Her yanımız şiddet, her yanımız kırık dökük. Bir annenin çığlığı var kulaklarımızda. Çocuğu ölüyor, duyuyor musunuz? Kadıköy’ün ortasında, savaş yokmuş gibi, yoksulluk olmamış gibi, açlık bitmiş gibi yapan koca bir kalabalığın arasında, polislerle çevrili bir anne ile babanın çığlığı asılı… Mustafa Koçak’ın anne babası, bize adaletsizliği, gizli tanıklarla sahte delillerle hapishaneleri dolduran binlerce insanın sesini duyurmaya çalışıyor.
Mustafa Koçak onlardan yalnızca biri, 3 Ekim 2017’de on gündür işkence gördüğünü belirtmesi üzerine İHD İstanbul Şube Başkanı Av. Gülseren Yoleri tarafından yapılan görüşmede paylaşılan işkence uygulamasını duyurmak üzere İHD ve TİHV olarak basın açıklaması yaptığımız, basın açıklamasının ardından apar topar mahkemeye çıkarılarak tutuklanan, ardından ağırlaştırılmış müebbet cezası verilen…
O sırada birlikte gözaltında olan kişilerin bilgilendirmesi üzerine, Mustafa Koçak’ın “avukatın geldi” denilerek işkenceye götürüldüğü ve avukata çıkmak istemediği öğrenildiği için sevgili Yoleri özellikle İHD adına geldiğini de ekleyerek bu görüşmeyi sağlayabilmişti.
Yoleri’nin görüşmede aldığı bilgiler neler, bir bakalım: İstanbul Mecidiyeköy’de yolda giderken hiçbir gerekçe gösterilmeden gözaltına alınmış Koçak. Her iki günde bir yukarı katlardan bir odaya götürülerek baskı ve işkence uygulandığını, ‘senin bir şey yapmadığını biliyoruz ve bize yardımcı olman gerekiyor’ denildiğini paylaşıyor. Kendisini savcı olarak tanıtan bir kişinin de hakaret ettiğini, avukatlarına bunları aktardığında da ajanlaştırma süreci işletildiğini paylaşmış. Ablası ve kız kardeşlerinin tecavüz edilmekle tehdit edildiğini, kendisinin ise ölüm tehdidi aldığını aktarmış bu görüşmede. Avukatları ile görüştürüleceği söylenerek üçüncü katta karanlık bir odaya çıkarılmış, 4 polis tarafından kafasına çuval geçirilip sırtından kovayla su dökülmüş. Bu işkence devam ederken kafasına teneke geçirildiğini ve ritmik bir şekilde saatlerce tenekeye vurulduğunu söylemiş.
İşkenceyi duyunca hemen Emniyet Müdürlüğü’ne giden Gülseren Yoleri, aralarında Koçak’ın avukatı Berrak Çağlar’ın da bulunduğu 109 avukata kısıtlama kararı verildiğini böylece işkencenin duyulmasının engellenmeye çalışıldığını da paylaşmıştı o 2,5 yıl önceki basın açıklamamızda.
Şimdi Mustafa Koçak Şakran Cezaevinde ve gizli tanıklarla oluşturulan dosyalarla yapılan adaletsizliği, adil yargılama hakkının ihlalini duyurabilmek için başlattığı açlık grevi/ölüm orucu 250 günü geçti. Görüşmecisinin paylaştığı ve izin alarak sizlere aktardığım bilgilere göre yüzünde ve vücudunda cilt altı kanama alanları dolayısıyla kan hücrelerinin azalması ve pıhtılaşma bozukluğunu düşündüren renk değişikleri ve ellerinde şişme var. Grup Yorum elemanlarından İbrahim Gökçek’in Adli Tıp Kurumu raporu ile tahliyesinin ardından tek bacakta gözlenen şişliğin nedeni araştırılırken tüm bacağın damarlarında boydan boya pıhtı ve kan değerlerinde ölümcül olacak düzeyde düşme saptanmıştı geçen hafta, gene kendisinin izni ile paylaşıyorum. Mustafa Koçak’ın tetkikleri olmadığı için durum aynı mı emin olamasak da tanımlanan benzer belirtiler nedeniyle kaygı duymamak elde değil. Talebi adalet ve okuduğunuz öyküde de gördüğünüz gibi her cümle adaletsizlik yüklü…
Açlık grevlerinde sakatlıkları önleme adına 2000 açlık grevleri sürecinde önerilen B vitamini kullanımı ile birlikte uzamış açlık süresinin Türkiye’de 300’lü günlere, bir Filistinli örneğinden dünyada 500’lü günlere ulaştığı dönemde aynı koşullarda üstelik geçen hafta sonunda bir aylık görüş yasağı getirilmiş olmasıyla birlikte hekimler adına etik ihlal olabilecek bir zorla müdahale girişimi kaygısı da ortaya çıkmış durumda Mustafa Koçak için. Kan değerlerinde İbrahim Gökçek örneğinde somut olarak gördüğümüz ve kandaki hemoglobin ve kırmızı kan hücrelerinin düzeyinin normalin beşte birine düştüğü bu denli ağır bir tablo anımsamıyorum bu zamana dek izlediğimiz açlık grevleri sürecinden. Durum çok ağır ve bizlerin sesine ihtiyacı var bu gencecik insanların.
Adalet için bedenlerini sese dönüştürme çabalarının bedeli ölüm olmasın!