AKP faşizminin yönetememe krizi büyüdükçe daha fazla zulmediyor.
Adaletsizlik hayatın her alanında kendini gösteriyor.
Ekonomik olarak artık halkın büyük çoğunluğu açlıkla boğuşuyor.
Halk, ayaz kar yağmur çamur demeden ucuz ekmek alabilmek için saatlerce kuyruklarda bekliyor. Üç dört kat büyüyen ve ödenemeyen faturalar, kesilen elektrikler, soğuğa mahkum edilen milyonlar… İnsanlar evlerinde soğuktan ölüyor artık.
Buna karşılık büyüyen açlık, yoksulluğa karşı halk sokağa çıkıp “artık yeter” diyor…
Ülkenin her yerinde işçi direnişleri, grevler dalga dalga büyüyor…
Büyüyen krizin yarattığı yoksulluk artık yalanlarla, yalaka medya ile üzeri örtülemeyecek gizlenemeyecek ölçekte. Devrime gebe ülkemizin içinde bulunduğu bu durum oligarşi içerisinde rahatsızlık yaratıyor. Tüm düzen partileri bu memnuniyetsizliğin ayaklanmalar yaratmasından, devrimci güce dönüşmesinden korkuyor. Oligarşinin temsilcisi partiler, bu yüzden sürekli olarak erken seçim yapılması yönünde iktidara çağrı yapıyor.
12 şubat günü bir fotoğraf yayınlandı. Bu fotoğrafta ülkemiz düzen siyasetinin temsilcileri vardı. O fotoğrafta bulunanların tamamını birleştiren özellik düzen partilerinin Lideri olmalarının yanında tamamının ellerinin kanlı olmasıdır. Sivas katliamından, Suruç katliamına, Dersim, Maraş, Çorum katliamlarından, Ankara gar katliamına, Cizre’de Sur’da insanları bodrumlarda yakanlardan, 19 aralık’ta diri diri yakanlara, 1990’lı yılların binlerce kayıplarına kadar ülkemizde yaşanan tüm katliamların sorumlusu parti temsilcileriydi bu fotoğrafta bir araya gelenler.
Bu katliamların yapılmasının sebebi ile o fotoğrafta bir araya gelinmesinin sebebi aynıdır. Düzeni korumak. Sömürü sisteminin devamını sağlamak. Halkı katletmelerinin, işkencelerden geçirmelerinin, binbir türlü adaletsizlik yapmalarının sebebi, halkın kanını emmek iliklerine kadar sömürmek ve bu sömürüyü kabul ettirmek. Sistemlerinin ömrünü uzatmak.
AKP faşizminin yönetememe krizi büyüyor ve artık yönetemeyecek hale gelmiş durumda. Adaletsizliklerin, hayat pahalılığının, işsizliğin, yoksulluk ve açlığın yarattığı şişmenin bir patlamayla sonuçlanacağı endişesi, düzen partilerinin erken seçim diye yırtınmalarının asıl sebebi. Tüm seçimlerin asıl yapılış amacı da tıkanan sistemi rahatlatmaktır zaten. Halkı sahte umutlarla kandırmak, düzene meşruluk kazandırmaktır. Seçimlerin yapılış sebebi ile ilgili daha bir çok şey söylenebilir ancak, halkın çıkarına olan tek bir şey söylenemez. Seçimlerin, oligarşinin sorunlarına, çıkmazlarına çözüm olmaktan başkaca bir işlevi olduğunu söyleyen ya yalancıdır ya da faşizmin seçim oyununa inanmış saftır.
Bu şahsiyetleri bir araya getiren şey halkın sorunlarına çözüm bulmak değil, “düzeni nasıl ayakta tutabilir, halkın AKP’ye olan öfkesini, memnuniyetsizliğini düzeni yıkmaya yönelik bir güce dönüşmesinin önüne nasıl geçebiliriz” sorularına cevap aramaktır.
Geçtiğimiz günlerde CHP’li Aykut Erdoğdu yaptığı açıklama ile bu gerçeği net olarak ifade etmiştir. Erdoğdu’nun “Türkiye’de erken bir seçim değil, erken bir sosyolojik kaos bekliyorum, bu kaosun da demokrasi içinde kalması adına biz elimizden geleni yapacağız” açıklamasındaki “demokrasi” kelimesi düzeni korumak maksadını gizlemek için özel olarak seçilmiştir. Yoksa ülkemizde demokrasi olmadığı artık herkesin mâlumudur.
Evet bu fotoğraftakiler halkın kabaran öfkesini Aykut Erdoğdu’nun ifade ettiği gibi düzen içinde kalması için bir araya gelmiştir.
O fotoğrafın “UMUT” olarak sunulması da aynı politikanın ürünüdür.
O fotoğraf halka “umut” değil olsa olsa SAHTE UMUT olabilir.
Halkın sahte umutlara değil artık adaletsizliklerin, zulmün, açlık ve yoksulluğun son bulduğu bir yaşama ihtiyacı vardır. Bunun yolu da bu sömürü sistemine dayalı düzeni yıkmaktan geçiyor.
Başkaca yol yoktur…