Sarı Yeleklilerin Eylemleri 6 Ayı Doldurdu
6 AYDA 4 BİN YARALI, 12 BİN GÖZALTI
Brüksel’de dün, pazar günü, polis sarı yeleklilerin eylemine saldırdı. Polis saldırısında çembere alınan 400 emekçi gözaltına alındı.
Vahşice saldırdı polis. Sarı yelekliler eyleminin asıl başladığı yer olan Fransa’da da bu eyleme karşı tam bir polis vahşeti uygulanıyor.
Gerçek Haber Ajansı’nda yer alan bir haberde ilk 17 haftadaki polis saldırısının bilançosu şöyle açıklanmıştı:
Fransa İçişleri Bakanlığının son verilerine göre;
Eylemlerde
11 kişi katledildi.
4 bin 245 kişi yaralandı.
12 bin 107 kişi gözaltına alındı.
2 bine yakın kişiye de hapis cezası verildi.
Demokratik bir eylem karşısında tam bir vahşet.
Ama bu vahşilik, tek tek polis memurlarının vahşiliği değildir.
Emredilmiş, öğretilmiş, eğitilmiş bir vahşiliktir.
Peki vahşilik polisin değilse kimin?
Cevap tek kelimeliktir:
Burjuvazinin!
Brükseldeki gözaltı terörü, 6 ayda 12 bin kişiyi gözaltına alan Fransa’daki terörün bir devamıdır.
Burjuvazi korkuyor.
Korkusu ciddidir.
Sarı yelekliler hareketi, son yıllarda Avrupa’daki en kitlesel ve militan emekçi eylemidir.
Daha da kitleselleşmeye ve daha da militanlaşmaya çok açıktır.
Neden? Çünkü, bıçak kemiğe dayanmaktadır. Burjuvazi işte bundan dolayı korkuyor.
Bu durumun boyutlarını, vahimliğini en iyi bilen kendisidir. Çünkü bıçağı emekçilerin boğazına dayayan da kendisidir.
Avrupa Birliği’nin 3 temel kurumu olan Avrupa Birliği Komisyonu, AB Bakanlar Konseyi ve Avrupa Parlamentosu Brüksel’dedir. NATO Merkez Karargahı da Brüksel’dedir. Ama bu “merkez”de 400 sarı yeleklinin eylemi, burjuvazinin yüreğini ağzına getirmeye yetiyor.
Burjuvazi, burjuva demokrasisinin “merkezi”nde, burjuva demokrasisinin en temel haklarını anında rafa kaldırıyor.
Geriye çıplak polis terörü kalıyor.
Korkuları sınıfsaldır.
“Brüksel’de Seçim günüydü, polis o nedenle izin vermedi… sarı yelekliler yasağa uymayınca da polis müdahale etti” açıklaması doğru ve geçerli değildir.
22 Aralık 2018’de, Belçika’da gün boyu süren Sarı Yelekliler eylemlerinde polis saldırdı ve 52 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınmayan yüzlerce sarı yelekli ise, FİŞLENDİ.
Brüksel’deki sarı yeleklileri, tıpkı 27 Mayıs’ta olduğu gibi çember içine alan polis, eyleme katılanları tek tek aramadan geçirdi ve tek tek hepsinin fotoğraflarını çekti.
23 Şubat 2019 günü Brüksel’de yapılan Sarı yelekliler eylemine de polis saldırdı. Miting alanı arbede alanı oldu, 6 kişi gözaltına alındı. Polisin amacı gözaltına almaktan çok, katılanları şiddet uygulayarak sindirmekti. Coplar emekçilerin üstüne indi kalktı.
Korkuları tarihsel ve günceldir.
Marks ve Engels’in yazdığı Komünist Manifesto’nun başında Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor denir.
O hayalet komünizm hayaletidir.
Bugün böyle bir şey sözkonusu değil; sarı yelekliler hareketi, ideolojik politik olarak sosyalist eğilimli bir hareket değildir. Fakat burjuvaziyi korkutan hala aynı hayalettir.
Burjuvazi sarı yeleklilerde de o hayaleti görüyor.
Bu sarı yeleklilerin önderliğinin ideolojik politik niteliğinden farklı bir şeydir.
Burjuvazi oradaki SINIF GERÇEĞİNDEN korkuyor.
İşçi sınıfının, önünde sonunda çıkarlarının sosyalizmde olduğunu göreceğini biliyor.
Emekçiler ve ezilen tüm halkların, önünde sonunda devrim yoluna gireceği bilimsel gerçeği, burjuvazinin beynini kemiriyor.
Bu tarihsel, bilimsel gerçek, günceldeki hak gasplarıyla birleşince, işte ortaya bu burjuva vahşeti çıkıyor.
“21. Yüzyıl ayaklanmalar yüzyılı olacaktır” diyen emperyalist burjuvazinin kendisidir.
Paris’te, Brüksel’de sarı yelekliler eylemlerine karşı uygulanan burjuva vahşetinin nedeni budur.
O ayaklanmayı daha doğum halindeyken bastırmak, sindirmek istiyorlar.
Bunun için kendi yasalarını pervasızca çiğniyorlar.
Yasal bir eylemde, eyleme katılan herkesi fişleyebiliyorlar.
Grevleri, yürüyüşleri, mitingleri yasaklıyorlar.
Burjuvazi korktuğunda hiçbir değer, sınır, kural tanımaz.
Miting, yürüyüş, gösteri düzenlemek, emekçilerin en tartışılmaz hakkıdır. Ama burjuvazi bunu pervasızca çiğniyor.
Mahir Çayan, Bütün Yazılar’da şöyle anlatır:
“…Ancak şu gerçeği tekrar tekrar hatırlatmak gerekir, burjuva demokrasisine en saygılı darananlar yalnız ve yalnız Marksistlerdir.
Ve sonra şu ünlü sözü hatırlatır:
“Dünya proletaryası, burjuva demokrasisi haklarını alabilmek için kan revan içinde kalmıştır ve bu haklarını da elinde tutabilmek için, tabii ki bütün gücüyle savaşacaktır.”
Sosyalistler burjuva yasallığını, burjuvazinin bozması üzerine terkederler. Engels’in “Önce siz ateş edin mösyö burjuvazi” sözü. Marksislerin burjuva yasallığına saygının açık belirtisidir. Bu nedenle devrimlerin objektif şartlarını, devrimciler değil, baskı, cebir ve şiddet getirmek suretiyle burjuvazi hazırlar….”
Mahir Çayan net anlatmıştır.
Avrupa burjuvazisinin Paris’te, Brüksel’de saldırarak, vahşet uygulayıp emekçileri sindirmeye çalışarak yaptığı tam da budur.
Farkında olarak veya olmayarak, devrimlerin objektif şartlarını hazırlıyorlar.