Ölüm Orucu Direnişçisi Ayberk Demirdöğen: “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için!”

Kırıkkale F Tipi Hapisphanesi’ndeki devrimci tutsak Ayberk Demirdöğen, ölüm orucunun . gününde.
AAyberk Demirdöğen, geçen hafta Kızıl Bayrak dergisine gönderdiği mektupta, kuyu tipi hapishaneden direnişi sonucunda F Tipine sevkedildiğini, ama “birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” anlayışıyla direnişi sürdürdüğünü anlatıyor.
Aşağıda Ayberk Demirdöğen’in mektubunu yayınlıyoruz:


“Kırmızı…
Ve kızıl bayrak
Çekiliyor dev bir kumaş gibi
Ve açılıyor kızıl meydanda
Bu bayrağın her kıvrımında
Yeniden yüreklendirir canlı Lenin

Proleter! Çarpışın sonuna kadar!
Köleler, doğrulun, ayağa kalkın!
Proleter ordusu yolunuz bütünlendi.
Yaşa sevinçli devrim,
Her şey daha tez akıp gidiyor üstümüzden
Biricik büyük savaş bu
Bütün tarihin tanıdığı”

(Vladimir Mayakovski)

Merhaba…
Sizi Haticeler’in sıcaklığıyla kucaklıyorum. Bugün onların “yüreğiyle” yürüyorum bu yolu. Lenin ile başlamak istedim. Mayakovski’nin bitmeyen şiirlerindenmiş bu şiir. Bir şiir ne zaman biter bilmiyorum. Bu derin bir edebi konu hem Ulyanov demek, aynı zamanda “arı kovanı” demek Rusçada. Lenin’in kovanından fışkıran onlarca yapıcı arı, dünyanın dört bir yanında onun idealleri için, proleter yolu bütünlemek için bu şiiri devam ettiriyor, değil mi?

Uzun zamandır tecritte ve açlık grevindeyim. Dostluğunuzun ve siper yoldaşlığınızın solmayan çiçeğine inancımla sesimizi duyurmanız için yazıyorum size.

Kuyu tiplerine ilk gidenler arasındayım. Açlık grevimin 90. gününde F tipine sevk ettiler beni. Sanki tek isteğim kendi sevkimmiş gibi. Sanki tecrit F tipinde son bulacakmış gibi.

Devrimciler uzun yıllardır F tipi tecride karşı mücadele etti, ediyor. Bir yandan sohbet hakkının tam uygulanması, verilen sözlerin tutulması için mücadele sürüyor. Zaten taleplerimden biri sohbet hakkının ortadan kaldırıldığı F tiplerinde yeniden başlatılmasıydı. Sincan, Adana, Bolu F tiplerinde sorun çözüldü. Ama şu an benim kaldığım Kırıkkale’de tüm F tiplerinde ayrı bir tutum alınıyor. Sohbet uygulanmıyor. 13 F tipi arasında yalnız burada bu hak ihlali var. Buna karşı direnişim sürüyor, kazanana kadar sürecek.

Öte yandan kuyu tipleri! Aklım Serkan Onur Yılmaz’da, en son onu pencere aralığından görmüştüm bu mektup size ulaştığında sağlığı çok ciddi bir hal almış olacak.

Tek kişilik halimiz 7/24 kameralarla izleniyor. Pencerelerde tel örgüler var. Işık ve havanın giremediği, sürekli alacakaranlık bir hücre.

İdarenin denetiminde yalnızca ışık ve hava engeli değil insani ilişkilerde yok ediliyor. Kendi bulunduğum koridor dışına neredeyse hiç çıkarılmıyorsun. Bu nedenle hayatın tek bir koridordan, sesini duyabildiğin ama göremediğin en fazla beş sesten ibaret. O da eğer koridor boşaltılmadıysa.

Kuyu tipine giren herkes hükmü ne olursa olsun ağırlaştırılmış müebbet şatlarında kalıyor. Kendisi bizatihi bir insanlık suçu olan bu infaz yöntemi kuyu tipleriyle sıradanlaştırılıyor. Normalleştirilmek isteniyor.

“Artık” diyorlar “benim saltanatıma karşı çıkarsanız karşılaşacağınız akıbet bu olacak!” işte burjuvazinin bu politikasına karşı çıkıyoruz.

Ve Ahmet Arif’in yazdığı ufukta hissediyorum(z) kendimi(zi). Nerde olursak olalım “yalnız değiliz!”, bu zindanlar her yerde inşa ediliyor. Bugün burjuva muhalefet dahi bu hücrelere girmeye başladı. Herkesi ilgilendiren, mücadele eden herkesin tepesinde sallanan Demokles’in kılıcı, kuyular!

İşte bu yüzden Kızıl Bayrak’ın sayfalarını bana açacağınıza ve bu sesi duyuracağınıza inanıyorum. Sesimiz daha gür, daha çok, yan yana çıktıkça kazanacağımıza da inanıyorum.

Emperyalizme karşı bağımsızlık, faşizme karşı demokrasi diyerek… Şovenizme karşı ulusların kendi kaderini tayin hakkını, özelleştirmelere karşı kamulaştırmaları ısrarla savunarak… Azgın sömürüye karşı emeğin bayrağını elde taşıyarak… Kapitalizmin doğa talanına karşı köylülerin-emekçilerin mücadelesini büyüterek… Zulme karşı adalet diye haykırarak… Bu temel ilkelerin etrafında birleşip sosyalizme dair ülkemizde ve dünyada yaratılan değerlere sıkı sıkıya sarılarak bugünlerde de büyük gelişmeler yaratmak, zaferler kazanmak mümkün.

Kulağımda yıllar öncesinde bir 1 Mayıs sabahından kalma Cem Karaca’nın ‘İşçi Marşı’. Taksim’i çevreleyen sokaklarda geçen coşkulu bir günden kalma ‘Hava döndü işçiden/İşçiden esiyor yel’. Yine hava işçiden yana dönsün yine günlerimiz direniş ve zaferlerle son ersin!

Tüm dostlara Alaattince selamlar…
Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için!

Ayberk Demirdöğen
Kırıkkale F Tipi C.İ.K.
09.11.2025

Sosyal ağlarda paylaşın