Sultan Gökçek ve Emel Yeşilırmak’a Yönelik Baskılarınız VIZ GELİR!
DİRENİŞLERİMİZLE FAŞİZME KARŞI SAVAŞI BÜYÜTÜYORUZ!
BİZİ ASLA TELSİM ALAMAYACAKSINIZ!
Faşizm Grup Yorum’a saldırarak farklı yöntemler kullanarak yok edebileceğini sanıyor. Tutsak Grup Yorum emekçisi Sultan Gökçek’in yanına, birkaç hafta önce faşist AKP’nin tetikçi savcısı Mehmet Akif Katırcı giderek İŞBİRLİKÇİLİK teklif etti.
Ve yine tutsak Grup Yorum emekçisi Emel Yeşilırmak’a “avukat geldi” diyen hapishane idaresi, Emel’i bir odaya götürdü. İçeride “istihbarattan geldik” diyen beş kişi Emel’e İŞBİRLİĞİ teklifi etti. Ve eğer Emel bu teklifi kabul etmezse, uzun süre tahliye olamayacağını, on yıllara varan hapis cezası alacağını söyleyerek onu tehdit etti.
BU TEHDİTLER; ACİZLİĞİN, ÇARESİZLİĞİN,
ZAVALLILIĞIN GÖSTERGESİDİR
BU TEHDİTLER; YENİLGİNİN GÖSTERGESİDİR
BU TEHDİTLER; GRUP YORUM’UN ZAFERİNİN,
HAYATTA SOMUTLANMIŞ HALİDİR
Grup Yorum, kurulduğu günden bu yana hep siyasi iktidarların hedefinde olmuştur. AKP’nin OHAL ilan ettiği 2016’dan bu yana ise sürekli artan bir baskıyla karşı karşıya Grup Yorum.
Oligarşinin milli krizi derinleştikçe, yönetememe krizi arttıkça, saldırıları da artmaktadır. AKP faşizmi, halkı teslim almak, kendi sömürü çarkını döndürebilmek için bu yönteme ihtiyaç duyuyor. Kendi varlığını sürdürebilmek, daha kolay yönetebilmek için saldırıyor. Çünkü faşizm bir yönetim biçimidir.
Faşizm, Bulgaristan devriminin önderi Georgi Dimitrov’un tanımıyla söylersek; finans kapitalin en gerici en şoven ve en emperyalist unsurlarının açık ve terörcü diktatörlüğüdür.
Faşizm; baskıdır, işkencedir, yasaklardır, keyfiliktir, tacizdir, tecavüzdür, meclistir, ordudur, mahkemedir, hapishanedir…
Faşizm bizim ülkemizde kurumsallaştırılmıştır. İktidar halkı faşizm ile yönetiyor. Özellikle de hukuk sisteminde bunu görüyor ve yaşıyoruz. Halkın hak ve özgürlükleri söz konusu olduğunda, kendi yasalarını
dahi ayaklar altına alıyorlar. Halk ve devrimciler söz konusu olduğunda, kendi yasalarını dahi uygulayamıyorlar.
Yani faşizmle yönetilen bir ülkede “hukukun üstünlüğü, yasaların herkesi eşit şekilde koruduğu, adaleti sağladığı” koca bir yalan.
Faşizmle yönetilen bir ülkede, demokrasi olmazolamaz. Faşizmi perdelemek, halkı sömürü ve baskıya karşı koyamaz hale getirmek için, demokrasicilik oyunu oynuyorlar. Bunu da esas olarak meclis, ordu, anayasa, mahkemeler eliyle yapıyorlar. Faşizme karşı mücadele eden, siyasi gerçekleri halka taşıyan devrimciler hakkında ise “Gizli tanıklar, iftiracı itirafçılar, sahte dijital delillerle komplo dosyalar” oluşturuyorlar. Mükerrer (aynı nedenlerle tekrar açılan) dosyalarla sürekli yeniden gözaltına alınıp tutuklanıyor.
Grup Yorum emekçileri olarak bizde bu devlet teröründen payımıza düşeni alıyoruz.
Çalışmalarımızı yürüttüğümüz İdil Kültür Merkezi 13 kez basıldı. Baskılar ve baskınlar bitmiyor, emekçilerimiz tutuklanıyor, hapis cezaları veriliyor, enstrümanlarımız hırsız polis tarafından çalınıyor.
Faşizm; 37 yıllık bir tarihe sahip, devrimci sanatçılık geleneğini sürdürmekten asla vazgeçmeyen bir müzik
grubunu, bu yöntemlerle teslim alabileceğini sanıyor. Bu şekilde saldırarak galip geleceğini düşünüyor.
Ama biz bunun böyle olmadığını GÖSTERDİK!
Çünkü emperyalizmin ve faşizmin bütün saldırı politikalarına karşı direndik, karşı politikalar üreterek
halkımızla birlikte boşa çıkardık. Bundan sonra da böyle olacak…
Gizli tanık, itirafçı, dijital delil diyerek yapılan her türlü zulmü yendik! Bu üç yalanınızı direnerek yendik!
Bu yenilgiyle, tetikçi savcılarınızla ve “istihbarattan geldik” diyen adamlarınızla tutsak arkadaşlarımızın
kaldığı hapishanelere yasadışı bir şekilde giderek bizi korkutamayacaksınız. Geri adım attıramayacaksınız. Biz bunu da yerle bir ederiz. Yine direnecek, bu süreçten de alnımızın akıyla çıkacağız.
Sultan ve Emel son yıllarda neler yaşadı? Bunları hatırlatmak, faşizme nasıl teslim olmadığımızı anlatmak
istiyoruz.
Sultan Gökçek, 2020 Ölüm Orucu Direnişi’nde halkın örgütlü sanatçılığını yapabilmek, halkımıza konserler
verebilmek için bedenini enstrüman yapıp şehit düşen, Yıldızlı Yürek İbrahim Gökçek’in eşidir. Sultan OHAL ilanından bu yana, İdil Kültür Merkezi’ne yapılan polis baskınında 7 kez işkenceyle gözaltına alındı ve 5 kez tutuklandı.
*2016 yılında tutuklandı 3 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi.
*Tahliye edildikten bir ay sonra tekrar gözaltına alınıp tutuklandı.
*5 ay tutuklu kaldıktan sonra hapishane kapısınınönünde tekrar gözaltına alınıp tutuklandı. 15 aylık bir
tutsaklığın ardından tahliye edildi.
*Tahliye olduktan 1 ay sonra İbrahim Gökçek ile birlikte tekrar gözaltına alınıp serbest bırakıldı. Ama eşi
bu gözaltı sonunda tutuklandı.
*Bundan 10 ay sonra Sultan tekrar gözaltına alınıp tutuklandı.
Ama bu tutsaklığı farklı bir tutsaklık oldu; çünkü eşi ölüm orucu direnişindeydi. Eşi direnişteyken tahliye
etmek zorunda kaldı faşizm. Ancak Sultan, direniş boyunca onun yanında olamadı. Faşizm buna izin
vermedi. Sultan, AKP talimatıyla oluşturulmuş düzmece bir dosyayla keyfi bir şekilde tutuklanmıştı. Aslında
amaçları, İbrahim’in yanında olmasını engellemekti.
Sadece eşinin yanında olmasın diye, defalarca kez yapılan tahliye başvurularına red kararı verdi ve Sultan’ı
tahliye etmedi. Sultan tutukluyken, eşi şehit düştü ve Sultan eşini tabutta gördü. Faşizm önce eşini katletti sonra da onun yanında olmasına izin vermedi.
*10 aylık bir tutsaklıktan sonra tahliye edildi.
*Tahliyesinden iki hafta sonra tekrar gözaltına alınıp serbest bırakıldı.
*Bu gözaltından iki ay sonra Sultan hakkında itirafçılardan oluşan bir komplo dosya hazırlandı ve
hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Bu süre içinde Sultan bulunduğu gizli koşullarda direndi, şiirlerle, besterlerle üretmeye devam etti. Enstrüman çalışmasını sürdürdü.
*Hakkındaki arama kararı kalktıktan 2 ay sonra, Sultan yine gözaltına alındı. Adliyede Savcı Mehmet
Akif Katırcı tarafından ifadesi alındı. Bu ifadede savcı onu açıktan tutuklamakla tehdit etti. Bu tehdidi şu
cümlelerle dile getirdi:
“Belki tutuklanırsın, hapishaneden dilekçe yazıp bizimle görüşürsün.”
Ve sonrası belli zaten… FAŞİST SAVCI MEHMET AKİF KATIRCI, SULTAN’I TUTUKLATTI ve ONU İŞBİRLİKÇİLEŞTİRMEK İÇİN SİLİVRİ HAPİSHANESİ’NDE SULTAN’IN KALDIĞI HÜCREYE GİDEREK MAZGALDAN ONA İŞBİRLİKÇİLİK TEKLİF ETTİ.
Faşist AKP’nin tetikçi savcısı, işte bu kadar acizdir. Sultan’ın tutulduğu hücreye kadar gidip, onun
işbirlikçilik yapmasını istiyor. İşbirlikçiliği kabul etmediği için, hala hücrede tek tutuluyor,
arkadaşlarının yanına verilmiyor. Bütün bunlar; AKP faşizminin ve onun savcısı Mehmet Akif Katırcı’nın ne kadar çaresiz ve zavallı olduğunun göstergesidir.
Emel Yeşilırmak’ın durumu da benzerdir. 2016 Kasım ayında hakkında arama kararı çıkartıldı. Faşizme teslim olmadığı için faşizm ondan intikam alırcasına başına ödül koydu ve onu “terör” denilen listelere
alarak vur emriyle hakkında yakalama kararı çıkarttı.
Faşizmin terör listelerine karşı da direndi Emel, teslim olmadı. Faşizme karşı gizlilik hakkını kullandı ve
o koşullarda üretti, halk için sanat yapmaya devam etti. İdil Kültür Merkezi baskınında “sığınak çıktı”
demagojisi, devrimcilerin iradesi ve yaratıcılığı karşısında faşizmin acizliğinin ifadesiydi.
İşte bu iradeye düşman faşizm, İdil Kültür Merkezi’nde gizli koşullarda direnmeye ve üretmeye
devam ettiği için onu tahliye etmedi, etmiyor. Yaklaşık üç yıldır, sadece bir itirafçının “Tavır Dergisi
çalışanıdır” dediği için tutsak.
Emel’i itirafçı ve gizli tanıklarla teslim alamadıkları için şimdi de “istihbarattan geldik” diyerek, kendi
yasalarını ayaklar altına alarak işbirlikçileştirmeye çalışıyor. Bunun için hapishanelere MİT’in girerek
işkence yapmasına ve işbirlikçileştirerek teslim almasını istiyorlar.
Tutuklu olduğu dosyayı farklı Ağır Ceza Mahkemelerine göndererek dosyayı sürüncemede bırakıyorlar. Çünkü bizi teslim almak için her yolu deneseler de başaramıyorlar. Bunun için Emel’in tutulduğu hapishaneye giderek ‘ziyaret’ adı altında işbirlikçilik teklif ediyorlar.
Bunun için Emel’in annesinin yaşadığı Sivas’taki köylerine gidip kızının işbirlikçilik yapması gerektiğini
söylüyorlar. Annesini köyden alıp Emel’in ablasının oturduğu Bursa şehrine götürüyorlar. Bu şekilde
Emel’i işbirlikçilik yapmaya zorlaması için aileyi de ikna etmeye çalışıyorlar. Yer yer korkutmaya çalışarak
tehdit ediyorlar.
“Emel bir iğneye bakar” intihar süsü verir onu katlederiz” diyorlar. Katil düzen, Emel’i teslim alamadığı için, en kanlı terörcü yüzünü gösteriyor. İşte ACİZ SAVCI Mehmet Akif Katırcı, Sultan’ın yanına mazgala kadar giderek işbirlikçilik teklifi yapıyor. İşte ÇARESİZ İKTİDAR, tutsaklıkla, terör listeleriyle teslim alamadığı Emel için bunları yapıyor!
Bunlar, faşizmin bize nasıl düşman olduğunu gösteriyor. Faşizm Grup Yorum’a düşman. Çünkü biz 37 yıldır düşüncelerimizden, doğrularımızdan, halktan yana sanat yapmaktan, devrimci sanatçılık geleneğimizden vazgeçmiyoruz.
Çünkü biz faşizmin gerçek yüzünü, bedeli ne olursa olsun söylemekten, halkımıza göstermekten geri
durmuyoruz. Çünkü biz söylediğimizi yapmaktan, yaptığımızı savunmaktan onur duyuyoruz.
Çünkü biz bir müzik grubu olarak “bedenlerimizi enstrüman yapıp ölüme yatırırız; ama asla teslim
olmayacağız” dedik!
ÖLÜMÜNE DİRENDİK!
Bunu tüm dünyaya Helin ve İbrahim’le kabul ettirdik. Helin ve İbrahim; şarkılarını söyleyebilmek için,
devrimci düşünce ve değerlerini koruyabilmek için, adalet için canını verdi. Ve tüm dünya buna tanıklık etti. Tüm dünya halklarının kalbi, bizimle attı. Teslim olmayacağımızı bilen faşizm buna tahammülsüz. Bu tahammülsüzlükle ve çaresizlikle bize bu kadar saldırıyor. Bunun için hiçbir konserimize izin vermiyor.
Gerçekleri söylemeyelim, halkla omuz omuza durup türkülere durmayalım istiyor.
Halkı birleştirmeyelim, faşizme karşı örgütlenme çağrısı yapmayalım diye bu kadar saldırıyor. Çünkü faşizm
halk düşmanıdır. Bu halk düşmanlığı nedeniyle sanata ve kendi dalkavuğu yapamadığı tüm sanatçılara düşmandır.
Nazi şeflerinden Göbbels’in “Kültür kelimesini duyunca elim silahıma gidiyor” deyişi bundandır. Çünkü kültür sanat halkı aydınlatır. Sanatımızla halkı aydınlatmayalım diye bunca baskıyı görüyoruz.
Tüm baskılar faşizmin çaresizliğidir. İtirafçı ve gizli tanıklar yaratmaya çalıştılar buna karşı ölüm orucu
direnişimizle cevap verdik. Sahte dijital deliller deyip tutukladılar hapishanelerde yeni şiirler ve bestelerle cevap verdik. Faşizmin hukuku iflas etti. Tüm yalan ve demagojilerinizi, 30 kiloluk bedenlerimizle parçaladık. Bir itirafçının bir Grup Yorum emekçisi için “Bu kişi Grup Yorum üyesidir” demesi tutuklanmamızda yeterli ve geçerli sayıldı.
Gözaltılarınız yetmedi
Tutuklamalarınız yetmedi
Ağır ceza riski yetmedi
Şimdi de tehdit ve şantaja başvuruyorsunuz!
BU SİZİN ÇARESİZLİĞİNİZ, BİZİM İSE ZAFERİMİZDİR!
Biz direnerek, üreterek her daim zaferlerle çıktık. Grup Yorum olarak yine güçlü ve üstün olduğumuzu
bu aciz saldırılarınızdan görebiliyoruz! Kültür Merkezi baskınından enstrümanlarımızı çalan savcı hırsızdır!
Arkadaşlarımızı hapishanede ziyaret eden savcı zavallıdır!“İstihbarattan geldik” diyen adamlar
hapishaneye gidecek kadar çaresizdir! Biz faşizmi böyle yeniyoruz işte;
HER KOŞULDA DİRENEREK!
Tarihimizden öğrenerek alt ediyoruz tüm saldırı politikalarınızı. Hiçbir zaman sadece savunmada
olmadık, taarruza geçtik. Yeni şiirler, bestelerle cevap verdik. Farklı kıtalarda konserler verdik ve ötesi
olmayanı yaptık.
BİZ ÖLÜMÜ GÖZE ALARAK FAŞİZME DİRENDİK.
Bunun için bizi asla teslim alamayacaksınız. Çünkü biz halkın ta kendisiyiz. Halk olmanın tarihsel ve siyasal haklılığına sahibiz. Halk için üretiyor, halk için sanat yapıyoruz. Bu onurlu görevimizi asla bırakmayacağız.
Bizi, tecrit hücreleriyle, işbirlikçilik veya ölüm tehditleriyle asla teslim alamazsınız!
FAŞİZME KARŞI HER DAİM DİRENECEĞİZ!
ÜRETECEK, DİRENECEK ASLA TESLİM OLMAYACAĞIZ!
GRUP YORUM HALKTIR SUSTURULAMAZ!
KAHROLSUN FAŞİZM YAŞASIN TÜRKÜLERİMİZ!
Halk Okulu Dergisi Sayı: 116 – 30 Ocak 2022