Okuma Odası’nda Haftanın Kitabı: Hasta Tutsaklara Özgürlüğün Adı Güler Zere

Boran Yayınevi, bu ay içinde yeni bir kitap yayınladı. Hasta tutsaklara özgürlük mücadelesinin anlatıldığı bu kitap, ülkemiz hapishanelerinde yüzlerce hasta tutsağın gün gün “sessiz imha” ile katledildiği bir dönemde, büyük önem taşıyor. 

Güler Zere kitabı, bugün hasta özgür tutsak Ali Osman Köse için, diğer hasta tutsaklar için sürdürülen mücadele açısından da yol gösterici, ufuk açıcı bir kitap. 

Boran Yayınevi tarafından Temmuz 2021 basım tarihiyle ve “Düzenleyen: Dilber Güneş” imzasıyla yayınlanan kitabın önsözünde şunlar belirtiliyor:  

“Güler Zere’ye Özgürlük Kampanyası ülkemizdeki mücadele tarihinde bir ilk, yeni bir gelenek yarattı.

Hasta tutsakların sahipsiz olmadığını, hiçbir hasta tutsağın kör hücrede ‘sessizce imha’ edilmesine izin verilmeyeceğini gösterdi.

AKP iktidarı tecrit ile tutsakları önce hasta ediyor, sonra da sessizce ölüme mahkum ediyor.

Bundan dolayı tecrit “sessiz imha” olarak tanımlanmıştır.

Ülkemizde tutsaklar devlet eliyle katlediliyor. Yani tutsak isen, her şey mübahtır. Isı yok, güneş yok, iletişim yok. Bir insanın sağlıklı bir şekilde bu koşullarda yaşayabilmesi mümkün müdür?

Hayır! Ülkemizde yüzlerce hasta tutsak var. Bu tutsakların çoğu hapishaneler koşullarından dolayı hastalıkları ortaya çıkmış veya ilerlemiştir. 2000-2010 yılları arasında ülkemiz hapishanelerinde 1758 kişi hayatını kaybetti.”

Güler Zere 14 yıl boyunca tutsaklık yaşamış ve tutsaklık koşullarından dolayı damak kanseri olmuştur. Kanser teşhisinden sonra ülke çapında büyük bir kampanya başlamıştır. Bu kampanya sayesinde “Güler Zere’ye Özgürlük”, “Hasta Tutsaklara Özgürlük” sloganı ülkemizde ve dünyada her yere yayılmıştır.

2009 yılındaki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e örgütlülüğün olduğu yerde kamuoyunun oluşmasını itiraf ettiren de bu kampanya ve sahiplenme olmuştur. Burjuva basındaki sansür delinip geçilmiştir.

Güler Zere bu süreçte çok mütevazı bir şekilde düşüncelerini ifade etmiştir. Sadece benim çıkmam

bir şey ifade etmez, ben bir sembolüm aslında demiş ve kendisinin hasta tutsaklara özgürlük kampanyasında bir örnek olduğunu göstermiştir. Güler Zere’nin tahliye edilmesi büyük bir zafer

coşkusu yarattı. Kampanyanın başından itibaren söylenilen “MERHAMET DEĞİL, ADALET İSTİYORUZ”

sloganı direnişin taleplerinin ne kadar meşru olduğunu gösteriyordu.”

Güler Zere’de simgeleşen hasta tutsaklara özgürlük mücadelesi, şunu herkese gösterdi: 

BİRİMİZ HEPİMİZ, HEPİMİZ BİRİMİZ içindi.

“Güler Zere’ye Özgürlük kampanyasında yaratılan sahiplenme, herkese “biz” olunduğunda yapılabileceğimizi göstermiştir. 

“Güler Zere’yi AKP iktidarı ölümün kıyısına geldiğinde bıraktı, dışarıda ölme hakkı tanıdılar. Güler Zere serbest bırakıldıktan sonra 7 ay daha yaşadı yoldaşlarının ve halkının sahiplenmesi ve sevgisiyle.

Güler Zere’nin vasiyeti “Hasta Tutsaklara Özgürlük” kampanyasının devam etmesiydi.”

Kitap, “Güler Zere’ye Özgürlük” kampanyası sürecinde neler yapıldığını, 

Hasta Tutsaklara Özgürlük Platformu içinde yaşanılan ideolojik tartışmaları, 

burjuva basında yer alan haberleri kronolojik sırası içinde aktarıyor.

Sosyal ağlarda paylaşın