17 ağustos depreminin 21.yılında her sene görmeye, duymaya alıştığımız haberler ile karşılaşıyoruz. Ancak olması beklenen Marmara depremi ile ilgili AKP iktidarının hiç bir hazırlık olmadığını görüyoruz. Her yıl, 21 yıl önce 17 ağustos’ta yitirdiğimiz onbinleri anıyoruz. Her yıl 17 ağustos’ta olacak Marmara depremi ile ilgili ciddi çalışmalar, istatistiki bilgiler duyuluyor… ama hepsi bu. Gerisi bir türlü gelmiyor.
AKP iktidarı ülke kaynaklarının tamamını emperyalistlere, işbirlikçilerine peşkeş çekmekle meşgul çünkü. Kendi ailesinin doymak bilmezliği ile servetlerine servet saraylarına saraylar katmakla meşgul. Yandaş diye adlandırılan patronların, holdinglerin zenginliklerine zenginlik katmak ile uğraşıyorlar. Çalıyor çırpıyor, ülkeyi talan ediyorlar.
“Takdir-i ilahi” yaklaşıyor!
Ülkenin kaynakları bu şekilde talan edildiği için depremde can kaybı yaşanmaması için hiç bir şeyin yapılmadığı da bir gerçek. Çünkü olacak depremde sağlam binalarda yaşamayanlar, gecekondularda, eski yapılarda yaşamak zorunda olanlar hayatını kaybedecek. YANİ YOKSULLAR! Kendileri yüksek güvenlikli binalarda yaşadığından burunları bile kanamayacak.
Yine halkın onbinlercesi yıkılan binaların altında kalırken, yine aynı yüzsüzlük ve aynı utanmaz yalancılıkları ile “takdir-i ilahi” diyecekler.
Profesör doktor Naci Görür Cumhuriyet gazetesi ile yaptığı röportajda çok çarpıcı gerçeklere parmak bastı.
“İstanbul’da 1 milyon 600 bin bina var. … İstanbul’un yapı stokunun yüzde 60’ı mühendislik hizmeti görmemiş dolayısıyla deprem güvenli değil. 1 milyon 600 bin binanın yüzde 60’ı derseniz 900 bin binaya gidersiniz!
Doğru olanı özellikle depremde en fazla hasar görecek semtlerden başlamak üzere, oralarda, ciddi, bilimsel yöntemlerle bu binaları elden geçirip, bir envanter çıkarılmalı.” diyen Naci Görür’ün bahsettiği semtler ve mahallelere bu tür hizmetlerin gelmediğini herkes biliyor.
Sadece binaların sağlamlaşıtırılması değil, deprem sonrası hazırlıkların da çok önemli olduğuna vurgu yapan Naci Görür şöyle dedi: İstanbul’u depreme hazırlamak sadece yapı stokunu güçlendirmekle olmaz. İstanbul’u depreme hazırlamanın yolu İstanbul’un tüm bileşenlerini depreme güvenli hale getirmek lazım. Yani halkı eğiteceksiniz, deprem öncesi sonrası sırasında ne yapacağını bilecek ve nasıl yaşanabileceğini sismik kültürü geliştireceksiniz. E yönetim, İstanbul’un yöneticilerini bir sefer afet ve risk yönetimini idare edebilecek geçeli ve kabiliyete getireceksiniz, onları eğiteceksiniz. Ve afete ve ilişkiye müdahale edebilecek donanımı altyapıyı bütçeyi hazırlığı organizasyonunu yapacaksınız. Ondan sonra altyapıyı deprem güvenli hale getireceksiniz: Yani içme sularını kanalizasyon şebekesini, arıtma tesislerini, yolları, köprüleri, viyadükleri barajları, işte doğalgaz iletim şebekelerini… bunları deprem güvenli hale getireceksiniz. Ondan sonra yapı stokunu deprem güvenli yapacaksınız. Bak diğerleri hiç konuşulmuyor, bir de çevre… depremde milyonlarca ton milyarlara varabilecek atık ortaya çıkacak. Bunlar; kimyasal atık, zehirli, toksik, inşaat atıkları, molozlar vs olacak. Bunları ne yapacaksınız? Yani o günkü telaşla götürüp dereye nehire akarsuya denize döküp üzerini kapatırsanız, onların üzerini örttüğünüz zaman, orada olacak fizikokimyasal biyolojik ayrışma ile oluşacak tehlikeli maddeler, ağır metaller yarın işte diyelim denize suya göle toprağı karışacak. Besin zinciri vasıtasıyla tekrar insanlara gelecek, depremin öldüremediği insanları da uzun dönemde bu çeve kirliliği öldürecek”.
