5 Ağustos’ta binler bir araya gelip Kaz Dağları’nda yürüdü. Binler, yağmalanan, talan edilen, kalbine hançer sokulan Kaz Dağları’ndaydı; emperyalist madencilik şirketine, onun taşeronlarına ve bekçi köpeklerine ve topraklarımızı yağmaya, talana açan AKP iktidarına karşı nöbetteydiler.
Çeşitli kurumların çağrısıyla 5 Ağustos’ta «Su ve Vicdan Nöbeti» için binlerce kişi Kaz Dağları’nda, Kirazlı Balaban’da buluştu. Binler öfkeyle yürüdü. Vatan sevgisiyle attılar sloganlarını. Vatan şimdi üzerinde yürüdükleri topraktı. Vatan o anda soludukları havaydı.
Kitle toplandıktan sonra, ağaçların kesildiği alana doğru yürüyüşe geçildi ve halk burada, tel örgülerle çevrilmiş olan şantiye alanına girdi. Yürüyüş boyunca sık sık “Bu daha başlangıç mücadeleye devam”, “Havama suyuma toprağıma dokunma”, “Hak, Hukuk, Adalet” sloganları atıldı.
Eyleme halkla birlikte çeşitli kesimlerden katılım da yoğundu. Sanatçılar, çeşitli partilerden milletvekilleri, cüppeleriyle gelen İstanbul Barosu’ndan avukatlar, bir çok ilin baro başkanları katıldılar.
195 Bin Ağaç, Vatandır!
Çanakkale’nin Kaz Dağları bölgesinde yer alan Kirazlı köyü’nde Emperyalist Kanada madencilik firması Alamos Gold ve işbirlikçi ortağı Doğu Biga Madencilik şirketi tarafından yürütülen altın madeni projesinde, şu ana kadar 195 bin ağaç kesildi. Buna karşı 26 Temmuz’da maden şantiyesinin yakın bir alanına kamp kurularak ‘Su ve Vicdan’ nöbetine başlatıldı. Kaz Dağları’nın altın ve gümüş çıkarmak için mahvedilmek istenmesine karşı halk, nöbet tutarak, suyunu ve toprağını savunuyor.
Atikhisar Barajı, Çanakkale bölgesinin tek su kaynağı ve emperyalist madencilik şirketi, planını hayata geçirirse, en başta mahvolacak yerlerden birisi bu su havzası olacak.
Eyleme katılanlardan İzmir Barosu Başkanı Av. Özkan Yücel, konuşmasında, Kaz Dağlarını satmanın “aldanma değil, saflık değil, yanılgı değil, düpedüz ihanet” olduğunu vurgulayarak şöyle dedi: “Hasankeyf’ten Kaz dağlarına tarihi, toprağı, kurdu kuşu yaprağı korumak için nöbetteyiz. … eğer sürgit böyle gideceğini, hesap vermeyeceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Elbette bu talanın hesabını yargı önünde vereceksiniz. Ama daha da önemlisi oğullarınız ve kızlarınız sizi lanetle hatırlayacak ve toprak, günü geldiğinde bedenlerinizi kabul etmeyecek”.