Grup Yorum Devrimci Sanatın Temsilcisidir. Devrimci Sanat Nedir?
Halk için üreten, halkın değerlerini, halkın sahnesinde sergilemektir.
Halk için sanat yapmak; halkın acılarına, sevincine, ortak olmak demektir.
Halktan yana halkın örgütlü sanatını savunandır. Çünkü en ileri, en üretken, en devrimci olan halktan yana halk için olan sanattır. Ve ülkemizde halkın örgütlü sanatçılığının temsilcisi Grup Yorum’dur.
Grup Yorum, yüzyıllardır bu topraklarda kök salmış bir geleneğin devamcısıdır. Hangi güç söküp atabilir ki onları köklerinden? Hiçbir tarih yazmamıştır bunu.
Bugüne kadar zulme karşı direnenler hep olmuştur. Bunlardan biri de Pir Sultan’dır “Bana bir türkü söyle içinde ‘Şah’ geçmesin, seni affedeyim” diyor Hızır Paşa. Ancak ara dan geçen yüzyıllara rağmen halk; Hızır Paşa’yı değil, ona karşı söylediği türkünün her mısrasında ‘Şah’ kelimesi geçen türküyü söy leyerek idama giden Pir Sultan’ı bağrına bas maktadır.
Yani bugün Pir Sultan türküleri söylemek, aynı zamanda onun yarattığı geleneklere sahip çıkmayı da zorunlu kılmaktadır.
İşte Grup Yorum’un bugüne kadar savunduğu değerlerin kökeninde böyle güçlü bir gelenek vardır. Yüzyılların imbiğinden süzülüp gelen değerler, ilke ve kurallar vardır. Yazılan her satırın, çalınan her notanın bedeli can bedeli ödenmiştir. Bu nedenle halk için yapılan sanatta, bedel ödemeyi göze almak, hiçbir koşulda değerlerinden ödün vermemek vardır.
Bugün halk düşmanlarının devrimci sanata ve sanatçılara saldırmasının nedeni Anadolu değer lerine sahip çıkmalarındandır. Halk için sanat, halka güç verir. Halkı aydınlatır. Halka moral değerler kazandırır, hakları için mücadele etmesini öğretir. Umut taşır. Estetik bir bakış açısıyla baskı ve sömürünün nedenlerini anla tır, siyasi gerçekleri açıklar.
Devrimci sanatın işlevi budur. Bir diğer ifadeyle devrimci sanat, sanatın gerçek işlevini yüklendiği için devrimcidir. Ve tam da bu yüzden, en ön safta saldırır halk düşmanlarına.
Grup Yorum’un her bir mikrofonu, sesi, enstrümanı, nota kağıtları… Hepsi birer silah olup vurmuştur faşizmi tam alnının çatından.
Faşizmin korkusu da, halkın sanatına ve sanatçılarına saldırısı da bundan kaynaklı çok büyüktür.
Helin Bölek, Notaların Dokuz’uncusudur!
Dünyadaki bütün melodiler, 8 notadan oluşur. Ancak şimdi müziğe 9. nota eklenmiştir.
Bu notanın, bu sesin adı HELİN BÖLEK’tir.
Grup Yorum’un şarkılarını söylediği sahnesinde emek veren Helin, artık halkın sanatçılarının onuru, namusudur!
Grup Yorum’un ilk şehidi olan Helin, bugüne kadar direnmenin asla teslim olmamanın geleneğini sürdürenlerdendir. Ayçe İdil Erkmen, Helin’e özgürlüğün, adaletin yolunun direnmekten geçtiğini öğretti.
Helin, öğrendiklerine ihanet etmeden, yatırdı bedenini ölüme ve yürüdü faşizmin üstüne.
Peki neydi Helin’in ömrünü adadığı talep? Ölüm orucu, özünde yalnızca bir talep içeriyordu: ADALET İSTİYORUZ!
Helin Grup Yorum’un bugüne kadar söylediği yüzlerce şarkının simgesidir.
Ve notalar arka arkaya sıralanıp söyledi senfonisini. Helin biliyordu ki ya biteceklerdi ya da bu senfoni ile mücadeleyi büyütecekti.
Helin 9. nota olarak sırtlandı halkın senfoni orkestrasını ve kazandı zaferi!
Yazılan bütün şiirlerde, söylenen bütün şarkılar da Helin yaşayacak! Çünkü artık o halkın bağrına gömülerek ölümsüzleşmiştir.
28 yaşındaki Kürt kızı, tüm dünya halklarının diline destan oldu direnişi ile.
Helin, 21 Haziran 2019’da hapishanede başla dığı direnişinin 288. gününde, Küçükarmutlu Direniş Evi’nde, yoldaşlarının yanında verdi son nefesini. 3 Nisan günü, Direniş Evi’nden çıkarılarak slogan ve şarkılarla dolaştı sokakları. İlk andan iti baren halk, sanatçısını bağrına bastı.
Ertesi gün, cenazesine halkın katılımını engelle mek için yine vahşice saldırdı faşizm. Devrimcilerin ölüsünü de dirisini de halktan tecrit etmekti amaç; ancak devrimciler zaten halkın bağrında doğar, büyür ve ölümsüzleşirler. Bu nedenle Helin’in cenazesine yüzlerce kişinin dört bir yandan akma sını engelleyemedi oligarşi.
Helin, Direniş Mahallesi Küçükarmutlu’da Grup Yorum’un İlk Şehidi Olarak Ölümsüzleşti!
4 Nisan günü, halkının omuzlarında son kez gezerek umudun şarkıları ile uğurlandı mahalle den. Küçükarmutlu’nun o yoksul yollarından kızıl karanfillerle donatılmış tabutları içinde geçenleri 2020 hatırlayalım:
Gülsüman Dönmez, Canan Kulaksız, Şenay Hanoğlu, Zehra Kulaksız, Sevgi Erdoğan, Osman Osmanağaoğlu, Hülya Şimşek, Gülay Kavak, Ümüş Şahingöz, Abdülbari Yusufoğlu, Zeynep Arıkan, Ali Rıza Demir, Arzu Güler, Barış Kaş, Bülent Durgaç, Sultan Yıldız ve bugün Helin Bölek.
Tanıktır İstanbul’un gecekondu mahalleleri feda feda yazılan destanlarımıza; işte onlardan biri de Helin oldu.
Coronavirüs bahanesiyle sokağa çıkma yasak ları, polisin işkencesine, gaza, baskısına, yalan demagojisine aldırmadı halkımız.
Helin’in vasiyetiydi Feriköy’e gömülmekti ve yerine getirilmeliydi mutlaka. Yoldaşları tüm saldırı lara, tehditlere rağmen yerine getirdi son görevini. Helin’in cenazesinin yıkanmasına engel olmaya çalıştılar, Halk Cepheliler seyyar gasılhane sağlayıp mezarlığın girişinde yıkadılar Helin’i.
Sabahtan itibaren gaz bombaları yağdı mezarlık girişine, ilerleyen saatlerde ise mezarlığın içine. Yine de ulaştılar yanına, 9. notanın sesiyle haykır dılar: “Bize Ölüm Yok!”
Helin, Grup Yorum’un ilk şehidiydi. Milyonlara konser vermiş bir halk sanatçısının şehitliği de hal kın gündemindeydi elbette.
Helin’in şehit düştüğü gün, arama motoru Google’da en çok aranan isim oldu (öğlene kadar 200 bin, 4 saat sonra 500 bin kişi tarafından arandı). Ardından dünyadaki gazeteler Helin Bölek’i yazdı.
Dünyanın üçüncü büyük gazetesi The Guardian, The New York Times, Zeit, Focus gibi dünyada en çok okunan burjuva gazeteler bile görmezden gelemedi.
BBC Türkçe’de 4 Nisan günü internet haberler listesinde yer alan 7 haber vardı. Bunlardan 6’sı korona virüs ile ilgili, diğeri ise Helin Bölek’in Ölüm Orucunda şehit düşmesi haberiydi.
Bu gazetelerin sahipleri emperyalistlerdir; yani halkçı-ilerici değillerdir. Burada dikkat çekici olan; direnişin gücü, etkisi ve sarsıcılığı karşısında, burjuva gazetelerinin dahi direnişi ve halkın sanatçısının şehitliğini yazmak sorunda kalma larıdır.
Evet; bütün dünya “Adalet İstiyoruz” kampanyasını izliyor.
Grup Yorum’un halkın sanatını yapabilmek için direnişini izliyor, Halkın Avukatlarının halkın adale tini ölüm orucuyla nasıl savunduğunu izliyor, Özgür Tutsakların, Mustafa Koçak’ın adalet talepli diren işlerini izliyor.
Cephe politikalarıyla süren direnişler sessiz sedasız kendi mecrasında akıyor gibi görünse de aslında dost-düşman herkes direnişi yakından takip ediyor.
Halkımız biliyor ki; Halk Cepheliler emperyaliz min ve oligarşinin hiçbir saldırısını cevapsız bırak mamış, düşmanın her politikasına karşı politika üretmiştir. Devrimciliğin gereği, iktidar iddiasının göstergesidir direnmek.
Direnişçi, Direnişiyle de Şehitliğiyle de Halkı Birleştirir, Örgütler,
Bilinç ve Umut Olur!
Helin Direnişi ve Şehitliğiyle Yalnızca Anadolu Halklarına Değil, Tüm Dünya Halklarına Kurtuluş Umudunu Taşıdı!
Halkın örgütlü sanatçısı Helin Bölek gerek 288 günlük direnişi gerekse de şehitliği ile, tüm dünya da on milyonlarca kişiye direnişi ve taleplerini duyurmuştur. Halkın gelecek umudunu, adaletli bir düzenin sağlanabileceğini anlatmıştır.
Bu umutlu direniş, dünya halklarına da umut oluyor.
İrlanda Sinn Fein Poblachtach açıklamasında şunları yazdı Helin için:
“288 gün açlık grevinden sonra Grup Yorum üyesi Helin Bölek’in ölümünü duymaktan üzüldük. Helin, Erdoğan ve faşist rejimin adaletsiz likleriyle mücadele eden uzun bir şehit hattında bir başka şehit Helin’in ailesine, arkadaşlarına ve yoldaşlarına en derin taziyelerimizi gönderi yoruz. Adalet için savaşan tüm Grup Yorum üyeleri ile dayanışma içinde duruyoruz.
Helin’in ölümü, yılın bu zamanında kendi açlık grevcilerimizi ve şehitlerimizi hatırladığımız için İrlanda Cumhuriyetçileriyle güçlü bir şekilde yankı uyandırıyor. 100 yıl önce kendi açlık grevcilerimizden ölen birinin sözlerini hatırlıyoruz. Terence Mac Swiney, ‘En çok acı verenler değil, en çok acı çekenler fetheder. ’ ”
Anadolu topraklarından İrlanda halkına, 100 yıl önceki şehitlerini hatırlattı Helin. Emperyalizm var olduğu sürece dünyanın her yerinde direnişlerin de olacağını, halkın direnme dinamiklerinin köreltile- meyeceğini söyledi şehitliğiyle. İşte direnişten aldıkları güçle İrlandalIlar şöyle ifade ediyor:
“Grup Yorum üyelerine ve diğerlerine karşı yürütülen zulme bir son vermek için, tüm Türk yoldaşlarımızı adil adalet mücadelelerinde des teklemeye devam edeceğiz. İnanç içinde uyu yoldaş, diğer tüm yoldaşlarınla hatırlanacaksın. ”
Helin; dünyadaki Sol, Sosyalist herkesin umududur. Bulgaristan, Beyaz Rusya, Venezuela, Rusya, Peru, Meksika, Suriye, Filistin, İspanya ve Avrupa’nın birçok ülkesin den Helin’in direnişi ve şehitliğine ilişkin açık lamalar yapıldı.
Halk Cephesi’nin Adalet istiyoruz kampanyası na destek amaçlı, Avrupa’nın 7 ülkesinde 100’lerce kişi direnişçileri desteklemek için açlık grevi yaptı.
Avusturya’da 12, Almanya’da 100, Fransa’da 12, Belçika’da 30, İsviçre’de 4 (10 günlük), İngiltere’de 5, Yunanistan’da 26 Halk Cepheli açlık grevindeydi.
Avrupa’da iki günde 20 şehirde Helin için eylemler yapıldı.
28 yaşında, 288 direniş gününün her anında, eriyen bedeniyle, cepheden bir savaş sürdürdü ve faşizmden hesap sordu Helin.
Helin, burjuvazinin sanat anlayışını yerle bir etti, devrimci sanat yapmak için en önde bedel ödemek gereken bir süreçteyiz.
Bilip de susanlara, sessiz sedasız kendi köşesinden olup bitene izleyen burjuva sanat çılarına, saray soytarılarına güçlü bir tokattır Grup Yorum’un ölüm orucu direnişi.
HER GÜN HER ADIM BİZLERİ ZAFERE YAKINLAŞTIRIYOR!
Grup Yorum, Halkın Örgütlü Sanatçılığı ile Yeni Bir Mevzi Kazandı!
Grup Yorum Direnişin Simgesi Oldu!
Grup Yorum Sadece Direnenlerin Şarkısını Söylemekle Kalmadı, Kendileri Dilden Dile Söylenen Şarkı Oldu!
Grup Yorum 1985’ten bugünlere hep direnişleri ni büyüterek sanatını ölümsüzleştirmiştir.
Baskınlar, gözaltılar, işkenceler tutuklamalar ile geldi bugüne.
– Hükümetler değişti; ama faşizmin politikaları hiçbir zaman değişmedi Grup Yorum’a karşı.
Kasetleri kurşunlandı, Kulak zarları patlatıldı, saçları yolundu, enstrümanları parçalandı, elleri kırıldı.
-Hükümetler değişti; ama baskılar hep aynı kaldı. Çünkü Grup Yorum, halkın direngen damarını şarkı larıyla besledi. Halkın emperyalizme ve faşizme karşı örgütlülüğünü savundu. İŞTE HALK DÜŞMANLARININ HAZIMSIZLIĞI DA BUNDANDIR.
– Hükümetler değişti; ama halklara baskı, işkence, katliam hep devam etti.
Grup Yorum katliamları hesabını şarkılarıyla sordu. Her bir notası ile düşmanı vurdu. Besteleri düşmana zulmün sorumlularına kini hep diri tuttu, kurtuluşun yolunu gösterdi.
Grup Yorum dünya halklarına, acılarını unutmamayı, unutturmamayı öğretti.
Grup Yorum sadece beste yapıp şarkı söyleyerek halkın içinde olmadı. Yarattığı örgütlü sanatçılık anlayışı ile düzenin sanat anlayışını yendi.
Grup Yorum emekçilerinin kendilerine ait evleri olmadı; halkımızın evlerinde yatarak, yoksulluklarını paylaşarak, ekmeklerini bölüşerek, sevincini- acısını yaşayarak geldi bugünlere.
Katledilen yüzlerce madencinin sesi oldular. Sokak ortasında katledilen Berkinler’in sesi oldular. Fabrikada direnişlerinde meydanlarda, hakkı çalı nan emekçinin halayı oldular.
Hesap soranların şarkılarını söylediler.
Umut taşıdılar
İnanç taşıdılar.
Düzenin kadercilik dayattığı halka, kendi irade sini ve gücünü gösterdiler.
Şimdi bir kızıl karanfil olup düşüyorlar toprağa. Ya yok olacaklardı ya da sanatlarını halka taşıya bilmek için öleceklerdi. Teslim olmak, ihanet demekti onlar için.
Onlar halkın tarihine, şehitlere, inandıkları değerlere, sofrasında lokmasını paylaştığı halkın emeğine ihanet etmedi. Madencilere, emekçilere, katledilen halk çocuklarına, özgür tutsaklara, dünya halklarına ihanet etmedi Grup Yorum.
İşte şehit düşmelerinin nedeni budur.
Değerler uğruna ödenen bedel bundandır.
Ne diyor İbrahim Gökçek;
“Ya Ölüm Ya Zafer!
Türkülerimiz Antartika’dan Güney Amerika’ya söylenecek.
Biz özgürce türkülerimizi söylemek istiyoruz başka bir şey istemiyoruz. Taleplerimizi kabul etmek çok mu zor?”
HAYIR! Elbette zor değil.
Bu bir irade savaşı; bunu düşman da biliyor biz de biliyoruz. Bu irade savaşında, iki karşıt sınıftan biri zaferi, diğeri yenilgiyi tadacak.
Faşizm bunu çok iyi biliyor.
Ama faşizmin unuttuğu bir şey var; Helin Bölek, ölüm orucunda düşen 139. şehidimiz.
– 1984’te Tek Tip Elbise dayatmasına karşı ölüm orucu direnişinde 4 şehit verildi.
– 1996 Eskişehir tabutluğuna karşı direnişte 12 şehit verdik.
– 2000-2007 Büyük Direniş’te içerisi-dışarısıyla tam 122 şehit verdik.
Bugün ise Adalet İstiyoruz talebi ile mücadele eden Grup Yorum, Mustafa Koçak, Halkın Avukatları ve Özgür Tutsaklar kendi bedenlerini ölüme yatırdılar.
Ve Helin hem direnişin hem de Grup Yorum’un ilk şehidi oldu. Yani bu tabloda, ölüm orucu direnişinin kararlılığını, ölsek de vazgeç meyeceğiz inancını ve zafer tutkusunu yaşatan 139. şehidimiz oldu.
Bizler bu direnişlerin hepsinden zaferle çıktık.
Hiç yenilmedik; çünkü iradeler savaşında vaz geçmeyenler yenilmezler. Uğrunda ölünecek değerleri olanlar, o değerler uğruna bedel ödemek ten çekinmeyerek cüretle öne atılan devrimciler yenilmezler.
Burjuvazi ise kendi pis canının derdindedir, kor kak ve zavallıdır örgütlü halkın karşısında.
Bizler zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyi olmayan milyonlarız. Çok büyük bir gücüz!
Adalet isteyen halkın sanatçıları, avukatları, özgür tutsaklar, Mustafa Koçak; yalnızca kendileri için değil, tüm halkımız için ADALET istiyor.
Adil yargılanmak için ölüm orucunda olan Mustafa Koçak’a 73 kez zorla serum takarak katlet meye çalışan faşizme; en iyi cevabı yine Mustafa veriyor. Mustafa tüm diğer direnen yoldaşları gibi şunu diyor: “Bir damacana kadar kaldım. Olsun, her şeyimiz gitsin; ama onurumuz kalsın!”
Direnişi kırmak için 16 kelepçe ve halatla bağla dıkları yatakta, dişleri ve tırnaklarıyla 73 kez söküp attı serumu Mustafa. 73 kez onur, namus adalet dedi. Tıpkı direnişe başlarken dosta-düşmana ilan ettiği gibi “Bana ve bu halka yaşatılan zulümler son bulsun! Ya Adalet Ya Ölüm.”
Grup Yorum tarihin ve halkın karşısında alnı açık, başı dik yürümeye devam ederek yine yazdı rıyor tarihin ak sayfalarına adını. Direnenler, yine düzlüyor zafere giden yolu; biliyoruz ki zaferi şehit lerimizle kazanacağız!
Helin’in omuzbaşında direnen yoldaşı İbrahim Gökçek, elinde fotoğrafıyla yaptığı konuşmada öfkesi ve adalete özlemini şöyle dile getiriyor:
“28 yaşındaki bir haik sanatçısını katlettiniz.
Ya ben ölecektim; İbrahim Gökçek ya da Helin Bölek…. Bundan ötesi yok! Şimdi de ben ölürüm ne olacak? Katiller, şimdi memnun musunuz?
Ne yaparsanız yapın, zafer mutlaka bizim olacak! Mutlaka bu halkın, Grup Yorum’un ola cak. Biz kazanacağız! Biz konserlerimizi yine yapacağız, bizim taleplerimiz devam ediyor. Çok mu zor istediklerimiz? Konser yapmak isti yoruz konser!”
Evet Grup Yorum’un talepleri kabul edilmeye cek talepler değildir. Ne istiyor Grup Yorum?
1- İdil Kültür Merkezi Basılmasın,
2- Konser Yasakları Kaldırılsın,
3- Terör Listeleri Kaldırılsın,
4- Tutsak Üyelerimiz Serbest Bırakılsın,
5- Hakkımızda Açılan Davalar Düşürülsün!
Sadece 5 taleple adalet istiyor Grup Yorum. Bir halk sanatçısı olarak, adalet için hücre hücre sava şan İbrahim Gökçek, ölüm orucunun 300. gününde.
Bir sanatçının sanatını yapmak için, bir avukatın savunma yapabilmek için, bir devrimcinin değerle rini koruyabilmesi için ölmek zorunda kaldığı bir ülkedir Türkiye. Emperyalizmin yeni-sömürgesi, sürekli faşizmle yönetilen bir ülkenin kaçınılmaz gerçeğidir bu.
Halkımıza çağrımızdır:
Baskının olduğu yerde direniş, düşmanın oldu ğu yerde savaş vardır. Tarihin ve bilimin yasasıdır bu. Mesele bu savaşı kimin kazanacağıdır. Elbette tarihsel ve siyasal olarak haklı olan, meşrulukla haksıza direnenler kazanabilir.
Biz halkız! Haklı olan, meşru olan biziz, biz kazanacağız! Kendimize güvenelim. Direnen hal kın sanatçılarının, halkın avukatlarının, özgür tut sakların direnişi, bizim direnişimizdir!
Direnişimizi büyütmek, zafer halaylarını omuz omuza çekebilmek, İbrahim’i, Mustafa’yı, Ebru’yu, Aytaç’ı, Didem’i, Özgür’ü yaşatabilmek, taleplerini kabul ettirmek için daha sıkı kenetlenelim.
Hiçbir zalim, halkın adalet mücadelesinin önünde duramaz! Bulunduğumuz her yerde onların açlığına ortak olarak, eylem ve etkinliklerle taleplerini yayalım.
Duvar gazeteleri, dövizler, bildiriler, yazılama lar, kuşlamalar, basına yazdığımız fakslar ve mek tuplarla direnişin sesi olalım.
Bulunduğumuz her yerde, adalet için kırmızı kurdeleler bağlayalım. Destek videoları çekelim.
Hapishane idarelerini, Adalet Bakanlığı’m ara- yalım, protesto faksları çekelim. Direnişin taleplerinin kabul edilmesini isteyelim.
Çocuklarımıza HELİN adını verelim, yüzlerce İdil’imiz var, binlerce Helin’imizle O’nu yaşatacağı mızı gösterelim.
Kendimize inanalım, zafere kilitlenelim ve birlik te kazanalım!
Helin’e Sözümüzdür!
Sen de bütün şehitlerimiz gibi rahat uyu Helin, gözün arkada kalmasın. Yine milyonlara konserlerimizi vereceğiz, yine halk sahnelerin de birlikte şarkılarımızı söyleyecek, omuz omuza halaylarımızı çekeceğiz..
Özgür olacak vatanımız, gözün arkada kal masın! Halkımız, hakkı olan için savaşacak, hesap soracak halk düşmanlarından.
Sen rahat uyu yoldaş, bir kuşun yuvasında olmasının verdiği güvenle rahat uyu, halkının bağrındasın!
Sözümüz andımızdır!
Adın, direnişin, gülüşün pusulamızdır!
Sana söz Helin, sana söz, zaferi sana ve tüm dünya halklarına armağan edeceğiz!
Analarımıza söz; anaları adaletsiz bırakma yacak, zaferi tüm dünya halklarına armağan edeceğiz!
HALK İÇİN ADALET İSTİYORUZ!
VATANIMIZ BAĞIMSIZ, HALKIMIZ ÖZGÜR OLSUN İSTİYORUZ!
AÇLIĞIN, YOKSULLUĞUN, YOZLAŞTIRMA NIN OLMADIĞI GÜVENLİ BİR GELECEK İSTİ YORUZ!
BASKINLARIN, İŞKENCELERİN, KATLİAM LARIN OLMADIĞI BİR ÜLKE İSTİYORUZ!
BUNLAR İÇİN ÖDENECEK HER BEDELİ GÖĞÜSLEYEREK SAVAŞACAĞIZ!
YAŞAMIŞ SAYILMAZ ZATEN YURDU İÇİN ÖLMESİNİ BİLMEYEN!
HELİN BÖLEK ÖLÜMSÜZDÜR! YAŞASIN ÖLÜM ORUCU DİRENİŞİMİZ!