“DİSK, KESK, TMMOB ve TTB bugün Ankara Anıtpark’ta, ‘Geçinemiyoruz. Halktan ve Emekten Yana Bütçe İçin Omuz Omuza’ başlıklı bir miting yaptı.”
Yukardaki paragrafa bakıldığında Ankara’da emekten emekçiden yana bir miting yapıldığı sanılabilir. Hatta mitingde taşınan pankartlara dövizlere bakıldığında bu sanı daha da güçlenebilir. Bu eylemde yaşanan tek bir olay eylemin niteliğini belirler.
Eyleme CHP Şişli belediyesinden atılan emekçilerin alınmaması. CHP’nin Şişli Belediyesi aylardır mahkeme kararını uygulamıyor. 730 gündür işlerini isteyen işçiler “Geçinemiyoruz” mitingine katılmak istediler. Ancak işçiler mitinge alınmadı. Sözde işçi ve memur sendikaları konfederasyonu, ilerici memurlar ve doktorların birliğinin yaptığı mitinge işleri ellerinden alınmış iki işçi tartaklandı, alınmadı. İşinden atılan iki işçinin tartaklanarak alınmaması o mitingin emekten emekçiden yana olmaktan çıkarır…
Yüksel direnişçisi Mahmut Konuk sosyal medya hesabından yaptığı paylaşıma göre bunun sebebini öğrenmek için miting tertip komitesinden 3 kişiyle konuşmaya çalışıyor. Aldığı cevap sendikaların geldiği noktayı çok açık gözler önüne seriyor. Konuştuğu üçüncü kişi şöyle diyor :
“polis bana, bunlar sıkıntı yaratabilir, siz bunları tanıyor musunuz? Bunlar sizin üyeniz mi? diye sordu, ben de; tanımıyorum, üyemiz değil dedim”
Direnen iki işçinin mitinge alınmaması yönünde polisin uyarısı hemen dikkate alınıyor. Ve iki işçi, Kakil YAZAR ve Salih BİTNER, üzerlerinde “İŞİMİ İSTİYORUM” yazan önlükleri ile mitinge alınmıyorlar ve tartaklanıyorlar…
Bundan önce de DİSK ve KESK’in polis ile işbirliği halinde olduğunun örnekleri yaşanmıştı. Süleyman Soylu’nun bizzat KESK ve DİSK’i devrimcilerden koruduğunu, “oralara el attığını” dile getirmişti. Ve sonrasında Yüksel direnişi emekçileri KESK’ten atılmışlardı. Üstelik direnişçiler hapishanedeyken yapmışlardı bunu…
Polisin mitinge al dediğini alan, alma dediğini almayan, polisin himayesindeki bir sendika, bir demokratik kitle örgütü olabilir mi ? Olsa da kitlenin, emekçinin hangi sorununu çözebilir. Ancak patron ile el ele vererek emekçinin sırtına biner, daha fazla ve sorunsuz sömürebilmesi için patrona yardımcı olur.
DİSK ve KESK’in emekçilere verebileceği hiç bir şey kalmamıştır. Bu yüzdendir ki böylesine önemli bir konu ile ilgili yapılan bir mitingi çalışma yapmadan gerçekleştirmiştir. Öyle ki duyurusunu dahi yapmamış. Milyonların geçinemediği ülkede iki sendika konfederasyonunun yaptığı mitinge 300 kişi dahi yok. Sadece sendika temsilcilerini katsa belki binlerce insanın olabileceği mitinge neden 300 kişi dahi katılmıyor sorusunun cevabını bi iki sendika ve iki meslek örgütleri birliğinin iktidar ile ilişkilerinde aramak gerekiyor. İki işçinin alana alınmamasını isteyen polisin dediğini yerine getirmesinde aramak gerekiyor. Mitinge binlerin katılması, belki onbinlerin katılması AKP faşizminin oklarına hedef olmayı beraberinde getireceğinden hemen devreye makul sendikacılık tavrı giriyor. Ve katılımı olmayan bir miting organize ediliyor…
CHP’nin arka bahçesi DİSK işçinin emekçinin hakkını savunmaz. Tam tersine işçinin haklarının karşısındadır. Ülkede bunca açlık, yoksulluk varken kılını kıpırdatmaz. Bir direniş örgütlemez. Kendisine rağmen yapılan direnişleri de sabote eder, bitirmek için devreye girer, patronlar adına işçiyi kandırır… İki işçinin CHP belediyesinden atılmış olması elbette ki DİSK’in düşmanlığını kazanmalarına yetmiştir ancak tek başına durumu açıklamaz. DİSK’in uzlaşmacı, patron sendikası olması da görülmelidir. İki işçiyi atan AKP belediyesi olsaydı da belki bir “yanınızdayız” açıklamasının dışında DİSK’in yaklaşımı aynı olurdu.