Hak örgütleri ile hukukçular, 6 Mayıs 2020 günü bir araya gelerek “Savunmaya Özgürlük Koordinasyonu“nun kuruluşunu duyurdu. Ortak deklarasyonu açıklarken “devletin en temel görevinin yaşatmak olduğunu” söyleyerek, avukatlar ve diğer siyasi tutukluların serbest bırakılmasını istedi.
Kuruluşda Avukatlar Sendikası, Çağdaş Avukatlar Grubu, Çağdaş Hukukçular Derneği, Demokrasi İçin Hukukçular, İnsan Hakları Derneği, Kartal Hukukçular Derneği, Katılımcı Avukatlar, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı örgütlerin imzası bulunuyor.
Yayımlanan deklarasyonda uzun süredir “yargı bağımsızlığı, adil yargılanma hakkı, savunma hakkı gibi temel ilke ve haklar büyük saldırı altında” olduğu belirtildi.
Ölüm orucuna başlayan HHB Avukatlarından Ebru Timtik ve Av. Aytaç Ünsal’ın talepleri de şöyle sıralandı:
- Müvekkilleri Grup Yorum’u hedef alan konser yasağının kaldırılması.
- Kendileri ve diğer tutuklu avukatlar yönünden adil yargılanabilecekleri şartlar tesis edilerek tahliye edilmeleri.
Ortak deklarasyon´da onlarca uluslararası kurumada çağrıda bulunuldu.
SAVUNMAYA ÖZGÜRLÜK KOORDİNASYONUNUN KURULUŞ DEKLARASYONUNU YAYIMLIYORUZ:
“Türkiye’de uzunca bir süredir yargı bağımsızlığı, adil yargılanma hakkı, savunma hakkı gibi temel ilke ve haklar büyük saldırı altında. Hukuk güvencesinden yoksunluğun ve keyfiliğin sonuçlarını her gün gündelik yaşantımızda birebir yaşıyoruz. Hapishaneler avukat, gazeteci, siyasetçi, öğrenci, insan hakları savunucusu, devrimci, sosyalist ve yurtseverle dolu. Asgari ortak paydaları siyasi iktidara muhalif durmak olan bu insanların adalet, hak ve özgürlükler penceresinden karşı karşıya oldukları hak ihlallerine karşı sesi, sözü, gözü olmak bugün hala “dışarıda” olabilen biz hak savunucularının bir sorumluluğudur.
Bilindiği üzere meslektaşlarımız Av. Ebru Timtik ve Av. Aytaç Ünsal kendileri ve müvekkilleri için adil yargılanma hakkının tesisi amacıyla ölüm orucuna başlamışlardır. Yukarıda değindiğimiz sorumluluğun gereği olarak “Savunmaya Özgürlük Koordinasyonu” çatısı altında bir araya gelen bizler inanıyoruz ki, bu keyfi rejim altında ezilen, mağdur edilen, hapiste tutulan, kapatılan herkesin özgürlüğünün teminatı savunmanın özgürlüğüdür.
Ölüm orucundaki Timtik ve Ünsal, ÇHD’den diğer meslektaşları ile birlikte, ceza hukukuna ilişkin temel prensiplerin tamamının çiğnendiği bir yargılamanın sonucunda hapis cezasına çarptırıldılar ve dosyaları bugün hala Yargıtay aşamasında. Diğer ÇHD’li avukatlarla birlikte Timtik ve Ünsal’ın hüküm giydiği dava Türkiye’de bağımsız bir yargı faaliyeti olmadığının en açık göstergelerinden biridir. Dosya incelendiğinde görüleceği üzere, suç isnadı olarak ileri sürülen tüm hususlar doğrudan mesleki faaliyetleri ile ilgilidir. Bir yıl boyunca hâkim ve mahkeme yüzü görmeden tutuklu kalan avukatlar, ilk duruşmalarının akabinde serbest bırakılmış, ancak 24 saat geçmeden tekrar haklarında, hiçbir yeni delil ve gerekçe olmaksızın tutuklama kararı verilmiştir. Tahliye kararını veren hakimlerin sonraki birkaç saat içerisinde kendi tahliye kararlarını geri çekmelerine rağmen görev yerlerinin değiştirilmesi, yargı alanındaki siyasallaşmanın açık göstergesidir. Sonuç olarak, yeni atanan ve görevini ziyadesiyle içselleştirmiş hâkimlerce yürütülen yargılama denilemeyecek bir sürecin sonunda sadece bir itirafçı tanığın beyanı ile son savunmalarını yapmalarına dahi imkan tanınmadan, avukatlarının da olmadığı bir duruşmayla haklarında alelacele hüküm kurulan ÇHD’li avukatlar ve Ebru Timtik ile Aytaç Ünsal – tıpkı başka binlerce kişi gibi – anlattığımız bu hukuksuz yargılama sonucunda hapishanedeler.
Kendileri gibi ölüm orucu eylemi başlatmış olan müvekkilleri Mustafa Koçak ve Helin Bölek ne yazık ki daha yakın zamanda öldüler. Bu süreçte oluşan kamuoyu baskısı ve Demokratik Kitle Örgütlerinin sürecin takibi konusunda verdikleri söz üzerine İbrahim Gökçek’in, oldukça kritik bir aşamada olan eylemine 5 Mayıs 2020 sabahı itibariyle ara vermiş olduğu haberini ise hepimiz büyük bir mutlulukla karşılamış bulunmaktayız.
Bizler bu koordinasyonun bileşenleri olarak inanıyoruz ki, Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ı da yaşatabiliriz.
Avukat arkadaşlarımızın talepleri yalnızca,
- Müvekkilleri Grup Yorum’u hedef alan konser yasağının kaldırılması
- Kendileri ve diğer tutuklu avukatlar yönünden adil yargılanabilecekleri şartlar tesis edilerek tahliye edilmeleri.
Açıkça anlaşılabileceği üzere, Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın talepleri herhangi bir demokratik hukuk devletinde bırakın ölüm orucu eylemini, herhangi bir başka protesto biçimini dahi gerektirmeksizin karşılanması gereken taleplerdir. Zira asıl olan sanatın özgürce icra edilebilmesi ve adil yargılanma hakkının – talep konusu dahi edilmeksizin – resen uygulanmasıdır.
Bu bağlamda bizler, tüm duyarlı kamuoyunu, koordinasyonumuz çatısı altında buluşmaya ve yaşatma sorumluluğunun gereği olan dayanışmayı yükseltmeye çağırıyoruz.
Buradan yetkililere sesleniyoruz: Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın taleplerini karşılamanız, gerek Anayasal, gerekse bağlı olduğunuz onlarca uluslararası insan hakları sözleşmeleri ve protokollerinin bir gereğidir. Size özellikle içinden geçtiğimiz ve mahpusların yaşam hakkına ağır tehdit oluşturan pandemi koşullarında daha da önem kazanan sorumluluklarınızı hatırlatıyoruz, zira yaşatmak bütün devletlerin en temel görevidir. Pandemi koşullarında politik hükümlü ve tutukluların da serbest bırakılması gerektiği hususunda sizlere, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi de dâhil olmak üzere onlarca uluslararası kuruluş çağrıda bulunmuştur. Yurtdışından Avrupa Barolar Birliği de dâhil olmak üzere 50’yi aşkın baro ve çeşitli avukat örgütleri de,Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal şahsında tutuklu avukatların serbest bırakılması gereğini yineledi ve size uluslararası sözleşmelerden kaynaklı sorumluluklarınızı hatırlattı. Bu aynı sorumluluğu hatırlatmayı bir kez de biz görev biliyoruz!
Geç olmadan Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal başta olmak üzere tutuklu avukatlar tahliye edilsin ve adil yargılama koşulları sağlansın!
SAVUNMAYA ÖZGÜRLÜK!
EBRU TİMTİK VE AYTAÇ ÜNSAL’I YAŞATALIM!“