Tarihin Işığında: MARAŞ KATLİAMI…

Maraş katliamı üzerinden 41 yıl geçti! Maraş katliamında neler yaşandı? -  Son dakika haberleri

Sivil faşist terör, 1975’ten itibaren sistemli bir şekilde tırmandırıldı. Mücadele geliştikçe devlet daha çok teröre başvurdu. Sivil faşistler daha çok sahneye sürüldü. Hiçbir şey, ama hiçbir şey devrimci gelişmenin önünü kesemiyordu; işte bu noktada faşist cinayetler kitle katliamlarına doğru tırmandırıldı.

Kahramanmaraş katliamı da adım adım geldi.

1978’in Nisan ayı içinde faşistler, ülke genelindeki saldırılarının yanısıra  Tokat, Muş, Elazığ, Erzurum, Iğdır’da devrimcilere ve CHP’lilere yönelik silahlı, bombalı saldırılarda bulundular, işyerlerini tahrip ettiler, yağmaladılar. Mayıs’ta Malatya-Doğanşehir ve Urfa’da benzeri saldırılar oldu.

Saldırıların motifi bu sayılan yerlerin hemen hepsinde aynıydı. Din temelinde alevilere, ırkçılık temelinde Kürtlere karşı kışkırtma… “Komünizme karşı cihad” motifiyle müslüman kesimi kışkırtma 1978 ilkbaharında Ege’ye de yansıtıldı. 27 Mayıs’ta Manisa’da ve daha sonra da Isparta’da benzer girişimler oldu.

Eylül ayı içinde Sivas, Elazığ ve Malatya’da da benzer saldırılar yapıldı. Bu saldırılar sırasında Elazığ’da 8, Malatya’da ise 7 kişi katledildi.

“Solcu” CHP’nin Faşist Baskı Yasaları

Faşist saldırılar alabildiğine tırmanırken, MHP bu saldırıların amacını sanki CHP’yi yıkmakmış gibi gösterirken CHP de halka ve devrimcilere karşı yeni baskı yasaları çıkarmakla meşguldü. CHP Hükümeti “anarşi ve terörizmle mücadele” adına valilere geniş yetkiler tanıyan, polis devletinin kurulmasını amaçlayan, memurları askerleştirmeyi ve DGM’leri yeniden kurmayı hedefleyen yasaları gündeme getirmişti. Aslında bu düzenlemeler sivil faşist çeteler karşısında halk güçlerini silahsızlandırmaya ve her türlü faşist saldırıya karşı korumasız bırakmaya hizmet ediyordu.


Katliamın Birkaç Gün Öncesi

Faşistler Maraş katliamının hazırlığını bu ortamda oldukça açık biçimde yürüttüler. Günlerce önceden çevre ilçe ve köylerden, şehre yüzlerce faşist militan yığıldı.

Ordusu, polisi elbette sivil faşist çetelerin bu hazırlığını görüyordu; ancak zaten katliam görünürde sivil faşist çeteler tarafından uygulanacak olsa da devletin katliamıydı, bu yüzden, devlet tüm bu hazırlığa seyirciydi.

Yüzbaşı Timur Şen:

“22.12.1978 günü cereyan eden cenaze töreni olayları sırasında General Boğuşlu’nun Başkanlığında yapılan toplantıda Yörükselim mahallesinde oturan Alevilere karşı harekete geçileceği yolunda istihbarat alındığı için bu mahalle ile diğer mahalleler arasında birliklerin  yerleştirilmesine karar verildi; (…)” (Kahramanmaraş Olayları Davası tutanaklarından)

Evet, devlet biliyordu olan biteni ve de olacak olanları. Öyle ki hazırlık, alevilere ait evlerin işaretlenmesine kadar vardırıldı.

482 İddianame nolu sanık Ali Korkulu, Mahkeme huzurunda verdiği ifadesinde:

“24.12.1978 pazar günü evinde bulunduğu sırada komşularının öğleye doğru kaçmaya başladıklarını; ‘nereye kaçıyorsunuz, ne var’ diye sorduğunda, ‘Namık Kemal mahallesinde sağ, sol çatışması var, bundan korkup kaçıyoruz’ dediklerini; bu komşular mahalleyi terk etmeden önce Namık Kemal mahallesi tarafından büyük bir topluluğun gelmekte olduğunu; bu topluluğun evin ön tarafındaki odanın penceresinin önüne yığıldığını, burada ‘üzerinde yazı bulunan evleri yakın, diğer evlere dokunmayın’ diye bir ses geldiğini; bunu  söyleyenin kim olduğunu bilmediğini; olay öncesinde evlerin duvarlarında böyle yazılar gördüğünü”. (S. 246)

Ökkeş Yılmaz:

“Olaydan 15-20 gün önce, 3 memurun gelerek kapılara tebeşir ile işaret vurduklarını; kendilerine nedenini sorduğunda ‘ilerde mektuplarınız geldiğinde sizi kolay bulsun’ diye yazıyoruz dediklerini; ertesi gün bu defa 4 kişinin geldiğini, üçünün önceki, 4’üncünün ise yabancı olduğunu; bunlardan bazılarının yazı yazdığını, bazılarının da evde kaç kişi var diye sorduklarını…”

42 yıldönümünde Maraş Katliamı: Neler yaşandı?

19 Aralık; Provokasyon ve Saldırı Başlıyor

Yüzden fazla insanın öldüğü saldırıyı başlatan Ökkeş Kenger adlı bir faşisttir. (Bu isim çoğu kimseye birşey ifade etmeyecektir belki. Ama, Ökkeş Şendiller ismi herkese daha tanıdık gelecektir. Çünkü Ökkeş Şendiller daha sonra TBMM’ye BBP’den milletvekili olarak girmiştir.)

İşte sonradan TBMM’ye giren Ökkeş Şendiller, katliamı başlatan Ökkeş Kenger’in ta kendisidir.  Sonradan soyadını değiştirmiştir.

Katliam, 19 Aralık’ta, saat 21’e doğru Ökkeş Kenger’in Çiçek sinemasında patlattığı dinamit lokumuyla başlatıldı.

Kahramanmaraş ÜGD Şubesi Başkanı Mehmet Leblebici ile ikinci başkanı Mustafa Kanlıdere, Sünnileri, Alevilere karşı kıştırtacak planı Ökkeş Kenger’e aktarmışlardı. Sovyet aleytarı ‘Güneş ne zaman doğacak’ isimli bir filmin gösterildiği sinema salonuna dinamiti atacaklar ve bunu solcuların yaptığı görüntüsünü vereceklerdi. Böylece aldatılmış Sünni halkı Alevilere, solculara saldırtmak için ilk adım atılmış olacaktı. ÜGD yöneticileri bu talimatı yerine getirdi. Daha sonraki ekspertiz raporları, Ökkeş Kenger’in attığı dinamitin yaralanmaya bile yol açmayacak türden olduğunu gösterecekti.

Ertesi gün de saldırılar devam etti. 20 Aralık’ta Alevi şahıslarca işletilen Akın Kıraathanesi bombalandı. 21 Aralık’ta ise Endüstri Meslek Lisesi öğretmenlerinden TÖB-DER’li Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu sokakta vuruldu.

Katliam…

22 Aralık’ta Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu’nun cenaze töreninde MHP’lilerin ve Ülkü Ocaklıların elebaşılık yaptığı gruplar, taş ve sopalarla cenaze törenine katılanlara karşı saldırıya geçtiler.

Cenazeye katılanlar bu hazırlıklı saldırı karşısında dağıldılar. Bir kısmı jandarma tarafından alınarak götürüldü. Ancak onları götüren jandarma da ortalıktan kaybolmuş, şehir tümüyle faşist çetelerin eline bırakılmıştı. Bu saldırılar sırasında üç kişi daha katledildi.

Hoca’nın vaazı:

“Bağlarbaşı camii imamı Mustafa Yıldız cuma vaazında şu “öğütleri” vermişti: oruç tutmak namaz kılmakla hacı olunmaz, bir Alevi öldüren beş sefer haca gitmiş gibi sevap kazanır. Bütün din kardeşlerimiz hükümete ve komünistlere, dinsizlere karşı ayaklanmalıdır; çevremizde bulunan Alevileri ve CHP’li Sünni imansızları temizleyeceğiz”.

Kalabalık dağılıp cenazeler ortada kalırken, güvenlik güçlerinin müdahalesiyle karşılaşmayan saldırgan kitle kent çarşısına yürüyerek Alevilere ve CHP’lilere ait işyerlerini tahrip etti. Çatışmalarda 3 kişi daha katledildi. 22 Aralık gecesi faşist ajitatörler Sünni mahallelerinde “ertesi gün solcu Alevilerin  silahlı saldırı yapacağını” anlatarak, kitlesel biçimde silahlanılmasını sağladılar. 23 Aralık’ta Kahramanmaraş’taki olaylar karşılıklı çatışma boyutunu tamamen yitirerek, bütün solculara ve Alevilere dönük bir kıyıma dönüştü.

23 ve 24 Aralık’ta katliam sürdü.

Maraş katliamının 41. yıl dönümü? Maraş katliamı kaç yılında oldu, kim  yaptı?

Yörükselim mahallesindeki olaylar

Astsubay İbrahim Akıllı:

“(…) 23.12.1978 günü (…) Yörükselim mahallesine gittiklerinde (…) birliğin bir kısmı Mağaralı bölgesine gidince kalan kısmı oradaki saldırgan gruplara engel olmak için yetersiz kaldığını; oradaki gruplarını saldırılarına daha çok devam ederek, evleri tekrar yıkmaya başladıklarını, bu sırada kariyerler kışlanın emniyeti için geri çekilip mevzide beklemek zorunda kalınca, sokaktaki grupların evlere doğru ateş ederek, bağırarak yangın çıkararak, evleri talan ederek ilerlemeye başladıklarını; saldırganlara evlerden de münferiden tek tük karşılık verildiğini, grubun bazan biraz geri çekilip, bazan dururarak, ama sonuçta büyük bir engelle karşılaşmadıklarından yakarak, yıkarak ilerlemelerine devem ettiklerini; bu sırada orada bulunan asker miktarı çok az olduğu için bir şey yapamadıklarını, tek tük havaya ateş etmelerinin olayları önleyici mahiyette olmadığını; Yörükselim mahallesindeki evlere doğru yürüyen gruba bu arada Çamlık bölgesi tarafından gelen bir grubun da takıldığını; o zaman sokaktaki saldırgan grubun daha da güçlenerek, rahatça ilerlediklerini, bu saldırgan grubun ellerinde bidonlar gördüğünü…”

Tanık, Hatice Altun:

“(…) Pazar günü öğleden sonra sokağa giren saldırganların önce Hacı Emin’in evine yakmaya başlayınca civar komşulara sığınmak istediklerini, fakat hiç kimsenin kendilerini kabul etmediğini, o sırada karşılarında oturan cezaevi müdürünün evinin önüne içinde askerler olan bir askeri araba gelince, kapıyı açarak askerlere yalvardığını, çocuklarının ve kendisinin de bu arabaya bindiğini, bu sırada arabanın etrafını topluluğun sardığını, kocası Musa Altun’un da tam arabaya bineceği sırada saldırganların kocasını aşağıya çekerek yere düşürdüklerini ve üzerine ateş ettiklerini; o sırada askeri arabanın hareket ettiğini…” (s.223)

Sokaklar faşist çetelere teslim:

24 Aralık… Kahramanmaraş’ta sözde sokağa çıkma yasağı var. Bu yasağa yalnızca polis ve asker uymuş. Faşist çeteler sokaklarda… “Ellerinde dinamit ve uzun menzilli silahlar da bulunan saldırganlar, CHP’li ve Alevi yurttaşların işyerlerini, gaz-mazot-benzin dökerek ateşe verdiler. Öğle saatlerinde artık CHP, TİP, TİKP, POL-DER, TÖB-DER binalarını ve Sağlık müdürlüğünü yıkıp yakmışlardı… Alevilerin oturduğu Yörükselim, Yenimahalle, Serintepe, Mağaralı ve Karamaraş gibi semtlerin yanı sıra, Sünnilerin çoğunlukta bulunduğu semtlerde üçer beşer Alevi  ailelerin yaşadıkları evler katliamın doruğa ulaştığı yerler oldu.” Bu mahalleler taranıp bombalanıp, kundaklandıktan sonra muhasara altına alındı. Ölülerin taşınması, yaralıların hastanelere götürülmesi engellendi, hastahaneler kuşatıldı; insanlar kadın, çocuk, hamile, yaşlı, hasta, yaralı ayrımı yapılmadan öldürüldü… 24 Aralık’ta kan oluk oluk akmaya devam ediyordu Maraş’ta.

Namık Kemal Mahallesi-Erkenez Çayı Olayları

Tanık Maviş Toklu:

“24.12.1978 pazar günü saat 10.00-10.30 sıralarında (458 iddianame numaralı sanık) ve Fevzi Görkem (472 iddianame numaralı sanık) olduğu halde, saldırganların ‘Allah Allah, komünistlerin kökünü kazıyacağız, komünistlerin büyüğü küçüğü demeyin, kafasını kökünü ezin’ diye bağırarak, batı taraftan gelip, evine hücüm ettiklerini, kapıyı kırarak içeri girdiklerini ve orada bulunan kocası Kalender Toklu’yu alıp, bahçeye çıkardıklarını; kendisinin de arkalarından dışarı çıktığını; muhtara ‘aman etmeyin, eylemeyin, kocamı öldürmeyin, çoluk çocuğumu meydanda koymayın’ diye yalvardığımda, muhtarın ‘çoluk çocuğunu götür kara oğlan beslesin, kocanı Karaoğlan’ın yoluna kurban kesiyorum’ dediğini, ‘Karaoğlan kimdir?’ diye sorunca da ‘Ecevit’ diye cevap verdiğini; kocası Kalender Toklu’yu gözünün önünde öldürdüklerini; öldürülürken kocasına sarıldığını, üstünün başının hep kan olduğunu; ‘aman muhtar, etme eyleme sen ne ediyorsun’ dediğinde, ‘pişirdik pişirdik komünistler gelsinler hep yesinler’ dediğini, saldırganların bu defa yakında oturan kardeşi Hüseyin Toklu’nun evinin etrafını sardıklarını; kardeşi Hüseyin Toklu’yu içeriden çıkardıklarını;

Basında Maraş Katliamı | Agcasar

(…) Hüseyin Toklu’yu öldürdüklerini, saldırganların daha sonra karşı taraftaki bir gözü görmeyen yaşlı kadın Cennet Çimen’in evine gittiklerini; bu kadını dışarı çıkardıklarını; Cuma (529 iddianame numaralı sanık Cuma Yalçın) ile Nuri Boğa (552 iddianame numaralı sanık)’nın öldürdüklerini; yakındaki hela çukuruna baş üzeri atıp, oradaki at arabasını kadının üzerine devirdiklerini; saldırganların daha sonra oradaki bütün evleri yaktıklarını;

saldırganlardan Fevzi Görkem ‘yürü haydi seni kurtarayım’ deyince onunla beraber bir süre gittiğini, fakat kalbinin bozuk olduğunu anlayınca geri dönerek evine geldiğini; 15 dakika kadar evde kaldıktan sonra, askerlere sığınmak için giderken yolda Mustafa’yı (480 iddianame numaralı sanık Mustafa Gökyokuş) bir eliyle ibrahim Usta’nın boynuna sarılmış bir elinde de tabanca olduğu halde yanında kanını evine akıtmayın diye bir başka şahısla toplumun içine götürdüğünü; İbrahim Usta’yı da orda öldürdüklerini; o zaman kaçarak canını kurtardığını… beyan etmişlerdir.”

KATLİAMIN BİLANÇOSU:

Maraş katliamı sırasında resmi makamlara göre 111 insan katledildi; yüzlercesi yaralandı, sakat kaldı. Ölü sayısı gerçekte bunun oldukça üstündeydi. Ancak hiçbir zaman netleştirilemedi. 210 ev ve 70 işyeri tamamen yıkılıp yakıldı. Binlerce Alevi şehri terk ederek başka yerle göç etmek zorunda bırakıldı. Kahramanmaraş katliamının ardından CHP iktidarı, 13 ilde sıkıyönetim ilan etti. Ancak sıkıyönetim faşist çetelere, katliamlara karşı değil, devrimci harekete ve halka karşı ilan edilmişti. Meclis’te sıkıyönetim kararının kabul edilmesi sonrasında Türkeş ve Demirel kucaklaşarak halka karşı açtıkları bu savaşı kutluyorlardı adeta

Sosyal ağlarda paylaşın