GENÇLİK, MAHİRLER’İN, DENİZLER’İN İZİNDE YOLUNU AÇACAK!

Liseliler, toplumsal muhalefet açısından önemli bir göstergedirler.
Liseler, toplumdaki apolitikleşmenin veya politikleşmenin, öfke birikiminin, özlemlerin kendini daha geç ama daha güçlü bir biçimde dile getirdiği yerlerdir.
Politikleşme, liselere, ortaokullara kadar inmişse, egemenler için korku vaktidir.

12 Eylül 1980 cuntası açısından, lise ve üniversiteleri apolitikleştirmek, onları mücadelenin dışına sürmek en temel hedeflerden biriydi.
Bunda büyük ölçüde başarılı da oldular.
sonra 80’lerin ikinci yarısında, 90’ların başında devrimcilerin öncülüğünde okullarda faşizmin politikalarının yarattığı sonuçlar aşıldı.
Ancak öğrenciler üzerindeki faşist politikalar sona ermedi.. 90’lar boyunca, üniversitelerde büyük bir öğrenci kıyımı yaşandı.
Liseler, hapishanelere çevrildi..

Bunun sonucunda uzunca bir dönemdir, gençlik, mücadele arenasında güçlü, etkili bir konumda değildi.
Hatta o kadar ki, 19 Mart’tan itibaren başlayan eylemlerde üniversite öğrencilerinin kitleselliği ve militanlığı bir çok kesimi şaşırttı. Bugünlerde aynı şaşkınlık liselilerin eylemleri karşısında yaşanıyor.

Bu gençler, ne zaman, nasıl politikleşti, nasıl militanlıştı?
Sorunun iki cevabı var:
Birincisi, bu sonuç, bu topraklara onyıllardır ekilen direniş tohumlarının, yaratılan direniş geleneklerinin bir sonucudur.
İkincisi, her şey kendi karşıtını yaratır. Yıllara yayılan bu baskılar, yasaklar, kısıtlamalar, öğrenci gençlik içinde birikmiş, birikmiş ve nihayet bugünkü sıçramayı yaratmıştır.

Gazi ayaklanması, Haziran (Gezi) ayaklanması, Mart eylemleri, Liselilerin eylemleri, “halktan umut kesilmez” deyiminin karşılığıdır.
“Derya dediğin uyur uyur uyanır” sözü, kitle hareketlerinin dinamiğini de ifade eder.
Gençlik okyanusunda güçlü dalgalar oluşuyor şimdi. Faşizm ve tüm düzen için güçler, bu dinamizmi, yine düzen içinde hapsetmek için ellerinden geleni yapacaklar.
Bir yandan baskı, tehdit, okuldan atma, gözaltı, tutuklama terörü uygulanırken, bir yandan da talepleri düzen içine çekme politikaları devreye sokulacak.

Bunlar, dönemsel olarak şu veya bu şekilde etkili de olabilirler. Ama tüm halkımız için, tüm gençliğimiz için diyebiliriz ki; suskunluk; gerileme dönemsel, ayağa kalkış aslolandır.
Türkiye devriminin, ülkemiz devrimci mücadelelerinin yarattığı gelenek, mücadele arenasına çıkan her kesime, direnme kararı veren her kesime izlenmesi gereken yolu gösterecek güçtedir.
Gençlik, bu geleneğin izinden yürüyecektir.

Sosyal ağlarda paylaşın