Adana ÇEAŞ Anadolu Lisesi’nde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde bir öğrenci Öğretmenine bir soru sorar: Hocam din dersinde bu kadar şeyi öğrenmek zorunda mıyız?
Hoca o gün soruya cevap vermiş mi vermemiş mi bilemiyoruz fakat ilk yazılıda “hoca” öğrencisine tüm kinini kusmuş.
Adana ÇEAŞ Anadolu Lisesi’nde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Hüseyin Salur soruyu soran öğrencinin sorduğu soruyu sınavda kullanarak öğrencinin ne demek istediğini sormuş. Cevap şıkları ise öğrencinin sorduğu sorunun hocada nasıl bir düşmanlık yarattığını gösterir nitelikte:
a) Melahat aslında böyle demek istememiştir. O okuldaki diğer arkadaşlarına “bak hocaya nasıl laf soktum” niyetiyle “boş yapmış” gereksiz, gerzekçe ve saygısızca konuşmanın onu arkadaşlarının arasında yüceltmesini ummuştur.
b) Melahat gerek TV dizilerinin bazen de sinemaların “Hollywood effect” etkisinde kalarak kendi kültürünü, örfünü, adetini milletini aşağılık nedeni olarak görmüş ve bundan utanmıştır. Sürekli okuduğu Newyork Best Seller roman kültürü dışında birikimi olmayan bu kızımız kendi muazzam kültüründen bihaberdir. “İslamafobia” onu sarıp sarmalamıştır.”
c) Melahat yapı gereği aşağılık kompleks içindedir. Ezik bir kişiliğe sahip olan bu kızımız yaşadığı coğrafyayı ve kültürü unutmakta, bilgiyi hiçe saymaktadır. Melahat inanmasa bile arkadaşları ve içinde bulunduğu toplum inanan kesimlerdir. Dolayısıyla aldığı bilgi yaşamın bizzat kendisidir. Ancak Melahat, kendi kimliğine ve içinde bulunduğu topluma karşı kininden ve nefretinden dolayı hıncını din kültürü hocasından almaya çalışmıştır.”
d) Cenaze işlemlerinden oturup kalkmaya, gıybetten bayramlaşmaya kadar adab-ı muaşeret kurallarının çoğunu din bilgisi verir. Melahat farklı dünya görüşüne sahip olduğu için içinde din kelimesi geçen her şeye karşı alerjen bir tavır takınmaktadır. Melahat hayatı boyunca kültürel olarak gayrımüslim olarak yaşayacak, ölünce islami kurallara göre gömülmek isteyecek tipik Batı hayranı ergenliğini bir türlü tamamlayamayacak bir çocuktur.
e) Melahat için o kadar çetrefilli düşünmeye gerek yoktur. Yukarıdaki maddelerin tümü onun için geçerlidir. Kısaca hepsi”
Gerici faşist eğitim sisteminin hakim olduğu ülkemizde benzer olaylar çokça yaşanmakta. Tüm müfredatı ve özellikle din dersleri ile biat eden, şükreden, “akl-ı selim(!)“, “devlete nizama saygılı“ bir nesil yaratmayı hedefleyen eğitim sisteminde böyle soruların sorulması tabii ki hoş karşılanmıyor.
Tüm haber kanallarında din öğretmeninin öğrencinin sorduğu soruya duyduğu öfkeyi, sınav sorularında öğrenciyi aşağılamasını, hedef göstermesi tartışılıyor.
Milli eğitim müdürlüğü yayınladığı bir twit ile öğretmen hakkında soruşturma başlattığını duyurdu. Öğretmene bu yaptığından ötürü hiç bir yaptırım olmayacağına kimsenin şüphesi olmasın çünkü soruşturma açan ile müfredatı hazırlayan aynı kurum: Milli Eğitim. Din dersinde bu kadar şey öğrenmek zorunda mıyız diye soru sormasına sebep olan “şey” Milli eğitim bakanlığının hazırladığı “şey”. Öğretmene bu yaptığından dolayı nasıl bir yaptırım olacağını merak etmeye pek gerek yok yani.
Asıl merak edilmesi gereken Melahat’ın sorduğu sorunun cevabı : Din dersinde bu kadar şeyi öğrenmek zorunda mıyız?