Bülent Arınç temsil ettiği ahlaka uygun olarak Erdoğan’ın sarayında işe başladığı ilk gün “kıyak” maaş ile gündeme gelmişti. Halk yoksul, halk yiyecek lokma bulamazken 13bin liradan 18bin’e yükseltilen maaş. Maaşını dillendirenlere de köprü altı ağzı ile “edepsiz, seni ne ilgilendirir” demişti. İlgilendirir edepsiz Bülen Arınç ilgilendirir. Milyonlarca emekçinin gırtlağından geçecek lokmanın miktarını siz belirliyorsunuz çünkü.
Asıl edepsiz asıl ahlaksız sizsiniz. Ahlaksızlığı ve edepsizliği siz temsil ediyorsunuz.
Bakın aç, doymak bilmez edepsizliğiniz ile emekçilere layık gördüğünüz maaş bunun açık ispatıdır:
Kamuda çalışan yaklaşık 200 bin işçinin 2019-2020 döneminde alacağı ücret zammı için 3 bin 500’ün altında ücret alanlara seyyanen 60 TL ve ilk 6 ay yüzde 5, ikinci 6 ay yüzde 4 zam teklif edildi.
Hükümet, Türk-İş’in tüm kamu işçilerine seyyanen brüt 300 lira zam, ilk altı ay yüzde 15, ikinci, üçüncü ve dördüncü altı aylarda enflasyon artı 3 puan refah payı talebine karşı zam teklifini sunmuştu.
Sizin beslemeniz, bir dediğinizi iki etmeyen sendikacı bakın ne demiş:
Teklifin kabul edilecek bir yanı yok.
Kendileri ve çevresi zevk-ü sefa içinde, milyarlar içinde yüzmelerine rağmen her fırsatta maaşlarına “kıyak” zamlar yaptıranlar emekçiye açlığı yoksulluğu layık görüyor.
Türk-iş başkanı Ergün Atalay, “Ağustos sonuna kadar ya imzalayacağız ya da grev. Yasalar ne emrediyorsa onu yapmakla mükellefiz. Teklifin kabul edilecek bir yanı yok” diye konuştu.
Türk-iş’in grev yapması için emekçilerin baskısının hükümetin korkusunun önüne geçmesi gerekir ki bu çok zor. O yüzden işçiyi yeniden sırtından hançerleyecekleri kesin. Bunu görmek için Türk-iş’in tarihine bakmak yeterlidir. İşçiler emekçiler kendi öz örgütlerini yaratmak zorundalar. Kendi örgütlülükleri ile direnmek ve haklarını elde etmekten başka bir seçenek bırakmıyor “edepsizler”.
Ya açlığa mahkum olacak ya da insan gibi bir yaşam için direnecekler. Üçüncü bir yol yok.
