Film Odasında Bu Hafta: “Çocukların Trenleri”

Bu hafta film köşemizde, İtalyan yazar Viola Ardone’nin kitabından aynı isimle beyaz perdeye uyarlanan “Çocukların Treni” filmini halkımızın beğenisine sunuyoruz.

2024 yapımı bu dönem filmi, özellikle de çocuklu ailelerimizin mutlaka izlemesi gereken bir eser niteliğinde.

Filmin hemen başında izleyiciyi, faşist Mussolini iktidarının ve İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın viraneye çevirdiği Napoli’nin yoksul mahalleleri karşılıyor…

Başroldeki Amerigo annesiyle başbaşa bu mahallelerden birinde yaşayan ele avuca sığmaz bir çocuk. Amerigo bir yandan tüm halkı pençesine alan açlık ve yoksulluk sebebiyle erken yaşlarda çocuk işçi olarak çalışmak durumunda kalırken, diğer yandan da mahalledeki arkadaşlarıyla birlikte fırsatını buldukça çocukluğunun tadını çıkarmaya çalışıyor…

  1. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın akabinde İtalya’nın özellikle kuzey şehirlerinde Antonio Gramsci’nin önderliğinde mücadele vermiş İtalyan Komünist Partisi’nin ve o dönemin devrimci işçi sendikalarının güçlü örgütlülükleri bulunuyordu.

Mussolini faşizmine karşı yıllarca kahramanca dövüşen Partizan’ların halkın bağrında ektiği tohumlar, tüm İtalyan halkını etkisi altına almıştı.

İşte tam bu tarihsel kesitte, İtalyan komünistleri, Güney’de açlık, yoksulluk ve yoksunlukların pençesinde geleceksizleştirilmiş küçük çocukların, uygun eğitim alabilmeleri ve sağlıklı beslenmeleri için kışı Kuzey’deki ailelerin yanında geçirmesi için bir kampanya örgütlüyor ve Güney’li aileleri ikna etmeye çalışıyor.

Yıllarca faşizmin sistematik karşı devrimci propagandasına maruz kalmış halk ise, başlarda türlü safsata ve dedikodularla bu fikre karşı direnç gösteriyor.
Buna karşın halkın öncüleri, etkili ajitasyon ve propaganda çalışmasıyla bu gerici fikirleri dönüştürerek çocukları ayarladıkları trenle Kuzey’e doğru yolculuğa çıkarıyor.

Hayatlarında ilk defa temiz ve kaliteli kıyafetlere erişen çocuklar henüz trenleri yola çıkmadan gelemeyen arkadaşlarına kışlık paltolarını bırakarak dayanışmanın ezilenlerin en güzel inceliği olduğunu bir kez daha gösteriyorlar.

Yolculuklarının sonunda devrimcilerin büyük bir coşkuyla sahiplenmesiyle karşılanan çocuklar konaklayacakları evlere yerleştiriliyorlar. Burada başta çocuk kahramanımız Amerigo olmak üzere her biri ilk defa okula gitme şansı bulup eğitim alıyor, katıldıkları kolektif faaliyetlerle paylaşmayı ve dayanışmayı öğreniyor, onları ciddiye alan yetişkinlerle sahici ilişkiler geliştiriyor, hatta ilgi alanlarına göre yeni beceriler elde ediyorlar.

Amerigo da bu süreçte ona yoldaşlık eden ailelerden biri sayesinde hayatında ilk kez kemanla tanışıyor ve gelecekte kendisini dünya çapında bir keman virtüözu yapacak sürecin ilk adımlarını bu devrimci pratik sayesinde atıyor.

Film özünde çocuğun bakımının yalnızca annenin omuzlarına yıkıldığı mevcut aile yapısının çarpıklığını ortaya koyarken; bir diğer yandan da düzenin yarattığı yoksulluğun ve emperyalist savaşın yıkıcılığının halkın günlük yaşamı üzerindeki sıkıntılarını ustalıkla yansıtıyor.

Mevcut düzende ebeveynlerin çocuklarına olan sevgi ve şefkati, onlara bakmanın fiziksel, duygusal ve maddi olarak yıpratıcı rutinleşmiş görevleriyle iç içe geçmiştir. Kapitalist düzende iliğine kadar sömürülen halk yığınları için bu sorunlar büyüyüp, aile içinde başka bir çok probleme yol açarken; burjuva aileler ise genelde tamamen piyasalaşmış çocuk bakım hizmetlerini satın alarak asalak yaşamlarını rahatsızlık duymadan emek sömürüsü üzerinden sürdürebilmektedir.

Filmimizde olduğu gibi çocuğun bakımının ve gelişiminin; çekirdek ailenin değil, tüm toplumun sorumluluğunda olduğu tüm tarihsel örneklerde çocukların kendilerini sosyal, ekonomik, psikolojik ve kültürel yönlerden çok daha etkin ve sağlıklı geliştirebildiği deneyimlenmiş bir gerçektir…

Çocuklarımız gerçek anlamda paylaşmayı, üretmeyi, keşfetmeyi ve diğer insanlarla sağlıklı şekilde ilişkilenmeyi ancak kolektif devrimci emekle tam olarak öğrenebilir…

Küçük yaştan emeği sömürülen, sokaklarda dilendirilen, ideolojik ve kültürel saldırılarla yozlaştırılan ya da düzen tarafından travmatize edilen çocuklarımızın kurtuluşu da tüm insanlığın olduğu gibi Devrimdedir…

Sosyal ağlarda paylaşın