Nazan Bozkurt’la Röportaj-1: “YÜKSEL DİRENİŞİ TÜRKİYE’NİN YÜZ AKIDIR!”

Yüksel direnişçisi Nazan Bozkurt'a tahliye | BoldMedya

GHA: Kısa bir süre önce tahliye edildiniz, öncelikle geçmiş olsun, hoş geldiniz.

Nazan Bozkurt: Hoşbulduk. Yeniden sizlerle canlı yayın yapmak, röportaj yapmak çok güzel.

GHA: Yüksel caddesi direnişi ile başlayalım isterseniz. Yüksel caddesi direnişi deyince ne akla geliyor? Başladığı zamanın koşulları, içinden geçtiği süreç, geldiği aşama… bunların hepsini bir araya getirdiğimizde sosyal olarak, siyasi olarak ülkemizdeki yeri ne?

Nazan Bozkurt: Öncelikle Zeynep Yıldırım ile ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. Benim kaldığım hapishanede Gebze’de tutsaklık yaşamış bir insan aynı zamanda, kendisini kaybettik. Uzunca bir süredir Corona tedavisi görüyordu.

Hapishanede gıyabında tanıdım Zeynep Yıldırım’ı. Birçok rahatsızlığı olmasına rağmen hiçbir işten

kaçmayan çok emekçi bir insan olduğundan bahsetti arkadaşlar ,devri daim olsun diyorum sevgili Zeynep Yıldırım’ın.

Yüksel direnişine gelecek olursak, en başta bana birşeyler kattı ,sonra geniş bir çerçeveden izlediğimiz zaman şunu görüyoruz ki, ülkeye birçok şey kattı. Her şeyden önce 2 eğitimcinin işi ekmeği için yaptığı açlık grevi, 324 gün boyunca hücrelerinden içeri tereddüt sızmadan

sergiledikleri onurlu direniş, tüm dünyaya KHK‘ların yayılmasına sebep oldu.

Yani bir şeyler yaptılar, iktidar bir suç işledi 140.000 kişi hiçbir gerekçe olmadan mahkeme kararı olmadan ihraç edildi tazminatlarına el koydu başka işlerde çalışmamıza engel oldular İŞKUR tarafından bile reddedildik iş başvurularımız hiç işleme bile alınmadı bize yaşayan ölü olmamız söylendi.

Yani KHK’lı deyince, ihraç deyince yolunu değiştirenler, selam vermeyenler listelerinden çıkaranlar hatta kardeş kardeşi engellemiş senin yüzünden başım derde girecek diyen gibi.Böyle bir ortamda Yüksel direnişi şuna sebep oldu; hayır kardeşim biz o alnımıza çalmaya çalıştığınız şey değiliz, biz kamu emekçileriyiz. Varsa bizimle ilgili bir sorununuz ya da yaptığımızı iddia ettiğiniz herhangi yasa dışı bir şey mahkeme yoluna başvurursunuz ve gereğini yaparsınız.

Yüksel direnişi bu ülkenin alnının akıdır, KHK‘ların alnının akıdır. Çünkü KHK’larla yapılmak istenen şeyi toptan reddetmiş bir direniştir. Hayır siz açıklamak zorundasınız, biz terör örgütleri ile irtibatta olmadığımızı kanıtlamak zorunda değiliz ama siz bu kadar insanı bir gecede işten atıyorsanız, kanıtlamak zorundasınız.

Her şeyden önce meşruluğu ile ortaya çıkan bir direniştir bu. Direniş başladığında ben henüz

memurdum, işten atılmamıştım, ihraç edilmemiştim. Birkaç ay sonra Ocak 2017’de ihraç edildim ve katıldım.

Mayıs 2019 | Halkın Sesi TV

Bu ne muazzam bir inanç, bu ne muhteşem bir şey diyordum.”

Benim için Yüksel direnişi biraz ürkütücü bir direnişti, ne kadar kalabalık bir sürü insan var basının çok ilgisi vardı, beni de birileri çekmese bari diye kafamı saklardım. Bu kadar çekingen bir insandım. Benim de resmimi çekmesinler diye saklanıp gizleniyordum. Arada arkadaşlar bana sen de konuş diyordu, “ben konuşamam” diyordum, çok utanıyordum.

İlk konuştuğumda çok heyecanlanmıştım, dizlerimin bağı çözülmüştü, Slogan bile attıramıyordum yani. Öyle bir şeydi benim için. Kalabalıktı ya arada kaynarım diye katıldım ve daha katılmadığım zamanlarda da izliyordum Yüksel direnişini sosyal medyadan.

Gözaltına alınıp geri geliyorlardı. Gözaltından çıkıp geri geliyorlardı. Bu ne muazzam bir inanç, bu ne muhteşem bir şey diyordum. Çok etkilendim. o yüzden diyeyim. görüntülerden Sonra ben de inanç edince baktım Yüksel Direnişinde yerimi aldım.

Ülkede ve dünya katıldığım ilk önce şudur, ben KHK’dan ihracım diye boynunuzu bükmeyin. Kendinizi bu çerçeveye sokmayın kardeşim  Çıkın oradan katılın. Yüksel’de bu açıdan benim için meşruluktur.

GHA: Yüksel direnişi 1300 gündür devam ederken, neden o güne kadar sizi tutuklamayıp o gün tutukladılar?

Nazan Bozkurt: Çünkü deneme yanılma. İnsan düşmanından da bir şey öğrenebilir. Ben mesela şunu öğrendim. Çok organizeler. Bizim de aynı şekilde organize olmamız gerekiyor. Küçük bir örnek vereyim. Melek Çetinkaya bir akşam insan haklarına çıktı ve akşam saat 6’dan sonra bizim eylemden sonra, gözaltı arabaları bire düşer. orada sabit durur ama bire düşer. Melek ablayı gözaltına aldılar gözaltı arabasına koydular fakat götürmüyorlar bir türlü. araba hareket etmiyor. Çünkü diğer gözaltı arabasının gelmesini bekliyorlar. O gelmeden bu gözaltı arabasını çıkarmadılar. yedeğini getirdiler oraya onu sonra çıkardılar. Bu benim çok dikkatimi çekti. Yani her türlü temkinliler. Burada benim gerçekten çok dikkatimi çeken bir şey olmuştu. Bunlar bu kadar organize oluyor da biz niye olmuyoruz diye. Yani yapabilecekleri her şey zaten yaptılar deneme-yanılma yöntemiyle ev hapsine başladılar. Ama sonra ben yine üç kere gözaltına alındım.

Birincisinde ev hapsi verildi ki 4 sene sonra da hak ihlali olduğuna dair anayasa mahkemesinden karar çıktı. Ayrıca hükümeti manevi tazminata hükmetti benim için. Bunu yapamadılar. Çünkü biz ev hapsi verildikten sonra da sokak yine kalabalıktı. Bir sürü insan vardı. Hatta sokağa gaz atmak zorunda kalıyorlardı. İnsanları da atabilmek için sonra bir daha gözaltına aldılar .

Bu sefer onun içine yedirmeye çalıştılar. Örgütün işte mali yapılanması, gençlik yapılanması vesaire vesaire deyip birsürü insanı gözaltına aldılar. Bu sefer örgüt dediler, yine başaramadılar. Bu sefer bir yalancı tanık buldular, ki yalancı Tanık buldukları kişide şu görüntüleri izledim; benim kazağımı çekiştirmeye kalktılar.

Polisin kamera önünde darp ettiği Nazan Bozkurt: Kadınlara vurmaktan daha  çok zevk alıyorlar

Faşizmin Düz Mantığı!

Yani Tanık neyin tanığı? İzlediği videodan tanıklık yapabiliyorsa binlerce milyonlarca kişi aynı tanıklığı yapabilir. Bu yolla bu sefer bizi tutuklamayı başardılar. Şöyle ki alanda “OHAL Komisyonu kaldırılsın!” diyen insan olmamalıydı. Melek Çetinkaya’nın şahsında biraraya gelmemesi gereken iki farklı Kutup biraraya geldikten sonra tamamen çıldırdılar.

Artık Melek anneyi gördükleri anda, Melek anne otobüs durağında beklediği anda gözaltına almaya çalıştılar. Yani onun şahsında şundan rahatsız oluyorlar. Asla devlete itiraz etmeyen, devlete biat eden kişiler nasıl olur da devlete karşı eylem yapar. Bunu sindiremediler ve tam bunu sindirememişken bu iki kutup birlikte eylem yapmaya başlayınca iyice çıldırdılar. Biraz daha hızlandırdılar bu soruşturma aşamasını. Evraklarını çok hızlı bir şekilde yaptılar. Yani bizi tutuklamak için çok hızlı yapmışlar. Yoksa soruşturma eski bir soruşturma. 1 senelik bir soruşturma. Daha sonra bizim tutuklanmamız hızla sonuçlandı.

Tutuksuz yargılandığımız dosya ile birleşiyor, fakat bırakılmıyoruz enteresan bir şekilde. Sonra SD kart diye bir şey çıktı ortaya. İstanbul’da birçok şahısın tutuklanmasına sebep olan bir SD kart. Mesela ben olduğum iddia edilen NZ var. Ve NZ ile ilgili bir şey bulamadıkları için, SD karta NZ ile ilgili bir şey yazmadığı için mesela şunu yazmışlardı: Öyleyse “Gerçek Haber Ajansı tarafından haberi yapılmıştır” gibi.

Yani “Gerçek Haber Ajansı’nda daha önce örgütün lideri olduğunu düşünen falanca şahıs haberini yapmıştır, daha sonra Nazan Bozkurt’un da haberini yapmıştır. Demek ki Nazan Bozkurt da örgüt üyesidir” gibi saçma sapan bir bağlamaya çalışmışlar.

Ben de şöyle bir örnek verdim. İdris isimli bir hırsız var ve bu şahıs Gökhan isimli birinin Çok güzel bir şarkı söylediğini söylüyor. Bu Gökhan da Elif diye bir kızın çok güzel bir resim yaptığını söylüyor. Şimdi hırsız tarafından övgüyle bahsedilen Gökhan tarafından övülen Elif hırsız mı oluyor? Nasıl kuruyorsunuz bu bağlantıyı yani?

Nereden nereye bağlıyorsunuz? Bu, resmen suçlayalım da mantıklı mı mantıksız mı önemli değil. Şunu bile söyleyebiliyorlar, iddianameye bunu yazmışlar.

“Pat diye olmayan bir dosya çıkıyor.”

Tutsak KHK'lı Nazan Bozkurt: Nazım şiiri okumuşum ne büyük suç! | BoldMedya

Polis tarafından gaz kapsülü ile öldürüldüğü iddia edilen Berkin Elvan… Yani ben İddianamenin bu kısmına çok şaşırdım. Bu kadarını beklemiyordum. İddia edilen derken. Çocuk yaşıyor mu? Çocuk öldürüldü.

Gaz kapsülü emniyetin dışında hangi biriminde envanterinde var. Kimde var gaz kapsülü başka? Markette mi satılıyor? Gidip alabiliyor muyuz bunu? Ya öldürdüğünüz iddia edilen nedir? Merve Demirel’i taciz eden ve bu eylemi sebebiyle bir buçuk yıl ceza alan polisten bahsediyor.

Siz polisi hedef gösteriyorsunuz diyorlar. Taciz ettiğini iddia ediyorsunuz N e iddiası. adam ceza aldı. Ama biz iddia ediyormuşuz. Biz bir şey söylediğimiz zaman İddia oluyor, bunlar bir şey atmaya çalıştığı zaman örgüt üyesi şunu yapmıştır bunu yapmıştır. Ne var elinizde. Yani bu ne? SD kart!

SD karta da da çok fazla çelişki var. Daha önce dile getirmiştim. Yine söyleyeyim. Bir baskın esnasında SD kart bulunuyor. ilk taktıklarında boş çıkıyor SD kart. Sonra nereden estiyse 6 gün sonra bir daha bakalım deniyor. Polisler bir daha takalım diyorlar. Aaa pat diye bir dosya çıkıyor. olmayan bir dosya çıkıyor.

Kim inanır buna? Yani savcılar ve hakimler bile inanmamışlar ki insanların çoğu. Yani bu yolla gözaltı talimat verilen 127 kişiden yüze yakını zaten savcılıktan bırakılmış. Direkt yakalanan da yavaş yavaş bırakılıyor. Hakimler mahkemeler tarafından. Hatta duruşmaya bile çıkmadan bırakıyorlar. O zaman ne oluyor SD kartta, 2-3 senede sürer diye düşünüyorum. Bunu tutuklamaları bu çökmesi çok erken oldu. Yani çok beceriksiz.

“Her işi düşmanlıkla yaptıkları için..”

Bunlar her işi düşmanlıkla yaptığı için ama susmayalım da nasıl oldu önemli değil diye çok çabuk çöktüler. Ellerinde kaldı SD kart. Ben bu yüzden sorunun başına dönecek olursak, sokakta bunu söyleyen insanlar olmasın istemiyorlar. KYK’lar kanunsuzdur. Ve OHAL komisyonu bir oyalama Komisyonudur. İki zıt kesin bir araya gelmesini düşünemiyorlar. Bu yüzden tutuklamaların olduğunu düşünüyorum.

2019’da “bunlar yasadışı eylem yapıyor” diyorlar. Beraat ediyoruz. Valilik izni olmadan eylem yapıyor diyorlar, para cezası yiyoruz. Para cezasını iptal ediyorlar. Polise hakaretten dava açıyorlar artık bir yere varamadıkları için. En revaçta olan örgüt ya, yapıştır örgüt üyeliğinden, hadi gönderelim hapishaneye diyorlar. Bunlar çürüyecek. Sonunda beni bir yıl yatırdılar. Bazılarını 6 ay. Arkadaşlarımız hala tutsak. Yatırabilirsiniz tamam da, haksızsınız, bunu değiştirmediğiniz sürece istediğinizi yapın.

soL Haber on Twitter: "Polis elmacık kemiğini kırdı, savcılık 'kovuşturmaya  yer yok' dedi https://t.co/wGgLaSxtFS… "

GHA: hapishane günlerinden bahsedebilir misiniz?

Nazan Bozkurt:

Şöyle olmuştu. biz tutuklandık. Sincan’a götürülüp hepimiz tutuklandıktan iki gün sonra bizim nakil kararımız çıkmış 2 gün içinde. Ben bunu Gebze’ye sürüldükten sonra idari mahkemeye başvurduktan sonra öğrendim. İdari mahkemeden bir evrak geldi. Karşı taraftan Adalet Bakanlığı’nın savunmasını istemişler. Adalet Bakanlığı da savunmasında saçmalığın dibine vurmuş. İnfaz kanunun falanca maddesi gereğince yerlerini değiştiriyoruz demiş. İnfaz kanunun o maddesine bakıyorum, “yangın sel vesaire. hapishanede yer olmaması” falan filan.

Yani neyse bu geçerli bir sebep değil. Sonra bu diyor ki terör örgütlerinin tutuklanan insanlar için değişik uygulamalarda bulunmaktadır. Bunun için genelgeler var.

Bana diyorsun ki “tamam terör örgütünden geldin sen”… peki. Ama Sincan’ın yarısından çoğu öyle zaten. Sincan zaten yüksek güvenlikli bir yer. Senin beni bununla suçlayıp bunu tutacağın yer zaten Sincan olmalı. Alıyorsun beni daha az güvenlikli bir yere Gebze’ye götürüyorsun.

Bizim gözaltının daha ilk günüydü sanırım veya ikinci günüydü şu kadar kişi tutuklanacak diye, 5 kişi tutuklanacak diye isimlerimizi vermişler. Böyle bir tweet atılmış. Tek bir kişiyi bilememiş. Bunun dışında herkesi doğru tahmin etmiş diyelim tırnak içinde. Yani biz gözaltına alınmadan tutuklanacağımız belli .Biz tutuklanmadan sürgün edileceğimiz belli.

Bunlarda nedir? Çok fazla yatıramayacağız bari perişan edelim bunları. Dört bir yana sürelim.

Yani biz kapıaltında sürgün edildiğimiz sabah zannediyoruz ki aynı hapishanenin kadın kapalı kısmına geçeceğiz .Karantina bitti oraya geçeceğiz zannediyoruz. Bir de Sürgün edileceğimizi söylemiyorlar. saklıyorlar bunu bizden.

Mehmet ile karşılaştık orada. Mehmet diyor ki Mahmut abi Adana’ya gitti diyor. Adana’ya giden ringe bindi diyor, gülüyor bir yandan da, ben de şaka yaptın zannettim. Ne diyorsun sen, ne anlatıyorsun falan dedim. Yok yok diyor onu Adana’ya gönderdiler diyor. nasıl diyorum? Beni de Bolu’ya gönderiyorlar diyor. Mehmet ne diyorsun sen dedim. Çünkü söylemiyorlar ya bize bilmiyoruz. sonra öğrendik. Gardiyanlar hala diyor ki siz üçünüz aynı yere gidiyorsunuz. Kadın kapalıya geçiyorsunuz. Ring aracı Sincan’dan çıktı jandarmayı çağırdım ne oluyor diye. kadın astsubay geldi. Dedim ki kadın kapalıya gitmiyor muyuz? Evet kadın kapalıya gidiyoruz dedi .E Sincan’dan çıktık. Dedi Gebze kadın kapalıya gidiyoruz dedi.

Benim böyle kafamdan aşağıya kaynar sular döküldü. Ne falan dedim. Bizden saklıyorlar. İşin en kötü kısmı kesinlikle bu kısımdı beni Alevden ayırdıkları kısımdı. Çok fenaydı gerçekten .sonra beni adlilelerin içine koydular. Normalde bizi adlilerle aynı yere koymaması gerekiyormuş .daha sonra koğuşa geçince öğrendim bunu. Adlilerin içine koydular.

Orada da şunu gördüm güzel suçlu yaratıyorlar. Yani şu insanları da kazanalım, bir hata yapmış şu kızcağız uyuşturucudan girmiş, bir kız başka bir şeyden gelmiş. Bir kız çoğu açlıktan sefaletten hırsızlıktan gelmiş. İnsanlar hırsızlık niye yapar? Keyfiliklerinden mi, canı sıkıldığı için mi? Açlıktan sefaletten yapar. Suçu ve suçluyu da sistem üretiyor. Aslında ve hiçbir şekilde bu insanları kazanalım diye Bir dertleri yok. Süründürelim yatıralım diye bir dertleri var. Kız hayatında ilk defa uyuşturucu kullanmaktan yakalanmış. Bunu ıslah edelim, düzeltelim gibi bir dertleri Yok. Hayır yatıralım yatsın diye bir dertleri var. Bunu da gördüm hapishanede.

– devamı edecek –

Sosyal ağlarda paylaşın