HHB/Enternasyonal Bürodan Ebru Timtik Açıklaması

Halkın Avukatı Ebru Timtik Halk İçin Adalet İstedi

Adil Yargılanma Hakkı İçin Direndi

Ölüm Orucu Direnişinin 238. Gününde Şehit Düştü!

Adalet Şehidimiz Ebru Timtik Adalet Mücadelemizde Yolumuzu Aydınlatan Meşalemizdir!

Ebru Timtik Adalet Mücadelemizde Yaşayacak!

Halkın Avukatıydı, Halkı İçin Adalet İstedi, Adalet İçin Direndi, Şehit Düştü


Halkın Avukatı Ebru Timtik, 27 Ağustos günü, adil yargılama talebi ile başladığı ölüm orucu direnişinin 238. gününde şehit düştü. 

Ebru Timtik halkın avukatıydı. Bugüne kadar adliyelerde, mahkeme salonlarında, meydanlarda, direniş alanlarında halkın omuz başındaydı. Gecekondusu yıkılarak barınma hakkı elinden alınmak istenen yoksul halkın; dağları, ormanları, dereleri talan edilen köylülerin avukatıydı O. hakları için direnen işçilerin, memurların, öğrencilerin avukatıydı. Maden ocaklarında, inşaat alanlarında, fabrikalarda patronların karları için katledilen işçilerin avukatıydı. Polis kurşunuyla katledilenlerin, sakat bırakılanların avukatıydı. Karokollarda, hapishanelerde işkence görenlerin avukatıydı… Haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe uğrayan kim varsa onların avukatıydı.

Kısaca halkın avukatıydı O. Adaleti hukuk eli ile beklemeyen ama mahkemelerde de elinden geleni ardına koymayan hatta fazlasını da sakınmayan onurlu halkın onurlu avukatıydı.

15 yaşında polis tarafından katledilen Berkin’in avukatıydı O. Devlet Berkin’in katillerini korurken O, katiller yargılansın diye Berkin’in vurulduğu sokakta açlık grevine başladı, açlığıyla Berkin için adalet istedi.

Soma’da bir maden ocağında katledilen 301 madencinin avukatıydı. Devlet ve yargısı patronları korurken o katillere ceza, patronların katlettiği 301 madenciye adalet istedi.

Kanun Hükmünde Kararname ile işten atılan, işleri ellerinden alınan, emekleri çalınan Nuriye ve Semih’in işlerini geri almak için aylarca süren direnişinde en öndeydi O. Bazen onlar için mahkeme kapılarında adalet aradı. Bazen hastanede refakatçileri oldu, bazen eylem alanında onlara zarar gelmesin diye gözaltına alınan eylemci…

Diyarbakır-Sur’da Kürt halkı bombalarla, kurşunlarla katledilirken kurşunların arasından geçerek Sur’un kapısına dayanan, katillerden hesap soran da O’ydu.

Kardeşinin oturum hakkını gaspına karşı konsolosluk önünde emperyalizmi lanetlerken ters kelepçe ile işkenceyle alınan da O’ydu, tutuklanan kardeşi, meslektaşı için kar kış demeden, yağmur çamur demeden, dondurucu soğuğa, fırtınaya aldırmadan Çağlayan’da adliye önünde günlerce nöbet tutan, adalet isteyen de O’ydu. O ısıtandı, sarıp sarmalayandı. Yoldaşına dosttu, anneydi, ablaydı.

Faşizmin hapishanelerinde bir kere bile of demedi. O hep ‘’Bu bizim alnımızın ak cefasıdır’’ derdi. ‘’Demek ki iyi dövüşüyoruz ki bizi tutsak ettiler’’ derdi. Evet, iyi dövüşürdü Ebru. Halk düşmanlarına öfkesi halkına olan sevgisi kadar güçlüydü. Korkuturdu halk düşmanlarını…

Bu yüzden, diğer halkın avukatlarıyla birlikte AKP faşizminin hedefi oldu Ebru. 12 Eylül 2017’de İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır (Amed) Halkın Hukuk Büroları basılarak 18 avukat gözaltına alındı, siyasi iktidarın, AKP hükümetinin talimatlarıyla tutsak edildi. Bir yıl hukuksuz bir şekilde tecrit hücrelerinde tutuldular. Bir yıl sonra çıktıkları ilk duruşmada tüm tutsak avukatlar tahliye edildi ancak AKP faşizminin yargıya müdahalesi, hakim ve savcılara baskıları sonucu halkın avukatları hakkında sadece 10 saat sonra tekrar tutuklama kararı verildi. Bu hukuksuz karara teslim olmadı Ebru. Bürosunda halkın avukatlığını yapmaya, yeni halkın avukatları yetiştirmeye devam etti. 20 Haziran 2019’da Halkın Hukuk Bürosu’na yapılan yeni bir baskında tekrar gözaltına alındı ve tutuklandı.

Ebru Neden Direndi, Ne İstedi?

Hiçbir hukuk kuralına uyulmayan, savunma hakkının yok edildiği, adil olmayan bir yargılamayla, gizli tanık yalanlarıyla ve sadece bir iftiracının yalanlarıyla 159 yıl hapis cezası verdi halkın avukatlarına. Bu cezalar da yine her aşamada AKP faşizminin müdahalesi ve talimatlarıyla verildi. Yani bağımsız ve tarafsız bir mahkemede adil bir yargılama yapılmadı.

Bu yüzden halkın avukatları, “159 yıl ceza kabulümüz değil” dediler. İki avukat arkadaşımız Ebru ve Aytaç bu sebeple, adil yargılanma hakkı için ölüm orucuna başladılar. Amaçları açlıklarıyla adalet aramaktı. Bu hukuksuzluğu kabul etmediklerini, bu adaletsizliğe boyun eğmeyeceklerini göstermekti. Adil yargılanmak istiyorlardı, hukukun uygulanmasını istiyorlardı. Tek istedikleri buydu. Bu sadece kendileriyle sınırlı bir talep değildi. Adaletsizlik bütün halkın sorunuydu, adalet bütün halkın talebiydi. Ebru ve Aytaç hem kendi yaşadıkları adaletsizliğe, hukuksuzluğa dikkat çekmek hem de halkın adalet isteğine ses olmak için Ölüm Orucunu seçtiler.

Ebru Timtik, 3 Ocak 2020’de, Aytaç Ünsal ise 4 meslektaşıyla birlikte 3 Şubat 2020 tarihinde adil yargılanma talebiyle süresiz açlık grevine başladıklarını açıkladılar. İki ay boyunca süresiz açlık grevini sürdüren avukatlardan Aytaç ÜNSAL ve Ebru TİMTİK, Türkiye’de Avukatlar Günü olarak kutlanması sebebiyle 5 Nisan 2020’de açlık grevini ölüm orucuna çevirdiklerini açıkladılar.

Ebru ve Aytaç aylardır adalet için, adil yargılanma hakkı için açlıklarıyla direndiler. Onların adalet talebine kulaklarını tıkayanlar, görmezden, duymazdan gelenler bu taleplerin karşılanmaması için her şeyi yaptılar. Aylar süren bu direniş, Ebru ve Aytaç’ın sağlıklarının her geçen bozulmasına neden oldu.

Ebru ve Aytaç’ın bozulan sağlık durumları sebebiyle, avukatları tarafından mahkemeye başvuruldu. Bu başvuru üzerine Adli Tıp Kurumu tarafından Ebru ve Aytaç hakkında, “sağlık durumları nedeniyle hapishanede kalmaları mümkün değildir” şeklinde rapor düzenledi.

İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi, Adli Tıp Kurumu’nun raporuna rağmen Ebru ve Aytaç’ı tahliye etmek yerine zorla hastaneye kaldırılmalarına karar verdi. Bu karar üzerine Ebru ve Aytaç, enfeksiyon riski bulunan iki ayrı pandemi hastanesine kaldırıldı. 30 Temmuz’dan beri bir hastane odasında, fiziksel ve hijyenik koşulları açısından hapishane hücresinden daha ağır ve riskli koşullarda tutulan halkın avukatlarından Ebru Timtik, direnişinin 238. gününde şehit düştü.

Ebru ve Aytaç direnişleriyle avukatlığın nasıl yapılması gerektiğini tüm dünyaya gösterdiler. Ebru, yıllar önce, İstanbul Adliyesi’nde, adalet tanrıçası Themis heykeli önünde yaptığı bir eylemde adalet talebini, özgürlük isteğini haykırmış ve “Avukat ölse mezarında hak arar” diyerek halkın avukatları için avukatlığın ne anlama geldiğini anlatmıştı. Ebru ve Aytaç’ın Ölüm Orucu direnişi bu yüzden avukatlık mesleği açısından da tarihsel bir öneme sahiptir. Avukatlık tarihinde adaletsizliklere, hukuksuzluklara karşı can bedeli mücadelenin ender örnekleridir onlar. Roma imparatoru Tiberius’un zulmüne karşı, tanık olduğu haksızlıklara, adaletsizliklere karşı yapabildiği son şeyi yaparak ölüm orucuna başlayan avukat Nerva’dan bugüne, bu geleneği sürdüren, avukatlığı, hak savunuculuğunu gerçek tarihsel temellerine oturtan onlardır.

Ebru ve Aytaç bu direnişle, Nerva’nın Tiberius’a yaptığı gibi AKP faşizmini rezil etmiş, adaletsizliklerini dünyaya duyurmuş, artık ne yargılarının ne de iktidarlarının meşru bir zemini kalmadığını anlatmıştır. 

Ebru’nun şehitliği, AKP faşizminin Ebru’ya, halkın avukatlarına boyun eğdiremediğinin kanıtıdır.

Ebru’nun Katili Kim?

Ebru’yu katili onu hukuksuz bir şekilde tutsak eden, 159 yıl ceza verilmesinin talimatını veren, onları adaletsiz bırakan AKP Faşizmidir. Katil her aşamada yargıya müdahale edip talimatla, baskıyla Ebru ve Aytaç’ın özgürlüğünü engelleyen, ölüm sınırına gelmişken bile tahliye edilmemeleri için her türlü baskıyı yapan AKP faşizmidir. Katil, Ebru’nun son günlerinde onu havasız, güneş almayan, hapishaneden daha kötü koşullardaki daracık hastane odasına koyan, tecrit ve işkence altında tutan, ölümünü hızlandıran AKP faşizmidir. Katil, AKP faşizminin talimatlarına boyun eğen Türkiye yargısıdır. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleridir. AKP faşizmine kendini kanıtlamak için, aylardır önünde duran dosyayı incelemeyerek süreci bilerek uzatan ve Ebru’nun ölümüne neden olan Yargıtay 16. Ceza Dairesidir. Ebru’yu kendi talebi olmamasına, tedaviyi reddetmesine rağmen, Hipokrat yeminlerini, meslek etiğini yok sayarak günlerdir işkence altında tutan hastane başhekimi ve doktorlarıdır.

Ebru’yu Katlettiler. Aytaç’ı Katlettirmeyeceğiz!

Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne sesleniyoruz; elinize kan bulaştı. Ebru’nun katili sizsiniz, Aytaç’ın da katili olmayın! Dosyayı inceleyin, hukuku uygulayın, tüm tutuklu meslektaşlarımızı tahliye edin, bu hukuksuz kararı bozun! AKP Faşizmine daha fazla boyun eğmeyin!

Ebru Timtik Ölümsüzdür

Adalet Şehidimiz Ebru Timtik Adalet Mücadelemizde Yolumuzu Aydınlatan Meşalemizdir!

Aytaç Ünsal’ı Katletmelerine İzin Vermeyelim!

Adalet İstiyoruz!

Talepler Kabul Edilsin, Aytaç Ünsal Yaşasın!

Halkın Hukuk Bürosu/Enternasyonal Büro

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.