(Cumhuriyet Yazarı Işıl Özgentürk’ün 4 ağustosta yayımlanan yazısının bir bölümünü yayınlıyoruz)
Kaz Dağları’nda Kanadalı bir şirket (Alamos Gold) altın arıyor. 40 şirket sırada !
Kadim Mardin kentinin en güzel üzüm bağları ve zeytinlikleri alev alev…
Şirince’de ağaç katliamı başlayacak (mermer ocakları için) matematik köyünün hemen yanında.
Aydın’daki mevcut jeotermal santrallar incirleri, zeytinlikleri, çocukları, kadınları, erkekleri, yaşlıları hasta ediyor.
Sırada Munzur’un en verimli su kaynaklarının yok edilmesi var. Altınsız, mermersiz yaşayabiliriz ama susuz ömrümüz üç gün ve ülkemiz su zengini bir ülke değil.
Dünyada sadece iki tane benzer göl olan Salda Gölü’nün önünde Azrail bekliyor.
Karadeniz’de uyduruk HES’ler neşeyle horonlara karışan dereleri kuruttu. Karadeniz’i boydan boya kuşatan sahil yolu insanlar ile denizin ilişkisini kopardı, yaylalar artık Arap zenginlerinin ve kovanlarda bal bulamayan ayılar üzgün.
Dalaman yangınında uçaklar bakanlık emri ile kullanılmadı, binlerce ağaç, dünyanın en güzel kuşları, böcekleri öldü. Geyiklerin sadece boynuzları kaldı. Kaplumbağalar ömürlerinin bu kadar kısa olacağını düşünmemişlerdi.
Iğdır diye bir ova vardı. O artık İsraillilerin.
Dünyada ilk sulu tarım yapılan Suruç Ovası susuzluktan artık ölü bir ova!
Ülkemizdeki 10 banka Arap Emirlikleri ve Katar’ın.
TCDD müzesi ve tarihi Ankara Garı, Menzil tarikatına hibe edildi.
Sit alanı Kelebekler Vadisi artık otelcilerin emrine hazır. Bir emirle sit alanı olmaktan çıkarıldı.
Tüm itirazlara rağmen inatla yapılan İstanbul Havalimanı bir korku tüneline dönüştü. Yakında tüm yolcusunu yitirecek. Kesilen ağaçların, iş güvenliği olmaması nedeniyle ölen işçilerin, çiçeği kalmayan arıların ve yüzlerce yıllık göç yollarının üstünde sessizliği bozarak uçan uçakların öldürdüğü kuşların, kısaca doğanın ağıdı o bölgede hiç bitmeyecek.
Kısaca dostlarım “Çav Bella” şarkısında dediği gibi
İşte bir sabah uyandığında
Elleri bağlanmış buldum yurdumum
Her yanı işgal altında…