Analiz (GHA)
Emperyalizm ve işbirlikçi oligarşi, bugün vatanımıza ve halkımıza dört bir yandan saldırıyor. Yoksul mahallelerde polis işbirlikçisi çeteler devrimcilere saldırıyor. Gençlerimizi uyuşturucu ve yozlaşma batağına itiyor. Halka umut olan devrimcileri komplo dosyalarla tutuklatıyor. Emperyalizm sadece yoksul halka ve mahallelere değil, hapishanelerde özgür tutsaklara da saldırılarına devam ediyor. Gençlerimizi çaresizleştirerek, Türkiye’deki işbirlikçisi AKP faşizmi ile birlikte gençlerimizin katledilmesine neden oluyor.
AKP hükümeti iktidara geldiği ilk yıldan bu güne kadar yaptığı çalışmalarla halkın çocuklarının nefes almasına, üniversite mezunu olmasına rağmen iş bulamamasına ve elde edilen başarıları yok sayıp kendine yakın insanları işe yerleştirerek, gençlerimizin intihar etmesine, umutsuz hale gelmesine neden oldu.
Faşist AKP iktidarı, başta üniversitelere atadığı rektörler ve hocalarla bilimi silip yerine şeriatçı, tarikat hocalarını yerleştirdi. Bununla kalmayıp onlara yakın öğrencilere kendi ortakları olan FETÖcülerle birlikte sınav sorularını çalıp kendilerine yakın insanlara dağıtıp, hakkı olmayan yandaşlara üniversitenin kapılarını açtı. Boş kadrolara kendi adamlarını atadı, boş olmayan yerlere ise zaman içinde insanları sürgüne yollayarak, tutuklayarak, baskı yaparak dolu olan yerleri boşaltıp cemaat üyelerini yerleştirdi.
Sistem aynı, daha önce FETÖ idi şimdi de İsmail ağa cemaati ve diğerleri.
Türkiye tarihi uzun süredir tarikatlarla, cemaatlerle ile birlikte yönetilmektedir. AKP hükümeti ile bu durum daha da derinleşti ve her tarafı sardı. Devlet öğrencilere yeteri kadar yurt ve kredi vermemiş, sözde diğer bir alternatif olan cemaat üyeleri ve tarikatlar devreye girmiş. AKP hükümeti, yaptığı kısıtlamalarla gençlerimizi tarikatların evlerine mecbur bırakmış oldu.
Onlarca gencimiz tecavüze uğradı ve tarikat baskısından intihar etti. Devletin tüm imkanlarını tarikatlara sunan AKP hükümeti, tarikatlarda kalan çocukların cinsel istismarına dahi göz yumdu. Tarikat evlerinde kalan yoksul aile çocukları uğradıkları baskılardan dolayı intihar etti. Gençlerimizi saran bu geri kalmış yuvalar, gençlerimizi zehirleyerek, onların gelecekle olan bağlantılarını kopardı. Bunun somut örneği Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Enes Kara, ailesinin zoruyla kaldığını belirttiği Nur Cemaati yurdunda yaşadığı baskıları anlattıktan sonra intihar etmişti.
Aynı kaderi paylaşan ve 3 yıl KPSS’ye hazırlanan Hatay’ın Samandağ İlçesinde ikamet eden Karadeniz Teknik Üniversitesi Bilgisayar mühendisliği mezunu Aylin Arslan, ataması yapılmayınca yaşadığı psikolojik sorunlar nedeniyle intihar etmişti.
Geçtiğimiz hafta içinde de İTÜ Uzay Mühendisliği bölümü öğrencisi Okan Bayram, üniversitenin Ayazağa Kampüsü’nde intihar ederek, herkesi yasa boğdu.
Rakamlarla Türkiye Gerçeği
AKP faşizmi döneminde gençlerden oluşan atanamayan bir ordu yaratıldı. Faşist AKP Hükümeti’nin başarıyı göz ardı edip kendi yandaşlarını yerleştirdiği üniversitelere ve kadrolara atanamayan binlerce gencimiz, “atanamayanlar” adını aldığı zaman içinde büyük umutlarla okuyan gençlerimiz hayalini kurdukları öğretmenlik mesleklerini hiçbir zaman yapamayarak, ya inşaatlarda ya da sebze halinde meyve satacak şekilde geçimlerini kazanmak zorunda bırakılırken, kimileri bunu kaldıramayarak intihar ediyor. Resmi rakamlara göre Türkiye’de 150 bin öğretmen açığı bulunurken, 460 bin ise atanamayan öğretmen gençlerimiz hala kendi mesleklerini yapamıyor. Ancak hükümetin resmi rakamları tüm rakamlarda olduğu gibi gerçekleri yansıtmıyor, eğitim sendikalarına göre tespit edilemeyenlerle birlikte atanamayan öğretmen sayısı 700 bin civarında olurken, bu sayının 55 ülkenin toplam nüfusundan bile fazla olması dikkat çekiyor.
Kriz derinleştikçe, insanlarımız çaresizlikten intiharı seçiyor. Bu intiharların sebeplerinden biri eski Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, CHP’li Veli Ağbaba’nın soru önergesine verdiği yanıtta daha açık görülüyor. 1 Ocak 2010 ile 1 Ocak 2019 tarihleri arasında 18 bin 772 kişinin yaşamına son verdiğini belirtti. İntihar edenlerin 1190’ı üniversite mezunu, 853’ü öğrenci olduğu açıklanmıştı. Toplumumuzda çaresiz kalan, atanamayan, iş bulamayan gençlerimiz, gelecek kaygısıyla bunalıma girip hayatlarına son veriyor. AKP faşizmi, kendi yandaşlarına mutlu bir hayat kurarken, uyuşturucu kullanan yandaşları lüks hayatlar içinde dolaşırken, TÜİK’in intihar istatistiklerini kontrol ettiğimizde, yıllık intihar girişimi sayısının 40 bin ile 150 bin arasında değiştiği gözlemleniyor. İktidar bir tarafı zenginleştirirken, 5’li çetelerle ihaleleri kendi yandaşlarına pazarlarken, zengin çocukları lüks içinde yaşarken, halkın çocukları ise intihara götüren bunalımlara sokuluyor, ölümüne sebep olan işlerde çalışmak zorunda bırakılıyor.
UYUŞTURUCU VE ÇÜRÜMÜŞLÜK EMPERYALİZMİN ÖRGÜTLÜ BİR POLİTİKASIDIR
İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’na kadar yozlaştırma, emperyalizmin doğal sonucuydu. Ancak, İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası yeni sömürge ülkelerde yozlaştırma, özel bir politika olarak ele alındı. 1950’den bu yana iktidar olan faşizm ve gericilik, yozlaştırmadaki paylarını gizlemek için yozlaşmanın temel nedenini “dini değerlerden ve muhafazakârlıktan uzaklaşmak” olarak gösterdi. Yeni sömürgecilik ilişkileriyle birlikte yozlaştırma politikaları, bu faşist terörün tamamlayıcısı oldu. İşte AKP faşizmi, bu düzenin Türkiye’de bekçisiydi ve iktidarı boyunca bu amaç uğruna çalıştı, gençlerimin intihar etmesine ve umutsuz kalmasına neden oldu.
Emperyalizme ve çürümüş düzene karşı tek yol devrimciliktir
Emperyalizmin ideolojik, ahlaki, kültürel, politik her cepheden açtığı savaşa karşı beynimizi koruyarak, dayanışmamızı arttırarak, kendi kültürümüzü ve geleneklerimizi koruyarak devrimcileşerek karşı çıkalım. Gençlerimiz, bedenlerini ve akıllarını bu çürümüş düzene boyun eğdirerek, intihar ederek değil, beyinlerini devrimcileştirerek sonuç alabilirler. Gençlerimizin kurtuluşu Dev Genç saflarında mücadele etmek, devrimcilerin yanında saf tutmaktır. Devrimcilik, umutsuzluğu, işsizliği, karamsarlığı ve emperyalist bataklığı yok eden yegane silahtır.
GHA