GÖKHAN YILDIRIM’IN DEPREM’LE İLİGLİ MEKTUPU

(…)Merhaba

(…)Deprem ile ilgili tüm gündemimiz. Eminim sizlerde öylesinizdir. “Depremde Katledilen Halkımız İçin Adalet İstiyoruz” diyoruz. Ne düşünüyorum, ne hissediyorum; “Bir sabah kalktım ki/ Dövünüp duruyor sabah yeli/ Ağlıyor Anadolu/ Nice yeni yurt yerle bir/ Şiirin neye yarar şair/ (A. Kadir)

6 Şubat 2023 sabahına böyle uyandık. Anadolu’muzda bacası tüten evler yıkılmıştı. Yıkılan evlerin altında kalan binlerce halkımız… Biliyoruz, hiçbir rakam bizim halkımıza olan sevgimizi de, halkımıza bu ölümleri reva görenlere olan öfkemizi de açıklamaya yetmez. Ancak bugün sözde resmi olarak açıklanan “rakamların” varlığını elbette görmezden gelmiyoruz.

Resmi rakamlara göre, 10 ilde yaşanan depremden dolayı vefat edenlerin sayısı bugün itibariyle 45 bin (25 Şubat) Yaralıların sayısı ise 200 binin üzerinde. Ancak gerçek rakamların bunun çok daha üstünde olduğunu biliyoruz. Mahallerimiz, şehirlerimiz yerle bir oldu. Yüzyılın en büyük depremi olduğu söyleniyor ki doğrudur da. Depremin bu denli büyük ve şiddetli olmasının da, binlerce insanımızın enkaz altında can vermesinin de bahanesi depremin “büyüklüğü” olamaz.

Faşizm her ne kadar da “asrın felaketi” diyerek kendini kurtarmaya, sorumluluktan ve de esas olarak hesap vermekten kaçmaya çalışsa da bu yaşanan bir “felaket” değildir. Yarattıkları bozuk düzenin sonucudur. “İhanetin” bedelini halkımız canıyla, kanıyla ödemiştir. 

Yarattıkları bu düzen kokuşmuş, can çekişen düzendir. Halkımıza zerrinin zerresi bir faydası olmayan bu düzenin, etinden, tırnağından arttırarak borçla, harçla aldıkları ev ya da fahiş fiyatlarla kirasını zar zor ödedikleri evleri mezar haline getirmiştir. 45 bin mezarlık… 45 bin can… 45 bin acı ve yüz binlerce yaralı…

Deprem olduğunda ve devam eden günlerde yıkılan evlerin enkazında kalan halkımız günlerce kurtarılmayı beklediler. Şehirlerimiz birer hayalet şehirlere dönerken, ülkeyi yöneten iktidar sadece seyirci kalmakla yetinmiştir. Aradan haftalar geçmesine rağmen halen çadırlarda kalan halkımız kendi olanaklarıyla yaşama tutunmaya çalışmaktadır. Depremden dolayı evleri yıkılan, daha enkaza dahi dokunulmamış yerler vardır. Deprem bölgelerinde gün geceye evrildiğinde, gecenin koyu sessizliğinde enkazın altındakilerin çığlıkları, enkazın üstünde bekleyenlere ulaşmıştır. 

Buradan gidilir acılar kentine

Buradan gidilir bitmek bilmeyen acıya

Buradan gidilir yitmiş insanlar arasına 

                                                             

Maraş, Adıyaman, Hatay… birer “acılar kentine” dönüşmüştür. Bu acıyı yaşatan faşizmdir. Faşizm bize yeryüzünde öyle acılar yaşattı ki, bizleri bu acılarla yaşamaya alışık hale getirmek istiyor. Hallacı Mansur “Cehennem acı çektiğimiz yer değildir, acı çektiğimizi kimsenin duymadığı yerdir” demiş. Halkımızı acılarla baş başa bırakarak duyarsız hale getirmeye çalışıyorlar. 

Bizler bu ülkenin soylu damarları, devrimcileri olarak buna izin vermeyeceğiz. Halkımızın acılar içerisinde yaşamasına göz yummayacağız. Büyük direnişin kahramanlarından, Muharrem Çetinkaya’nın dediği gibi; Ya cenneti vatana getireceğiz/ya da vatanı cennete çevireceğiz. 

Yiten 45 bin halkımızın acısı bizim acımızdır. Çektiğimiz her bir acı devrimcilik nedenimizdir. 45 bin can… 45 bin yürek… 45 bin neden…

Ülkemizi cennet vatana çevirmek için, yitip giden halkımızın hesabını sormak için, adalet mücadelemize 45 bin neden daha ekledik. Bu bozuk düzenden hesap sormak için 45 bin nedenimiz daha var. 

Ölüm orucu direnişinde nasıl ki adalet isteyip, adalet mücadelesi verdiysek, bugünde deprem de katledilen 45 bin insanımız için adalet mücadelesi vereceğiz. Depremde zarar gören her bir insanımız adaletsizlik yüzünden ölmüş veya yaralanmıştır. Adalet olmadığı için imar afları çıkarıldı, müteahhitler ordusu yaratıldı, tek bir toprak parçası kalmamacasına betonlaştırıldı. Yıllarca alınan deprem vergileri har vurup harman savrulduğu için depreme hazırlık yapılmadı ve yapılmadığı için de halkımız öldü.

Dün nasıl ki ölüm orucu direnişi ile, halkımıza, yoldaşlarımıza, özgür tutsaklarımıza yönelik yapılan saldırılara karşı direnerek zafer kazandıysak bugün de deprem nedeniyle ölen, yaralanan binlerce halkımız için adalet için direnerek ve adaleti sağlayarak yine kazanacağız. Adaleti yine biz sağlayacağız! Çünkü yeraltındakiler ve yerüstündekiler biz devrimcilerden adalet bekliyor. Mahatma Gandi; Adaletsiz rejimi adaletle yıkmalıyız, demiş. Biz de çürüyen, yozlaşan bu adaletsiz düzeni adaletimizle yıkacağız. Bu elbette Gandivaribir yöntem ile olmayacak. Nasıl olacağı da sır değildir. Bize bu cennet vatanı cehenneme çeviren, Anadolu’muzu acılar ülkesine dönüştürenleri, 45 bin canımızın ahı, öfkesi ile karşılarına dikileceğiz.

Halkımız çok seviyoruz! Ve bu sevgidir bizi böylesine öfkelendiren. Öfkemiz ve sevgimiz ikiz kardeş gibidir. Her ikisini de yüreğimizde taşıyor, hissediyoruz… Adalet mücadelemiz devam ediyor! Deprem değil faşist düzen öldürür! 

(…)

Sevgiler

Gökhan Yıldırım

Sosyal ağlarda paylaşın