Şişli Belediyesi önünde aylardır direnen ve direnişlerini Ankara yürüyüşüne çevirmek isteyen Turan Aktaş ve beraberindeki işçilerin yürüyüşü, polis saldırısıyla engellendi.
İşçi Meclisi tarafından saldırıyla ilgili bir açıklama yapıldı.
“İşçi Düşmanları Saldırıyorsa Doğru Yoldayız Demektir. Düşmanın Rahatsızlığı Bizi Memnun Eder” başlığını taşıyan açıklamada, gelişmeler anlatılarak, Ankara Yürüyüşü’nün kararlılıkla sürdüreleceği açıklandı.
Şişli Belediyesi’nin önünde 657 gündür sürdürülen iş ekmek ve onur mücadelesi yeni bir aşamaya
girerek Türkiye işçi sınıfının militanlığını ortaya koymuştur. Direnen işçiler Turan Aktaş, Ramazan Çelik ve Salih Bitnel, işlerini iade etmeyen CHP’li Şişli Belediyesi’ne karşı Ankara’ya, CHP Genel Merkezi’ne yürüme kararı aldılar. Bu kararlarını haftalar öncesinden duyurup yürüyüşün alt yapısını hazırladılar.
… 15 Eylül gününe geldiğinde direniş alanları olan CHP’li Şişli Belediyesinin önünde basın açıklaması ile yürüyüşe başlamak istediler. Basın açıklaması bittikten sonra yürümek için yola çıkan işçiler Turan Aktaş, Salih Bitnel, Ramazan Çelik, Kakil Yazar ve onların destekçileri Türkan Albayrak, Merve Demirel, Mehmet Tunçay ve Coşkun Öztekin işkencelerle gözaltına alındılar.
Ankara yürüyüşü kararı ve gözaltılar birçok gazetenin ve medya kuruluşunun ilgisini çekti, sosyal medya da gözaltılara tepkiler yağdı. Bu durumdan telaşa düşen Şişli Belediyesi de bir açıklama yapmak zorunda kaldı. 657 gündür söyledikleri yalanları ardı ardına sıraladılar ve işçilerin “son derece haklı olan belediyeye” karşı başlattıkları yürüyüşlerinin suç olduğunu ilan etti. Bu telaş, bu açıklamalar belediyenin ve CHP’nin ne kadar çaresiz kaldığını, sıkıştığını gösteriyor. Fakat 657 gündür işledikleri suçlara bir yenisini eklemekten ve işçileri karalamaktan vazgeçmiyorlar. Tam bir burjuva ahlakı, pis çıkarlarını sonuna kadar savunuyorlar. Fakat tarih hep haklı olanları yazmıştır.
YALANLAR VE GERÇEKLER…
KARŞI AÇIKLAMALAR, KÜFÜRLER YENİLGİNİN İŞARETİDİR!
Şişli Belediyesinin alelacele yayınladığı açıklama metninde açıkça yalan söyleniyor!
1. YALAN: “Eylemci işçilerden Turan Aktaş’ın belediyemizin iş disiplini ve çalışma kurallarına aykırı davranışları nedeniyle işine 06.11.2019 tarihinde son verilmiştir.”
GERÇEK: Turan Aktaş 2018’de AKP’nin taşeronu bitiriyoruz diyerek çıkardığı KHK ile taşerondan
Belediye şirketi olan Kent Yol AŞ’ye geçiş yaptırılmıştır. Bu geçişle birlikte eşit işe eşit ücret talebiyle dava açmıştır bu hakkını talep ettiği için yukarda söylenen yalanla işine son verilmiştir.
Soruyoruz, belediyenin iş disiplini işçinin hakkını aramaması üzerine mi kurulu? Kadrolu işçilerle yaptığı iş aynı olsa da maaş aynı olamaz, olmasını istersen disipline uymadın diyerek işten atmak mı iş disiplini?
2. YALAN: “Kakil Yazar ve Salih Bitnel; emeklilik sürelerinin gelmesi nedeniyle emekliliğe sevk
edilmişlerdir.”
GERÇEK: Her emekçi emekliliği geldiğinde ebette ki isterse emekliliğe ayrılabilir. Ama yaşadığımız yoksulluk koşullarında yüz binlerce emekçi emekli olsa da emekliliğe ayrılmayıp yaşayabilmek için, ailesine karşı sorumluluklarını getirebilmek için 68 yaşına kadar çalışma hakkı anayasal bir haktır.
Ayrıca Salih Bitnel sırf işten atılan işçilere destek olduğu için zorla emekliliğe ayrılmıştır.
Soruyoruz, işinize gelince “çalışma kurallarına aykırı davranışlarda bulundu” deyip işten atmak işinize gelince “zaten emekliliği geldi” diyerek bu boşluklardan faydalanıp “istersem işten atarım” mı diyorsunuz?
3. YALAN: “Ramazan Çelik’in ise bir kadın çalışanımıza yönelik taciz eylemi gerçekleştirmesi nedeniyle iş akdi feshedilmiştir.”
GERÇEK, Ramazan Çelik tam yedi mahkemeden aklanmış. Taciz edildi dedikleri kadın ise
“ifadelerin zorla verdirildiğini” kamuoyuna ve mahkemeye açıklamış ve kendisi bu durumdan
ötürü artık psikolojik sorunlar yaşadığını belirtmiştir. Belediye kadın haklarından dem
vurmaktadır. Karşı tarafta zorla komplo kurbanı seçilen kadının psikolojik gerçekliğinden
belediye sorumlu değil mi? Bu kadını iftira atmaya zorlayan siz değil misiniz?
Belediye sırf birini cezalandırmak için böylesi bir komploya başvuruyorsa onun ahlakından
şüphe ederiz. Ki öncelikle kendi eski genel başkanlarına baksınlar. Ahlaktan ve kadın
haklarından bahsetmeye hakkınız bile yoktur sizin.
4. YALAN: “Yaklaşık 3 bin çalışanıyla toplumcu, hesap verebilir ve şeffaf belediyecilik anlayışı
doğrultusunda tüm Şişli halkına hizmet veren Şişli Belediyesi, bu kötü niyet ve amaçlar
karşısında da adil duruşunu korumaya devam edecektir.”
GERÇEK: Şişli Belediyesi şeffaf yalanlarıyla işçi düşmanlığını gizleyemez. Seçimlerde” bisikletle gidip geleceğim” deyip Audi A6 ve Mercedes Vito marka araçlara binen Muammer Keskin 3
yıl için 1 milyon 529 bin 280 tl ödeme yapmaktadır. ŞEFFAFLIK BUNA DENİR!
Diyorlar ki, “ Şişli Belediyesi olarak mahkeme kararlarının da belirttiği üzere bu işçilerimizin tüm hak ve alacakları kendilerine ödenmiştir. Yapılan eylemin hak ve alacakların tesliminden ziyade, hukuksuz bir davranış olduğunu kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.”
İşiniz yalan işiniz demagoji ve çarpıtma, atılan işçiler elbette ki her halükarda mevzuattan doğan haklarını bir şekilde anlaşarak veya mahkeme yoluyla alacaklardır. Direnişlerinin sebebi işe geri dönmektir bunun için ise 657 gündür direnmektedirler.
Belediyenin işçileri işe geri almama nedeni hem maddi hem manevi bir gerçektir.
1- İşe dönmeleri halinde işçinin haksızlıklar karşısında direnmesi ve kazanması gerçekliği ve kültürü oluşacaktır.
2- İşe dönmeleri halinde patron ve yalakalarının direnen işçileri istedikleri gibi
yönetemeyeceklerdir çünkü hak alma bilincini almış ve başkalarına da öğretebilecekleri
gerçeğini taşımaktadırlar. Yani direniş kültürünün bulaşıcı olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır.
3- Turan Aktaş’ın kazandığı davalardan sadece Şişli Belediyesi’nde 569 kişi, ülke genelinde ise
744 bin belediye işçisi faydalanacaklardır. Bu maddi ve manevi nedenleri daha da çoğaltabiliriz ama şimdilik belediyenin bu yalanlarına karşı yazdıklarımızla yetinmekteyiz.
Şeffaflıktan ve ahlaktan bahsedenlere bakın, belediye başkanlarının milletvekillerinin ağızlarından küfür düşmemektedir. Bugün yaşanan saldırılar sonrasında telefonla ulaşmak istediğimiz Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nu aradık, önce ben ilgilenemem, avukatlarını arayın, onlar ilgilensin diyerek başından savuşturmaya kalkıştı. İkinci aramamızda bu işin sorumlularından birisi de sensin, durumu gayet iyi biliyorsunuz, 657 gündür işçiler evlerine doğru düzgün ekmek götüremiyorlar dediğimizde de burjuvazinin temsilcisi Sezgin Tanrıkulu’nun cevabı: “si…olun gidin” olmuştur.
İşte Şişli Belediyesinin bahsettiği halkçı yerel yönetim ahlakı, işte CHP’nin bahsettiği halka bakışın gerçekliği budur. Hiç kimseyi kandıramazsınız biz sizi tanıyoruz ve herkese anlatacağız.
DİRENİŞ HER ŞEYE RAĞMEN DEVAM EDECEK, GÖZALTILAR BİZİ YILDIRAMAZ,
ANKARA YÜRÜYÜŞÜMÜZ DAHA BİR KARARLILIKLA SÜRECEK!
Turan Aktaş’ın deyimiyle” 650 gündür direniyorum işe dönebilmek için bir 650 gün daha direnirim”
evet bu kararlılık karşısında hiçbir ceberrut duramaz. Hiçbir patron sizi ezer geçerim diyemez. Bu kararlılıktan yola çıkarak Ankara yürüyüşü devem edecektir ve tekrar ediyoruz. Bugün yaşananların sorumlusu başta CHP Genel Başkanı, CHP yöneticileri ve Şişli Belediyesi başkanı Muammer Keskin’dir!
İŞÇİ MECLİSİ