Tüm hukuk kitaplarında hakimin yalnızca yasaları uygulayan değil aynı zamanda yorumlayan olduğu yazılıdır. Nesnel ve öznel koşulları hesaba katan, “yasaların yetersiz kaldığı yerlerde veya yasal boşluk diye adlandırılan durumlarda hukuk yaratandır” diye de ifade edilir.
Hakimin ne olduğu, hangi vasıflara sahip olması gerektiği değil yazımızın konusu. Engin bir hukuk bilgisinin olması gerektiği gibi, hakim olmak bazı vasıflara sahip olmayı gerektirir. Bu vasıflara sahip olmadan hakimlik yapılabilir mi? Keşke yapılmasa!
Ülkelere ve sistemlere göre farklı ve geniş tanımı vardır elbette hakimliğin. Ama ortak bir tanım ile kısaca “hukuk uygulayandır” demek yanlış olmaz. Öncelikle yasalara başvurur. Yasaların niteliği ayrı bir tartışma konusudur fakat tüm dünyanın hukukunda geçerli kural şudur ki; hakim öncelikle yasalara uyar. Burjuva demokrasisinin en iyi uygulandığı ülkelerden faşizmin hüküm sürdüğü ülkelere kadar, hakimin yasalara uyması hakimlik mesleğinin en temel kuralıdır.
Yazımızın konusu Akın Gürlek, gerçekten hukuk kitaplarında ders konusu olarak işlenmesi gereken bir hakim.
AKP’nin iktidarda olduğu süre içerisinde çok kısa zamanda terfi üzerine terfi alarak yükseliyor. Lalapaşa’dan Bünyan’a, Bünyan’dan Gölhisar’a, oradan Çerkezköy hakimliğine, oradan da Türkiye’nin en çok konuşulan davalarında mahkeme başkanlığına seyreden kariyer. Terfi sayısı, şu anda görev yaptığı yerlere ve benzer davalarda görev alan meslektaşlarının yaşlarına bakıldığında da bir hayli genç.
Yürüttüğü davalar daha çok AKP iktidarının politikalarına ters düşen kesimlerin yargılandığı davalar. Hatta, AKP intikam almayı amaçladığı kişi veya kişileri yargılama görevine hep Akın Gürlek’i layık görüyor dersek çok daha doğru ifade etmiş oluruz.
AKP ve Gülen cemaatinin iktidar savaşının sonucunda darbeye girişen Gülen cemaati AKP’ye “Allah’ın lütfunu” sunmuştu. Dün her işlerini beraber yürüttükleri Gülen cemaatini FETÖ terör örgütü ilan ettiler ve yakaladıklarını yargıladılar. Bu yargılamaların en önemlilerinde Akın Gürlek mahkeme başkanıdır. Bu davaların hemen tamamı Gülen cemaatinden intikam almak üzerine kuruludur.
1200 kişilik “Barış akademisyenleri” diye bilinen, “bu suça orta olmayacağız” ortak bildirisinin altına imza atan akademisyenlerin yargılandığı davalarda da Akın Gürlek görülür. Grup grup yargılanan akademisyenlerin duruşmaların en kalabalık olanlarına başkanlık eder. Aşağıdaki linkte istatistikler Akın Gürlek’in keyfiliğini ve hukuksuzluğunu açık olarak anlatır. En fazla ceza veren, en fazla hüküm erteleme talebini red eden, en fazla red-i hakim talep edilen Akın Gürlek’in başkanlık ettiği davalar olduğu çok açık görülür.
http://univder.org/wp-content/uploads/2019/02/22Ocak2019AKADEMI%CC%87SYENRAPOR.pdf
Cumhuriyet gazetesi davasında da Akın Gürlek görülür. 12 Cumhuriyet yazar ve yöneticisinin AKP kumpası ile tutuklu bulunduğu davaya sadece bir sosyal medya paylaşımı delil gösterilerek Oğuz Güven de eklendi. Yaptığı paylaşımı 55 saniye içinde silmesine rağmen tutuklanmaktan kurtulamayan Oğuz Güven hakkında tutuklama kararını Akin Gürlek verdi.
Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder’in yargılandığı davada isnat edilen suç Nevruz konuşmalarında örgüt propagandası yapmaktı. Mahkeme başkanının aceleci tutumu, avukatların savunmalarını dahi dinlemek istemeyen tavrı S.Süreyya Önder tarafından protesto edildi. Savunmaları kısa tutmak istemesine gerekçe olarak gün boyu baktıkları çok sayıda dosyayı bahane gösteren başkan yine Akın Gürlek’in ta kendisi idi.
Gazeteci Ece Sevim Öztürk’ün, “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” ve “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılandığı dava 37. ACM de görüldü ve yine mahkeme başkanı Akın Gürlek.
Sadece Berkin Elvan cenazesine katıldığından dolayı yargılaması sürekli ertelenerek 1 yıl hapiste kalan Berkay Ustabaş davasının hakimi de Akın Gürlek.
Savunmalara olan tahammülsüzlüğü, davayı hemen bitirmek istemesi, ceza vermek için aceleci davranması başkanlığını yaptığı davalarda Akın Gürlek klasiğidir. Savunmaları dinlemek istememesi, önceden verilmiş kararı okumak için acele etmesinden başka bir anlam taşımadığı en son Halkın Hukuk Bürosu (HHB) ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) avukatlarının yargılandığı davada da görüldü.
En son bir önceki duruşmada serbest bırakılmalarına karar verilen HHB ve ÇHD avukatlarının, 8 saat sonrasında siyasi müdahale sonucunda tekrar tutuklanmaları sağlanmıştı. Tahliye kararını alan mahkeme heyetinin tamamının sürgün edilmesinin ardından mahkeme başkanlığına neden Akın Gürlek’in getirildiği yukarıda sıralanmış davalara bakıldığında çok daha iyi anlaşılacaktır.
Bu davaların tamamının ortak özelliği hiç bir hukuk kuralının uygulanmaması, hiç bir yasaya uyulmaması. Ve tamamı AKP’nin intikam aldığı davalar olması. Hiçbir hukuki dayanak, gerekçe olmaksızın yıllar hatta on yıllara varan cezalar verilen davalar.
Yazının girişinde hakimlik ile ilgili tanımlamaların bir tek harfine bile uyma gereği duymayan Akın Gürlek AKP’nin tetikçiliğini yapıyor. Ders konusu olması gerekir dediğimiz ise; hiç bir yasa, hiç bir ilke, hiç bir hukuk kuralı tanımaya gerek duymadan açık açık bir talimatı yerine getirmeye yeminli olduğu çok belli bir şekilde mahkeme yönetmesi. HHB ve ÇHD davalarında da tüm dünyanın gözleri önünde sergilediği hukuksuzluk ve keyfilik de ayrıca ele alınmalı ve ne karşılığında bu kadar pervasız olduğu araştırılmalıdır. Faşizmin yargısı diye özetlenebilecek bir yargı pratiğinin çok ötesinde bir pervasızlıktır bu davada yaşananlar. Dünyanın gözlerinin içine baka baka “ben yasa, hukuk mukuk dinlemem bana verilen emri uygularım” diyebilmek öyle kolay bir şey değildir. Bu pervasızlık, bu keyfilik gerçekten araştırılmalıdır.
Başkanlık ettiği davalarda:
Savunma yapılmasını engellemek, avukatların sözlerini kesmek, itirafçıların yalan ifade vermelerine açık açık yardım etmek ve yönlendirmek, yalanları açığa çıkmasına rağmen itirafçıların tanıklığını kabul etmek, avukatları işkence ile salondan attırmak gibi tutumları ile bilinen Akın Gürlek’in yönettiği tüm davalarda görev yapan Avukatların tamamının ortak fikri; ne şekilde savunursak savunalım sonucun değişmeyecek. Çünkü Akın Gürlek önceden verilmiş kararı okumaya gelmiştir tüm utanmazlığı ile.
AKP’ye sadece siyasi anlamda güçlenmesi için hizmet etmiyor Akın Gürlek, ahlaksızlıklarının da üzerinin örtülmesi için de çaba sarfediyor.
AKP’li Celalettin Güvenç’in Erzurum’da vali olduğu dönemde tecavüz dosyasını kapattığı iddiasıyla ilgili haberlere yasak geldi. Habere yasak kararı getiren 4. Sulh Ceza Mahkemesi Başkanı Akın Gürlek! https://odatv.com/yine-o-akp-milletvekili-yine-mahrem-yasagi-0610171200.html
Halkın adalete olan özleminin büyümesine büyük katkıları olduğu su götürmez bir gerçek. Halk böylelerine adaletsizliklerinin hesabını ilk fırsatta sorar sormasına elbette. Ancak gelgelelim yukarda belirttiğimiz pervasızlıklarının AKP tarafından ne şekilde ödüllendirileceğini de takip etmekte fayda var. Yani tetikçiliğin karşılığını mutlaka bir şekilde alacaktır o kesin. Ancak ne şekilde olacağını takip etmeli.