“Yoksullardan uzaklaşınca sanat yoksullaşmıştır.” Romain Roland
Kapitalist düzenin hüküm sürdüğü bir zaman diliminde yaşıyoruz. Dünyanın tüm zenginliği tekellerin kasalarına oluk oluk akarken, emekçi halklar susuz kalmış toprakçasına kuruyor.
Emekçiler için tek kurtuluş yolu omuzlarına zorla bindirilen bu piramidi fırlatıp atmaktır. Ancak bu kendiliğinden olmayacaktır. Asırların sınıf bilincine ve kinine sahip olan burjuvazi, sonunu geciktirmek için ‘her yol mübahtır’ anlayışıyla hareket ederek gerek devletin baskı ve zorunu kullanarak gerekse de beyinleri işgal ederek emekçi sınıfın düzene olan tepkisini nötralize etmeye çalışıyor.
Bu yöntemin en önemli halkalarından birisi kültür-sanattır. Emperyalistler ve işbirlikçi yönetimler emekçilerin düşünce dünyalarına sirayet edip, bilinçlerini karartmak için kültür-sanat faaliyetlerine doğrudan müdahale edip, milyonlarca doları bu iş için harcamışlardır.
CIA en kalifiye ajanlarını kültürel savaş için sevk etmiştir. Halkları devrimden, sosyalizmden uzaklaştırıp burjuva yaşamın kısır döngüsü içine hapsetmek bu ajanların ve çalıştıkları taşeron kurumların (FORD gibi tekellerin ve kendi kurduğu vakıfların) başta gelen amacıydı.
Tarih boyunca egemenler sanatı ters yüz etmeye, gerçek amacından saptırarak halkın bilinç dünyasını geliştiren değil, bilakis dumura uğratan kirli bir araç haline getirmeye çalışmışlardır. Ve bu durum emperyalizm çağında çok daha pervasız bir şekilde yapılmaktadır. Elbette sınıflar savaşında burjuvazi sınıfsal aklı ve içgüdüsüyle bu savaşın galibi olmak istemektedir. Ki halkı etkisi altına almayı kim başarırsa düşman sınıfa ağır bir darbe indirmiş olacaktır.
Emperyalizm ve oligarşi bu nedenle Grup Yorum’a düşmandır. Amerika, Grup Yorum üyesine Amerika üzerinden Meksika’ya geçmesine dahi izin vermiyor. Alman emperyalizmi, Grup Yorum konserlerine yasak koyuyor. Yasak koyamadığı noktada da şu şu şarkıları söyleyemezsiniz diyor. Sınıfsal çıkarları söz konusu olduğu anda yüzüne taktığı demokrasi maskesini kolayca çıkarıp atabiliyor, AKP faşizmi ile aynı paralelde buluşuyor.
Onlara bunu yaptıran Grup Yorum gerçeğidir. Yorum’un halk olması, halkın da Yorum’un sanatında kendisini görmesidir.
Grup Yorum sanatıyla halkımızın düşünce dünyasına nüfuz ediyor. AKP-CHP gibi devasa maddi olanaklara sahip olan partilerin dahi toplayamadığı kitleyi bağımsızlık konserlerinde bir araya getirmeyi başarıyor.
Milyonları emperyalizme ve faşizme karşı örgütlüyor. Bir milyon kişiye “Katil Amerika” dedirtiyor. Kültür sanat cephesinde emperyalizme ve faşizme karşı zaferler kazanıyor. Yorum’un her konserinin bir zafer olduğunu bildikleri için yıllardır konserlerine yasaklar koyuyorlar. Bu devrimci sanatın gücünün dışavurumudur. Burjuvazinin tüm engellemelerine rağmen halkımızı devrimci yönde değiştirip dönüştürmesini başarmasının sonucudur.
Sanat halkı değiştirip dönüştüren bir araçtır. Burjuvazinin toplum mühendisleri sanatı toplumu yönlendirmede etkin bir araç olarak kullanıyor. Her şarkı, her kitap, her film burjuvaziye ait olan düşüncelerin halkın diline pelesenk edilmesini sağlayan zehirdir.
Dil düşüncenin dışavurumudur. Ve insanlar düşündükleri gibi konuşurlar. Devrimci sanatçıların görevi burjuvazinin bu amacına ulaşmasını engellemek ve halkın devrimci yanını güçlendirmektir.
“Kendini halktan uzak tutan bir devrimci kültür işçisi, barutu düşmanı yok etmeye yetmeyen ordusuz bir komutana benzer” Mao Zedung.
Devrimin büyük ustalarından Mao Zedung, devrimci sanatçının halkın içinde yaşaması gerektiğinin önemini bu sözlerle açıklamıştır.
Sanatımızın barutu halktır. Halkı ne kadar yakından tanır, duygu ve düşünce dünyasına vakıf olursak o derece etkili eserler üretebiliriz. Günümüz burjuva aydınlarının birçoğu halka tepeden bakıp ahkam keser. Halkı küçük görür ve güvenmez. Halktan uzaklaştıkça sanatları da kendileri de burjuvazinin istediği biçime girer.
Bizim sanatımız halkın duygularının tercümanıdır. Böyle olduğu için de devrimcidir, ilericidir. AKP faşizmi Grup Yorum’a karşı bu nedenle savaş açmıştır.
Müziğin 8. Notası Helin Bölek ve Yıldızlı Yürek İbrahim Gökçek şehitlikleriyle devrimci sanatın sınıflar savaşında burjuvaziyi vuran bir silahı olarak yaşamasını sağlamıştır. Emperyalizme ve oligarşiye teslim olmayan iradeleriyle dünya halklarını birleştirerek, yedi notanın komutanı olarak ölümsüzleşmişlerdir. Siyasi zafer budur! Kültür sanat cephesi faşizme teslim edilmemiştir. Bilakis bu zafer halkımızın devrimci sanatçıyı ve devrimci sanatı daha gazla sahiplenmesini sağlamış, Grup Yorum’un haklılığını ve meşruluğunu hemen her kesime kabul ettirmiştir.
Sanatımızla burjuvaziye karşı savaşmaya, halkımızı devrimci yönde değiştirip dönüştürerek halkın iktidarına giden yolda devrimin safını büyütmeye devam edeceğiz.