Avrupa Halk Cephesi tarafından, sürmekte olan ölüm orucu direnişiyle ilgili yeni bir eylem ve sahiplenme
çağrısı yapıldı. Halkımızı ve Halk Cephelileri, 1 Eylül’de Avrupa’nın belli başlı şehirlerinin
meydanlarında OTURMA EYLEMİ yapmaya çağıran Avrupa Halk Cephesi, ölüm orucu direnişçilerine
karşı uygulanan keyfiliklere, yasaklamalara, alçaklıklara karşı ancak sahiplenmeyi büyüterek cevap
verilebileceğini vurguluyor.
Açıklamanın başlangıcında şöyle deniliyor.
“SAHİPLENME VE DAYANIŞMA, ELİMİZDEN GELENİN FAZLASINI YAPMAKTIR”
Sayımızın azlığına çokluğuna bakmadan, gerektiğinde bir kişilik, iki kişilik oturma eylemleriyle,
dört yanına dört döviz koyarak bir meydanda oturan HER YOLDAŞIMIZ, Gökhan’ın, Sibel’in, İleri’nin
sesi olacaktır.
“Dünya halkları, duydunuz mu? Adalet için direnenler var, adalet için ölümü göze alanlar var!” diye dört
bir yana duyurmuş olacaktır.
Sesimiz, direnenlerin sesidir; Sibel, Gökhan ve İleri de BİZİMLE BİRLİKTE meydanlara çıkmış
olacaktır.
1 Eylül’de Avrupa’nın onlarca meydanında Sibel ve Gökhan’ın ve İleri’nin sesi duyulmalı.
“MENZİLE YAKLAŞILMAKTADIR“
Açıklamanın devamında Gökhan Yıldırımın sağlık durumunun kritikleşmesine dikkat çekilerek şöyle
denildi. Ölüm orucu direnişcisi, adalet savaşçısı Gökhan Yıldırım, üç aylığına infaz erteleme raporuna rağmen tahliye edilmiyor.
Ölüm orucunun 254. günündeki Sibel Balaç, ailesiyle görüştürülmüyor. Açık görüş, kapalı görüş ve
telefon görüş hakkı gasp edilmiş durumda.
Direniş İleri Kızılaltun’un katılımıyla sürüyor.
Düşman direnişin taleplerini tartıştırmamak için, tüm baskı, sansür yöntemlerine başvuruyor.
Ancak, adalet talebi ve adalet için mücadele, toprağa savrulan tohumlar gibi, Anadolu’ya ve dünyaya
yayılıyor. Koçaklar’ın, Ebrular’ın, Helin ve İbrahimler’in direnişiyle çok daha güçlü bir biçimde
dalgalanmaya başlayan adalet bayrağı, bugün Sibeller’in, Gökhanlar’ın, İleriler’in elinde.
Bu bayrağın altında adalet mücadelesi, milyonların mücadelesine dönüşecektir.
Çünkü adalet, milyonların, tüm ezilen, sömürülen halkların talebidir.
Avrupa Halk Cephesinden çağrı;
Açıklamanın devamında şöyle denildi:
“Açlığın 9’ncu ayına giren direnişçi yoldaşlarımızın sağlık durumu, her geçen gün kritikleşmektedir.
Ya zafer, ya ölüm yürüyüşünde menzile yaklaşılmaktadır.
Bu nedenle, bu aşamada, direnişi sahiplenmede yeniden yüklenmeliyiz.
Kuşku yok ki, mücadelenin başka gündemleri, başka görevleri de var. Hiçbirini ertelemeden, fakat
hiçbirini bugün 250’li günlerdeki ölüm orucunun önüne koymadan mücadelemizi sürdürebilmeliyiz.
Direniş karşısında başından itibaren çaresiz olan düşman, her geçen gün daha da alçaklaşıyor.
Gökhan Yıldırım’ı “hapishanede ve hastahanede mahkum koğuşunda kalamaz” raporuna rağmen,
TAHLİYE ETMEDİLER.Su içtiği bardağı dahi çaldılar.
Ölüm orucunun 250’li günlerine gelmiş Sibel Balaç’ın görüş hakkını, telefon hakkını gasp ettiler.
Bu alçaklıklara ancak daha güçlü bir sahiplenmeyle cevap verebiliriz. Alçaklıklara ÖFKEMİZİ
EYLEME, SAHİPLENMEYE DÖNÜŞTÜRELİM!
1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜDÜR.
1 Eylül, 1939 yılında Nazi Almanyasının, 52 milyon insanın öldüğü ikinci emperyalist paylaşım savaşını
başlattığı gündür.
Nazi Almanyasının Polonya’yı işgal ederek halklara karşı savaşı başlattığı bu günü dünya halklarına
hatırlatmak amacıyla, 1 Eylül günü, Dünya Barış Günü olarak ilan edilmiştir.
52 milyon insanın ölümüne yol açan bu emperyalist Nazi saldırısı, Sovyet halklarının ve Kızıl Ordu’nun
büyük kahramanlığıyla durdurulmuştur. Bu kanlı savaşın ardından, dünya halklarına barışı armağan eden,
işte bu kahramanlıktır.
Barışı, dün olduğu gibi, bugün de dünya halklarının mücadelesi ve devrimleri kazandıracaktır.
Değilse, bugün emperyalist kurumların barış söylevleri, çeşitli ülkelerde gerilla hareketleriyle faşist
yönetimler arasında kurulan “barış masaları” bir aldatmacadan başka bir şey değildir.
Soruyoruz; Mustafa Koçaklar’ın, Ebru Timtikler’in adalet için öldüğü, Gökhan Yıldırımlar’ın, Sibel
Balaçlar’ın adalet için ölüm yürüyüşüne çıkmak zorunda kaldığı bir dünyada, kim barıştan sözedebilir?
EKMEKSİZLİK VE ADALETSİZLİK EN BÜYÜK SAVAŞ NEDENİ DEĞİL MİDİR?
Adaletsizlik sürdüğü müddetçe halkların savaşı sürecektir.
Adaletsizlik sürdüğü müddetçe direnişler sürecektir.”
ADALETİN OLMADIĞI BİR DÜNYADA BARIŞTAN SÖZETMEK ALDATMACADIR.
GÖKHAN, SİBEL, İLERİ, ADALET İÇİN DİRENİYORLAR.
SÖMÜRENLERLE ZULMEDENLERLE BARIŞMAYACAĞIZ, SÖMÜRÜYE, ZULME KARŞI DİRENİYORUZ, DİRENECEĞİZ.
1 EYLÜL’DE MEYDANLARDA OLACAĞIZ VE HAYKIRACAĞIZ: SİBEL, GÖKHAN VE İLERİ’NİN TALEPLERİ KABUL EDİLSİN!