Ülkenin her yerinde işçi direnişleri gündeme geliyor.
AKP faşizminin zulmü altında hayat her gün daha fazla çekilmez hale geliyor.
Hergün gelen zamlar, işçinin emekçinin aldığı maaşını eritiyor. Daha 1 ay önce ballandıra ballandıra açıkladıkları asgari ücret miktarı ile artık açlık sınırında bir yaşam dahi mümkün değil. İnsanlar gelen zamlardan sonra kaloriferini açamıyor açamıyor artık. Gıda ihtiyaçlarını Pazar atıklarından karşılayanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Ucuz ekmek almak için karda kıyamette kilometrelerce kuyruklar oluşuyor.
Bunun üzerine ülkede yaşanan krizi fırsata çevirmeye çalışan kan emici patronların işçiye yaptığı zam ancak maaşları asgari ücrete ulaştırıyor. Yani milyonlarca emekçi açlığa mahkum ediliyor. Bu da yetmiyor patronlara. İşçi çıkartarak karını arttırma yoluna gidiyor…
Bu kadar büyüyen yoksulluk, işçi sınıfının artık “sendikalara rağmen” direnişler örgütlemeye götürüyor.
Son günlerde her tarafta işçiler direnişler sergiliyor…
BBC direnişi zaferle sonuçlandı. Sivas Divriği’de OYAK İşçileri 3 gün süren iş bırakma eylemini kazanımla noktaladı. Trendyol işçilerinin direnişleri zaferle sonuçlandı. Daha bir çok direniş kazanmanın tek yolunun direnmekten geçtiğini hatırlattı kazanımlarıyla.
Yemek sepeti emekçileri direnişte,
Kargo işçilerinin direnişi,
Farplas işçileri ölümüne direniş sergiliyor. Dün 200’ü aşkın işkenceli gözaltına rağmen direniş kararlılıklarında zırnık azalma yok.
Eğitim emekçilerinin bugün başlayan eylemleri,
Nakliyat iş kolunda bir çok yerde iş bırakma, yavaşlatma gibi eylemler aylardır sürüyor,
Mersin Çimsataş emekçileri haftalardır direniyor
Tekirdağ’da Lila kağıt işçileri direnmeye devam ediyor…
Tarsus’ta, Sivas’ta, Elazığ’da, Malatya’da, İstanbul, Kocaeli ve daha birçok noktada işçi eylemleri var. Bu eylemlerin büyük çoğunluğu burjuva medyada yer bulmuyor.
Binlerce, onbinlerce işçi mahkum edildikleri, açlık, yoksulluk ve köleliliğe başkaldırıyor. Bu direnişlerin büyük çoğunluğunun sendikalara rağmen gerçekleştiğini söylemek mümkün.
Direnişlerin hemen tamamının karşısına AKP faşizminin polisi dikiliyor. Polis işyerlerine girerek işkence ile gözaltına alıyor. Direnişi bitirmek için her türlü baskıyı uyguluyor, patronun tarafında işçiye saldırıyor.
Tabi sadece polis değil direnişi bitirmek isteyen. Sendikalara çöreklenen asalaklar da direnişlerden huzuru kaçanlar arasında.
Görevleri işçilerin direnişlerine engel olmak, direnişleri bitirmek olan sendikaların örgütlü olduğu iş yerlerinde yaşanan direnişlerde sendikaların yaptıkları ise patronu kızdırmadan işçileri direnişten vazgeçirmek. Bu noktada denilebilir ki sendikanın el attığı tüm direnişlerde işçiler sendika tarafından arkalarından hançerleniyor.
İşçiler, sendikaların bu durumunu bildiğinden, direnişleri hayata geçirme ve sürdürme iradesini sendikalara rağmen gösteriyor.
Hayat işçi sınıfına nasıl mücadele etmesi gerektiğini yaşatarak öğretiyor. Kendi örgütlerini, komitelerini yaratmadan sendikaların öncülüğünde hiç bir hak kazanmalarının mümkün olmadığını acı acı öğrenen işçi sınıfını büyük mücadeleler bekliyor. Üretenlerin yöneten olduğu sosyalizm mücadelesi, işçilerin aynı zamanda ekonomik ve siyasi hak kazanma mücadelesinin olmazsa olmazı, tek çözüm yolu.
Tüm ülkede direnişlerin birleşmesi, zulmü yaratan sistemi yıkıp yerine halkın iktidarını kurabilmesi için gerekli. Ayrı ayrı, birbirinden bağımsız direnişler belli konularda başarı getirebilir ama bu başarıların korunması da direnişlerin birleşerek büyümesiyle mümkün…
Direnişler meclisi bu ihtiyaca cevap vermek için kurulmuş önemli bir oluşumdur. Belki tüm bu direnişleri birleştirecek örgütlülüklere sahip olamadı henüz ancak, gösterdiği yol işçi sınıfının nasıl kazanacağının yolu olduğu kesin…