“İşkenceye sıfır tolerans”tan gizli işkence üslerine…

AKP iktidara gelmeden önce halkın işkenceye olan öfkesini kullanarak geliştirdiği “İşkenceye sıfır tolerans” sloganı çok açık bir demagojiydi. Ancak belli bir süre belli kesimleri bu demagojiye inandırmayı başarabildi. Öyle ki ülkemizde faşizm olmadığını, eğri büğrü de olsa bir demokrasi var olduğunu savunanlar oldu, ki bunların hatırı sayılır kısmı kendini ilerici, sol hatta devrimci olarak ifade eden kişi ve örgütlerdendi.

Gerçekte işkence hiç bir zaman bitmedi ülkemizde. Sadece daha sistematik ve daha gizli yöntemlerle sürdürüldu.
Ülkemiz faşizmle yönetiliyor ve iktidarda kim olursa olsun yönetebilmek için işkenceye ihtiyaç duyuluyor. Çünkü baskı ve işkence faşizmin en etkili yönetme araçlarındandır. Baskı ve işkence ancak yalan ile sürdürülebilecek araçlar olduğundan, işkenceye sıfır tolerans yalanı sürekli işlendi. Dediğimiz gibi bu yalanın çokça da alıcısı oldu.
İşkenceye sıfır tolerans yalanı en açık şekilde Engin Çeber’in işkenceyle katledilmesinin ayyuka çıkmasından sonra gerçek anlamda çöktü. Sonrasında artık giderek ve artarak işkence vakaları görülmeye başladı. Çünkü AKP faşizminin yönetememe krizi gitgide büyüyordu. Yönetememe krizinin artık patladığı Haziran Ayaklanması’ndan sonra ise, işkence gizlenmeye bile gerek duyulmaz, sokaklarda yapılır hale geldi.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra ise devlet televizyonlarından işkence görüntüleri servis edildi. İşkence ile yaratılacak korkunun tüm halka yayılmasına ihtiyacı vardı AKP faşizminin.

AYTEN ÖZTÜRK’ün DİRENİŞİ GİZLİ İŞKENCE ÜSLERİNİ AÇIĞA ÇIKARDI

2019 ayının Mart ayında Lübnan’dan gizli ve yasadışı bir şekilde Türkiye’ye verilen Ayten Öztürk tam 6 ay boyunca işkenceye uğradı. Tam 6 ay boyunca insanlık onuruna yönelik her türlü işkenceye karşı durdu Ayten Öztürk. İnsanlık Onurunu korudu. Vücudunda oluşan 898 yara AKP faşizminin işkenceciliğinin ve ahlaksızlığının belgesiydi. Ayten Öztürk’ten önce de bu merkezlerde işkence yapılmıştı ancak hiç duyulmamıştı.
6 ay boyunca ağzından tek kelime bile alamadıkları Ayten Öztürk gizli işkence üslerini duyurdu. Daha sonra yavaş yavaş bu merkezlerde işkenceye uğrayanlar, yaşadıklarını anlatmaya başladı.

İşkence üsleri sadece Ankara’da değil, ülkenin her yerinde!

AKP faşizminin işkence üsleri artık biliniyor.
AKP faşizmi işkence yaptığını gizlemiyor. İşkenceyi alenileştiriyor çünkü, işkence ile, sadece kendi iktidarına karşı olan kesimleri sindirmeyi susturmayı hedeflemiyor, halkta işkence korkusunu yaymaya çalışıyor.

Ayten Öztürk’ün işkenceye maruz bırakıldığı üssün Ankara’da olduğu biliniyor. En son İstanbul’da benzer bir yerde benzer işkencelere bir kadın daha maruz bırakıldı. 8 gün boyunca Gülten Matur’a da askı, falaka, kaba dayak, elektrik gibi işkenceler yapıldı.

Ankara, İstanbul… çok açık ki, AKP’nin ülkenin bir çok yerinde gizli işkence üsleri var. Ve bu işkencehaneler sürekli işliyor.

AKP’nin yönetememe krizi büyüdükçe işkenceye daha fazla ihtiyaç duyacak. Bu merkezlerin sayısını şimdilik bilmek mümkün değil ama şimdiden sayısının çoğalacağını tahmin etmek zor değil. Çünkü soygun, talan düzeninin yarattığı açlık, yoksulluk her gün büyüyor. Açlığa ve yoksulluğa karşı tepki de tabii ki. Bu tepkinin örgütlü güce dönüşmesi AKP iktidarının en büyük korkusu. AKP halkın bu yoksulluğunu, açlığını örgütleyebilecek tek güç olan devrimcilere saldırmaktan tek bir an bile geri durmuyor.

Ayten Öztürk, Gülten Matur AKP’nin gizli işkencehanelerinden geçirildi. Artık susulur, terör demagojisi ile meşru gösterilmeye çalışılan işkenceye karşı mücadele edilmez, sesler yükseltilmezse, susanların buluşacağı yerler olacak gizli işkencehaneler. AKP faşizmi işkenceyi gizlemiyor. Terör demagojisi ile meşrulaştırıyor. Ancak tüm dünya biliyor ki AKP faşizmi gerçek bir terör örgütüdür. Halkı korkutmak, sindirmek, susturmak için her türlü yönteme başvuruyor ki bu da terörün en kabul gören tanımıdır. İşkence insanlık suçudur. Kime yapılırsa yapılsın. İşkenceye karşı çıkmak kendine insanım diyen herkesin görevidir.

Gülten Matur ile tekrar gündeme gelen gizli işkencehaneler, işkence üsleri tüm halkın sindirilmesi içindir. Derhal kapatılmalı ve işkence yapanlar ve yaptıranlar cezalandırılmalıdır. Bu amaçla mücadele yükseltilmelidir. Değilse bu merkezlerin sayısının çoğalacağını unutmamak gerekir!

Sosyal ağlarda paylaşın