18 şubat Pazartesi günü 30. Ağır ceza mahkemesi Gezi davası olarak bilinen, gazeteci, aydın ve işadamlarının yargılandığı davada sanıklardan 9’una beraat kararı verdi, tutuklanamayan ve şu an yurtdışında olan 7 kişi hakkında ise yakalanma kararı kaldırıldı.
Ama verilen karar hemen bir müdahale ile açılan başka bir dava ile hükümsüz hale getirildi ve Osman Kavala tekrar gözaltına alınarak tutuklandı.
Yetmedi, HSYK beraat kararı veren Mahkeme heyeti hakkında soruşturma başlatılması için izin verdi.
HSYK’nın açıktan AKP ve Erdoğan’ın emirleri ile hareket ettiğini bir kez daha gösterdiği bu karar sonrası 30 baro HSYK üyelerinin istifalarını istedi.
Türkiye tarihinin en büyük halk ayaklanması olan Haziran ayaklanmasını mahkum etmek istiyor AKP. Gezi’ye katılan, Gezi’yi öven, Gezi’yi destekleyen aydın, sanatçı, gazeteci… kim varsa cezalandırmak istiyor.
Bugün açıktan Erdoğan’ın mahkemelere müdahale edişinin bir başka örneği yaşanıyor. ÇHD ve HHB avukatlarının yargılandığı mahkemede de benzer şekilde tahliye kararı verilmişti. Daha sonra aynı şekilde bir kaç saat içerisinde tahliye kararı veren mahkemeye tutuklama kararı verdirttirilmiş ve avukatlar tekrar tutuklanmıştı. Bu keyfiliği kabul etmeyerek teslim olmayan avukatlar için ise arama emri çıkartılmıştı.
Mahkemelerin en temel evrensel hukuk kurallarına dahi uymadığı artık gün gibi açık.
Baroların HSYK üyelerini istifaya çağırması mahkemelerin bu durumuna bir etkisi olup olmayacağı merak konusu. Ancak şu bir gerçek ki: Halkın mahkemelerin adaletine inancı yok!
İstifa çağrısı yapan barolar:
Adana Barosu, Amasya Barosu, Ankara Barosu, Ardahan Barosu, Artvin Barosu, Aydın Barosu, Bilecik Barosu, Balıkesir Barosu, Bingöl Barosu, Burdur Barosu, Bursa Barosu, Çanakkale Barosu, Diyarbakır Barosu, Denizli Barosu, Düzce Barosu, Gaziantep Barosu, Hatay Barosu, Isparta Barosu, Kırklareli Barosu, Kocaeli Barosu, Manisa Barosu, Mardin Barosu, Mersin Barosu, Muğla Barosu, Ordu Barosu, Şanlıurfa Barosu, Tekirdağ Barosu, Tunceli Barosu, Van Barosu, Yalova Barosu
Baroların Yayınladığı İstifa Çağrısı şöyle:
Anayasa’nın 138. maddesi yargı bağımsızlığını katı bir şekilde düzenlemiş; “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar, Anayasaya, Kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar verirler. Hiçbir organ, makam, mercii veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez” denilmiştir.
HSK’nin Anayasa’nın açık hükmüne rağmen -daha önce başka örneklerde gördüğümüz üzere- verilen özellikle beraat kararı sonrası böylesi bir tasarrufta bulunması benzer görev yapan mahkeme hakimlerinin açık bir şekilde baskı altına alınması ve anayasanın açık ihlalidir. Bu ihlalin siyasal iktidarın yönlendirmesi ile olduğu izlenimi ise çok daha vahimdir.
Hukuk Devletinden bahsedilebilmesi için; Adil yargılanma hakkı, hakim ve savcı teminatı, doğal hakim ilkesi, masumiyet karinesi, düşünce ve ifade özgürlüklerinin yargı marifetiyle korunması, evrensel hukuk normları ile imzalanan uluslararası sözleşmelere uyulması gerekliğini bir kez daha vurgularız.
Bu çerçevede eğer
HSK tarafından sadece verdikleri karar nedeniyle hakimler hakkında soruşturma
izni verilmesi kararı alınmış ise bu kararı veren HSK Üyelerini istifaya davet
ediyor, bu davetimizi tarihe not olarak düşüyoruz.
Kamuoyu ile saygıyla paylaşırız.