“Hukuk diye helvadan put yapmışsınız acıkınca yiyorsunuz” sözünü Selçuk Kozağaçlı’dan duydu tüm dünya.
Bugün ülkemizde bu sözün gerçekliğini ispatlayan o kadar çok şey yaşanıyor ki:
Ancak bugün yaşanan bir olay “bu kadar da olmaz” dedirten türden. Gerçekten “bu kadar da olmaz” dedirten o kadar çok şey görüldü ki ülkemizde. Faşizmin yönetememe krizi büyüdükçe daha da görülecek belli ki…
Can Atalay TİP’ten milletvekili seçimlerini kazandı ancak AKP faşizminin özellikle Erdoğan’ın intikam listesinde olduğundan dolayı serbest bırakılmadı.
Gelen tepkilere rağmen serbest bırakılmayan Can Atalay için TİP, AYM’ye başvurdu. AYM’den geçtiğimiz haftalarda Can Atalay’a hukuksuzluk yapıldığına dair karar çıkınca ne olacağına baktı herkes.
Anayasa Mahkemesi en üst mahkemedir.
Tüm mahkemelerin kararlarının anayasaya uygun olup olmadığına bakar, karar verir -güya-.
Normal koşullarda Can Atalay’ın serbest bırakılması gerekir.
Ancak ülkemizde böyle olmuyor. Normal olmayan koşullar mevcut ülkemizde. Faşizm ile yönetiliyoruz…
Ülkemizde işkence yapan değil, işkenceye uğradığını duyuran, hakkını arayan hapse girer.
Ülkemizde iş katliamı olur ancak, katliamın sorumlusu patronlar değil, katliamda ölenlerin avukatlığını yapanlar hapse girer…
Örnekler çoğaltılabilir.
Anayasa mahkemesinin kararlarına koşulsuz uyması gereken, AYM’nin alt mahkemesi olan Yargıtay AYM’nin kararına uymadığı gibi, AYM üyelerine, verdiği karardan dolayı suç duyurusunda bulunuyor.
-Yine tekrar edelim- burjuva hukukunun normal işlediği ülkelerde görülmesi pek mümkün olmayan bir durumdur bu. Oralar için skandaldır aslında.
Avukat Selçuk Kozağaçlı mahkeme kürsüsünden kurmuştu “Hukuk diye helvadan put yapmışsınız acıkınca yiyorsunuz” cümlesini… Kendilerine ve ülkemizde yaşanan hukuksuzlukları anlatmak için dile getirmişti ama öyle kuvvetliydi ki bu cümle her yerde kullanılır oldu.
O helvadan yapılmış hukuku o kadar çok yediler ki artık yiyecek helva kalmadı ülkemizde.
LAFIN ÖZÜ; ÜLKEMİZDE HUKUKUN KIRINTISI KALMADI!
Para karşılığı, hakimler savcılar satın alınarak en adi suçtan tutuklananlar tek tek serbest bırakılıyor. Bu artık üst düzey bir savcının mektubunda açıkça dillendirdiği bir gerçek. Hatta bu konuda bir piyasa olduğunu, suça göre tarifenin dahi olduğunu, HSK’ya yazdığı açık mektupta itiraf etti. Bu savcı Erdoğan’ın sağ kolu İstanbul Anadolu Başsavcısı İsmail Uçar’dı.
Hiç kimse faşizmin adaletine güvenmiyor. Mahkemelerden öyle kararlar çıktı ki, halkın hakkı o kadar çok yendi ki, öylesine adaletsizlikler yaşandı ki artık halkımızın mahkemelere güveni kalmadı. YOK! O mahkemelerin kararlarına uymak zorunda olmadıklarını da yine biz ilave edelim. Kendileri için hiç bir mahkemenin kararının -işlerine gelmiyorsa- hükmü yok. Peki halk neden uysun mahkeme kararlarına?
Halkımız adalete aç! ‘Halk için adalet’e muhtaç!
Adalete kavuşmanın yolu ile ilgili on yıllardır devrimcilerin her söylediği hayatın gerçeklerinde doğruluğunu ispatladı. Devrimciler adalete ulaşmanın yolunu gösteriyorlar. Bizzat kendi yaşamlarıyla gösteriyorlar bunu.
Özetle söyledikleri şu ki; Örgütlenmeli.
Örgütlü halk yenilmez güçtür çünkü.
Adalete ulaşmanın mücadele etmekten başka yolu yoktur.
Mücadele etmenin de örgütlü olmaktan başka yöntemi yoktur.