Emperyalizmin bir kurumu, 2013 yılında açlığa çözüm olarak halklara “böcek yiyin” demişti. Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan bir raporda, böcek yemenin açlıkla mücadeleye yardımcı olacağını belirtilmişti. BM Gıda ve Tarım Örgütü FAO tarafından yayımlanan raporda, böcek yemenin, açlara gıda sağlamanın yanı sıra, kirliliği de azaltacağı söylenmişti.
Emperyalizmin uşağı AKP’nin faşist basını da aynı yoldan gidiyor; açlığa karşı çöpten yemek toplamayı, tarihi geçmiş gıdaları tüketmeyi öneriyor. Efendi “böcek yiyin” derken, uşağı “çöpten yiyin” diyor.
Takvim gazetesinin 7 Şubat tarihli manşetinde şöyle deniyor:
“Bu haberi okumadan markete gitmeyin”.
Haberin devamında ise şu “tavsiyeler” var:
“Alışverişe tek başına ve tok karnına çıkın. Çocuklar olmasın.
Cazip kokular yoldan çıkarmasın. Evde hiçbiri kalmaz.
Büyük araba doldurmaya teşvik eder, sepetten şaşmayın.
Ürünlere dokunmayın. Sahiplik duygusu almaya zorlar.
Islak yeşillik taze görünür, kolay satılır. Ama çabuk çürür.
Pahalı ürün göz hizasındadır. Yukarıya ve aşağıya bakın.
Gurme reyonunda zemin titrer. Yavaşlar, daha çok alırsınız.”
Devlet kanalı TRT de yayınlanan belgesele bakmak da faşist medyanın halka neyi reva gördüğünü anlamak için yeterli. ÇÖPTEN YİYİN diyor devletin kanalı. Çöpteki bozulmamış yiyecekleri nasıl anlayacağımız “tarif”le anlatılıyor.
Aç Bırakıp, Alay Ediyorlar!
Aç Bırakıp, Açlığa Karşı Çıkana Zulmediyorlar!
Emperyalizmin, faşizmin açlığa bulduğu bu çözümler(!), halka nasıl baktıklarını da ortaya koyuyor; halkın açlığına “çözüm” ararken yaptıkları tek şey, halkı aşağılamak! Halkları aç bırakanlar, aç bıraktıklarına böcek yemeyi, çöpten yemeyi layık görüyorla.
Halkın yoksulluğu büyüyor.
Açlar ordusu hergün kat kat çoğalıyor…
AKP faşizmi halkı dayanılmaz ekonomik koşullara mahkum ediyor.
Açlığın yoksulluğun bu kadar büyüdüğü ülkemizde devlet çeşitli önlemler alıyor tabii ki. Ancak önlem deyince ekonomik tedbirler, pahalılığa karşı, işsizliğe karşı, ucuz işçiliğe karşı önlemler alındığı zannedilmesin. AKP bu önlemleri alamaz. Halkın bu sorunlarını çözemez. Çünkü bu sorunları yaratan kendisi.
O öncelikle baskıyı çoğaltıyor. Çünkü en büyük korku, açlığın ve yoksulluğun yaratacağı sosyal tepkiden. İki kişinin bir araya gelmesine engel oluyor. En basit en olağan haklar için yapılan direnişler bile polis saldırısına uğruyor. İnsanlar gözaltına alınıyor, işkence ediliyor, tutuklanıyor, yıllar süren hapisliklere mahkum ediliyor.
Ancak AKP faşizmi sadece baskı ile ayakta kalamayacağını iyi biliyor. Baskı ve terör, yalan ve demagojiye ihtiyaç duyar. Bu anlamıyla yönetebilmek için baskı ve terörün yanında yalan ve demagojiyi kullanmak zorundadır. Yalan ve demagojide ise, AKP faşizmi ustalaşmıştır.
Öte yandan yoksulluk öyle derin ve yaygın ki artık yalan ve demagojiler de halka yoksulluğunu unutturamıyor. Öylesine büyüyen bir durum ki bu, AKP yönetebilmek için teröre başvuruyor ve geçirdiği yasalar, yaptığı atamalar, halka daha fazla terör uygulayacağını gösteriyor.
Bu çaresizliğe faşist basın da çare arıyor.
Halka Çöpten Yemeyi Reva Görenlere Ne Revadır?
Açlığa çözüm bulabilseler o çok korktukları “sosyal patlama” da olmaz. Ama bunun mümkün olmadığını biliyorlar. Halkı aç ve yoksul bırakan tekellerin kârlarına dokunmayı akıllarından dahi geçirmeyeceklerine göre, bulabildikleri en “dahiyane çözüm” de; zamanı geçmiş yiycekleri veya çöpe atılmış yiyecekleri yedirmek oluyor.
Takvim gazetesinin manşetine ve devlet kanalı TRT’de yayınlanan belgesele bakmak faşist medyanın halka neyi reva gördüğünü anlamak için yeterli. ÇÖPTEN YİYİN!
Kendileri saraylarda, ejder meyveleri ile beslenirken halka tarihi geçmiş ürünlerin yenilip yenilmeyeceği hakkında dahiyane çözümler öneriyorlar.
Halka açlık, adaletsizlik ve zulümden başka bir şey reva görmüyorlar.
Peki halk kendisine böcek yemeyi, çöpten yemeyi reva görenlere karşı ne yapacak? Neyi reva görecek.
Tarihte bu sorunun bir cevabı var; sizi aç bırakanları yıkın diyor tarih.
Aç bırakanlar, yıkılmaya mahkumdur. Onlara reva olan odur.
