı şu konuşma bu ruh halini ortaya koyuyor zaten, şöyle diyor Atalay:
“Ülkeyi yönetenlere sesleniyorum; öyle bir kanun çıkarın ki işçinin lehine olsun. Bizi işverenlerin merhametine bırakmayın. Yüzde 90’ı merhametsiz davranıyor”.
Merhametsiz patronlara karşı, patronların ikütidarı AKP faşizminden merhamet istiyor.
O patronları o kadar merhametsizleştiren, o iktidar değil mi zaten.. Ama Türk-iş patronu, söylemindeki mantıksızlığı bile göremeyecek kadar acizleşmiş, köleleşmiştir. İşçileri de ^mer9hamet bekleyen” aciz bir kesim haline getirmek istiyorlar.
Mitingin adı bile öyle.
Hakkımızı söke söke alacağız demiyor, dedirtmiyorlar.
Mitingde, Asgari ücretliler adına bir işçi, taşeron işçiler adına bir işçi, emekliler adına bir emekli, kadın işçiler adına bir kadın işçi konuştu. Onlar, kendilerince mücadeleye dair bir şeyler söylediler. Ama örgütlü oldukları Türk-İş ile o cümleler arasında hiçbir yakınlık yoktu. Türk-İş patronu Atalay ise konuşmasında “merhamet” dilenmenin ötesinde, herşeyi iktidardan isteyerek sözlerini tamamladı.
Bugün başta Türk-İş olmak üzere, konfedarasyonlar, işçilerin çıkarlarını savunmanın çok uzağındadırlar. Bu nedenle, bugün işçilerin kendi öz örgütlenmeleri, işçi meclisleri, işci cepheleri, çok daha büyük bir zorunluluk halini almıştır.