EZGİSİ DİRENİŞİN
Bir tek direnişin ezgisi duyulur
rüzgarın yol alışında
yaprakların hışırtısında
Bir tek direnişin ezgisi duyulur
hırçın dalgaların kayaları dövüşünde
yağmurun toprağa düşen her damlasında
Bir tek onun
direnişin sesi duyulur
emperyalizmin
faşizmin zulmü karşısında
ve bağrında
hep sevgi
emek
ve vefa olan
ve hem de ölümüne
ölümüne girilen kavgalarda…
Bir tek direnişin ezgisi duyulur
bir tek onun türküsü söylenir
bir tek onun adımları
bir tek onun nabzı
bir tek onun
direnişin
çünkü o
yani direniş
asla zapt edilemeyen bir kaledir.
O kalede
tarihin
ve halkın kahramanları yaşar
savaşır
ölür ve öldürürler.
Onların adı
Mahir olur,
Sabo olur,
Leyla olur.
Onların adı
Helin olur
İbrahim,
Ebru,
Mustafa olur.
Onlar
devrim için yaşayan
devrim için savaşan
ve devrim için ölenler
direnişin ezgisini
onlar seslendirirler
kızıl karanfiller içinde.
Karanfil kadar
kızıldır rengi dalgalanan bayrağın.
Ve sanılmasın
kapıları çelikten
surları mermer
ya da betondan değil
inançtan,
tarihten
ve haklılıktan örülmüştür.
Bu kale zapt edilemez
ve bu kaleden söylenen türkünün ezgileri
yayılır kulaktan kulağa,
yürekten yüreğe
Anadolu’dan Antarktika’ya,
Antarktika’dan Latin Amerika’ya.
23-4-2023
Halil DEMİR