Türkiye(GHA)
Devletin kirli iş ve ilişkileri her geçen gün daha fazla gün yüzüne çıkıyor. Lübnan’da kaçırıldıktan sonra Türkiye’ye getirilen Ayten Öztürk, altı ay boyunca işkence gördükten sonra gizli tanık ifadeleriyle tutuklanmış ve daha sonra ev hapsine alınmıştı. Ayten Öztürk ev hapsindeyken, hastaneye dahi düzenli olarak götürülmemiş, sürekli olarak evin içinde elektronik kelepçe ile dolaşmak zorunda bırakılmış ve yaklaşık iki yıl boyunca bu şekilde yaşamıştı. Hatta uzun süre sağlık sorunları yaşamasına rağmen güvenlik önlemleri bahane edilerek karşılanmamıştı. Ancak güya aynı prosedüre tabi tutulan mafya-çete artıkları söz konusu olunca ılımlı devlet ile karşılaşılıyor. Devlet mafya ile ilgili kirli ilişkilerinde ev hapsinde tutulan gizli tanıklara, mafya, çete ve katillere ayrı bir prosedür uyguluyor.
Elektronik kelepçeye rağmen dışarda gezdi ve yurtdışına kaçtı
Ayten Öztürk’e her türlü baskı altında ev hapsinde tutan devlet, mafya ve çete üyelerine ve bunlara bağlı gizli tanıklara farklı bir prosedür uyguluyor. Gizli tanık, ayağında elektronik kelepçe olmasına rağmen çorbacıya gitmesine, AVM’de sevgilileriyle buluşmasına hatta yurtdışına çıkmasına göz yumulduğu, hatta polislerin elektronik kelepçe içinde olan çete üyesine “Cuma geri dönme, hafta sonu sıkılırsın, kimse yok gözaltına alınırsan pazartesiye kadar kalırsın” dediği öğrenildi.
Geçen yıl yapılan operasyonla tutuklanan Ayhan Bora Kaplan, AKP tarafından uydurulan ve kendi işbirlikçisi olan cemaate yönelik yaptığı 15 Temmuz darbe girişiminin ardından sıkça Türkiye gündemine gelen bir isim. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın suç örgütü lideri olmakla suçlanan Ayhan Bora Kaplan’ın arasında bulunduğu 61 kişi hakkında yürüttüğü soruşturma sonucunda açılan dava sürüyor. Ayhan Bora Kaplan’ın iddianamesinde gizli tanık olan Serdar Sertçelik’in, elektronik kelepçeli olmasına rağmen dışarı çıktığı, çorbacıya gittiği, sevgilisi ile buluştuğu ve en sonunda yurtdışına -elektronik kelepçesi olmasına rağmen- kaçtığı ortaya çıktı. Bu yaşanan, devletin mafya ile nasıl bir işbirliği içinde olduğunu ve suçluları koruyarak akladığını ve koruduğunu da gözler önüne serdi.
Kaçmada Süleyman Soylu Faktörü
Türkiye, Ayhan Bora Kaplan adını 15 Temmuz sahte darbe girişiminin ardından öğrendi. TRT Genel Müdürlüğü önünde adamlarıyla birlikte ellerinde silahla çektirdiği fotoğraf kamuoyunda sıkça tartışıldı. Fotoğrafta Kaplan’ın elinde uzun namlulu silah vardı. Kaplan’ı TRT önüne çağıran kişinin ise dönemin Çalışma Bakanı Süleyman Soylu olduğu ortaya çıktı. Süleyman Soylu, yanında bulunan kuzeni Sadık Soylu’nun telefonuyla Kaplan’ı TRT’ye çağırmıştı. Bu sırada hakkında dinleme kararı bulunduğu belirtilen Kaplan’ın Soylu ile telefon konuşmaları savcılık tarafından kaydedildi. Polisin Soylu ile Kaplan’ın ilişkisi dolayısıyla farklı davrandığı öngörülüyor.
Polis gözetiminde kaçtı
Bu davada pişmanlık yasasından faydalanan tanık Serdar Sertçelik, sivil polis arabasının 24 saat evin önünde beklediği halde ve ayağında elektronik kelepçe olmasına rağmen yurtdışına kaçtı. Bunun öncesinde yine ayağında elektronik kelepçe olmasına rağmen sevgilisi ile sabah saat 5’te çorbacıya gittiği, mekanda çatışma çıkmasına rağmen gözaltına alınmadığı ortaya çıktı. Bir gazeteye konuşan Serdar Sertçelik, o gün yaşananları ise “Organize Şube, beni 24 saat takip ediyordu. Büyük ihtimalle o gün de takip ediyorlardı. Olay medyada aşırı yankı bulunca tutuştular. ‘Ama Serdar cezaevine girerse kumpas bozulur’ diye düşündükleri için beni tutuklamak istemiyorlardı. Evime Ufuk komiser geldi. Dedi ki ‘Murat müdürle konuştuk. Normalde seni tutuklamamız lazım.’ Dedim ki ‘Nasıl yapacağız?’ Dedi ki ‘Hastaneden rapor aldıracağız. Rapordan dolayı gözaltına almayacağız.’ Raporu kendileri ayarladı. Sivil polis arabası 24 saat evin önünde bekliyor. ‘Evin önünden şu saatte ayrılacağız, sen de kaç git’ dediler.” diyerek devlet ile mafya arasındaki ilişkiyi bir kez daha onaylamış oldu.
GHA