
Umutları tükenen gençler göç ediyor
TUİK raporuna göre 2024 yılında Türkiye’den yurt dışına 424 bin 345 kişi göç etti. Türkiye’den en fazla göç edenler 25-29 yaş grubundakiler olması dikkat çekti.
Gençler, ülkedeki ekonomik kriz, işsizlik, gelecek endişesi gibi nedenlerin yarattığı umutsuzluk sonucu yurt dışına göç ediyor. TÜİK’e göre, ülkeden en fazla göç edenler 25-29 yaş grubu.
Ekonomik kriz, işsizlik, faşizmin baskı politikaları, adaletsizlik, gelecek endişesi halkın özellikle gençlerin göçü çare olarak görmeye zorluyor.
Ancak tüm bilimsel veriler göç için tercih edilen özellikle Avrupa ülkelerinde de ekonomik ve sosyal koşulların özellikle göçmenler için cehennemden farklı olmadığını gösteriyor. Yani göç edenleri yurt dışında cennet beklemiyor. Her geçen gün büyüyen yoksulluk tüm Avrupa ülkelerinde az ve eksik de olsa grevler ve direnişler yaratıyor. (Bu direnişlerin ve grevlerin azlığı Avrupa’da çok güçlü olan sarı sendikacılığın sorumluluğundadır, bu ayrı bir konu. )
Özellikle ırkçılığın yaygınlaştırıldığı Avrupa’da sosyalizmin varolduğu koşullarda kapitalistlerin tanımak zorunda kaldığı haklar sosyalist devletlerin yıkılmasından sonra yavaş yavaş gasp edildi. Artık gelinen aşamada halkın en doğal hakları bile gasp edilmeye çalışılıyor. Emeklilik yaşının yükseltilmesi, işsizlik maaşını alınamaz hale getiren koşullar, esnek çalışma koşulları, kontratsız güvencesiz çalışmaya mahkum etmek, hayat pahalılığı, polis baskısı, sosyal haklarda kısıtlama… gibi bir çok maddeyle anlatılabilecek koşullar halkın yaşamını çekilmez hale getiriyor.
Halkın memnuniyetsizliği sadece grevler olarak açığa çıkmıyor elbette. Emperyalistler tarafından ırkçılık büyütülerek halkın yaşadığı sorunların sorumlusu yabancılarmış gibi gösteriliyor. Irkçı çeteler devletler tarafından örgütleniyor. Almanya’da silahla, patlayıcıyla yakalanan Naziler tutuksuz yargılanırken, ırkçılığa karşı mücadele edenler yüksek güvenlikli hapishanelerde tutuluyor. Çok tehlikeliymiş gibi göstermek için cam fanüs içinde yargılamak isteniyor.
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik sosyal bunalımın sorumlusu asıl olarak emperyalizmdir. Emperyalizmin sömürüsüdür.
Çare göç değil mücadele: Emperyalizmle ve onun işbirlikçisi faşizmle mücadele. Bugünün vatan haini AKP faşizmine karşı mücadele…
Bu ülke bizim.
Bu ülke bir avuç kan emici yağmacının değil
Görgüsüz, gözü doymaz ahlaksızlardan oluşan güruhun değil hayatı yeniden yaratan emekçilerindir.
Vatanını emperyalizme satmaya, ülkemizi parsel parsel Amerikalı, Avrupalıs sermaye gruplarına satan hainlerin değil…
Evlatlarımızı ABD’nin çıkarı için NATO’nun en ucuz askeri haline getiren utanmaz iişbirlikçi AKP faşizminin değil.
BU ÜLKE BİZİM!

Zor koşullarda ülkeyi terk etmek değil kalıp “bu ülke bizim sizin değil soysuzlar” diyerek mücadeleyi yükseltmek zorunluluktur.
Yurtdışına göç etmek yarını kurtarmaz, tam tersine yarını tehlikeye atar. Sadece bununla da kalmaz aynı zamanda bu yağmacı çete AKP faşizminin ömrünü uzatır. Göç etmeye zorlayan koşullar mücadeleyi zorunluluk haline getiren koşullardır aynı zamanda…
Bugün emperyalizme ve faşizme karşı mücadele etmek için ülkeye dönüş yollarında katledilen devrimciler gerçek kurtuluşun yolunu gösteriyor. Göç yollarını mücadeleye, vatanın kurtuluşu mücadelesine giden yol haline getirenler diyor ki: VATANIMIZI BU SOYSUZLARA BIRAKMAYIN!
Göç değil mücadele et,
Umutsuzluğa yer yok!
UMUT YAŞIYOR, YAŞAYACAK…