Bir mahalle.
Bir duvar.
Halkın matbaası.
Halk duygularını yazmış.
Seviyor halk evladını.
Sevmek bile eylem olmuş ülkemizde.
Yasaklamaya çalışıyor karanlığın bekçileri sevgiyi.
Yasaklamaya çalıştıkça duvarlar matbaa oluyor, duyuruyor dünyaya sevgisini
Ve karalayarak sevgiyi yok edebileceklerini zanneden akılsızlar yazının üzerine kara boyayla içleri gibi kapkara harflerle “pöh” yazıyorlar.
“Seni seviyoruz” yazısının üzerine polis özel harekâtın kısaltması “pöh” !
Nazımın şiiri geliyor akıllara. Küçük bir ek yapmak da gerek şiire. Nazım olsaydı affederdi diye düşünüyoruz:
Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akar suyun
meyve çağında ağacın,
serip gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına :
– çürüyen diş, dökülen et-,
bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler,
Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle : işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet.
Bursa da havlucu Recebe,
Karabük fabrikasında tesviyeci Hasana düşman,
fakir köylü Hatçe kadına,
ırgat Süleymana düşman,
sana düşman, bana düşman,
düşünen insana düşman,
vatan ki bu insanların evidir,
sevgilim, onlar vatana düşman…
“onlarki sevgiyi bilmezler
halkım onlar sevgiye düşman!”