Sağlık durumu, ölüm orucu sürecinde bu yana halen tam düzelmeyen Aytaç Ünsal, tam bir keyfilikle halen hastaneye götürülmemektedir.
Bu keyfiliğin üstünü örtmek. “bakın işte doktor gönderdik” diyebilmek için geçen hafta bir doktor, Aytaç Ünsal’ın hücresine gönderildi.
Hapishane Doktoru, Aytaç Ünsal’ı 30×12 cm’lik bir mazgaldan muayene etmeye kalkıştı.
Mazgaldan muayene.
Kuşku yok ki, hapishaneler tarihine de, tıp tarihine de katkı sayılabilecek bir girişim bu.
Mazgal Nedir?
Hapis yatanlar bunu bilir. Ama bilmeyenler için, hapishanede yatmayanlar, veya henüz yatmayanlar için, haberimizi bunu anlatarak devam edelim.
Mazgal, hapishanelerde, hücre ve koğuş kapılarındaki gözetleme ve alışveriş deliğidir.
Bir kafanın kesinlikle geçemeyeceği kadar dardır. Bir insanın yüzünün ancak üçte biri kadar genişliktedir.
Bu nedenle, mazgaldan bir kişinin yüzünü tam olarak hiçbir zaman göremezsiniz.
Mazgalların genellikle açılır kapanır kapakları vardır.
Gardiyanlar açar, içeriye bakar ve yine kapatırlar.
Gardiyanlar açar, verecekleri varsa verir, alacakları varsa alır ve yine kapatırlar.
Her mazgal açılışı, keskin bir ses demektir. Demirin demire çarpmasıyla oluşur bu ses; gardiyanlar tarafından çoğu zaman kapakları kasıtlı olarak en yüksek sesi çıkartacak biçimde çarptırırlar.
Hücrelerin kapalı olduğu zamanlarda, o mazgal, dünyaya açılan tek deliktir.
Yemek oradan verilir size. Mektuplar, oradan gelir ve oradan gider.
Kantin alışverişi listesini ordan verirsiniz ve oradan sığan tüm malzemeler oradan verilir.
Mazgalın kapalı olması, sizin ikinci kez hapsedilmişliğinizdir.
Çoğu hapishanelerde mazgallar, yüz hizasındadır. Ortalama 1.60, 1.70 santim yüksekliğe açılmışlardır. Ancak bazı yerlerde, mazgallar, kapının yerden 20-30 santim yüksekliği hizasında yapılmıştır.
Böylelikle siz yemek almak için eğilirsiniz. Size boyun eğdiremeyen düşman, fiziki olarak sizi bu şekilde eğdirip aşağılamaya çalışır.
Yemeğinizi, ekmeğinizi, o mazgaldan “atar” gibi atıp giderler. Tek kelime etmeden.
Bazı kapılarda biri altta, biri ustte iki mazgal da olabilir. Gardiyanların “gereksiz yere” mazgalların önünde durması, dikilmesi yasaktır. Dünyaya açılan o deliğin, sizin için bir iletişim kanalı olmasına izin vermez düşman.
Şimdi yeni bir işlevi daha var mazgalın. Doktorlar, muayenelerini mazgaldan yapabilirler bundan böyle.
Nasıl mı?
Bilemiyoruz, ama mesele “tecrit”i sürdürmek olunca bir yolu bulunur. Mesela Stetoskopu uzatır doktor. Tutsak kalbini stetoskopun hizasını getirir…
Doktor, muayene için hasta tutsağın karnına dokunması gerekirse, iş orda çatallaşır. Doktorun eli oraya kadar uzanamaz. Hasta tutsak, karnını mazgal hizasına çıkaramaz.
Oldu mu şimdi diyeceksiniz. Olur. Faşizmde olur.
Faşizm, utanmadan, arlanmadan, hasta tutsağa doktor gönderdiğini iddia eder.
Aytaç Ünsal, mazgala gelen doktora, mazgaldan muayenenin olamayacağını anlatmak istediğinde, doktor mazgalı kapatıp dönüp gider. Oraya gelmesi zaten doktorlukla bağdaştırılamaz.
Böyle bir doktorluğu ancak faşizm tıpla bağdaştırır.
Yazımızı sözümüzün özüyle noktalıyoruz:
Aytaç Ünsal’ın ve hiçbir hasta tutsağın sağlığı, mazgala hapsedilemez. Tüm hasta tutsaklara özgürlük!
Mazgal üzerine son bir söz.
Biz faşizmi, tarihin en karanlık çukurlarına gömeceğiz ve oradan bir mazgallık ışık bile göremeyecek.