Ebru Timtik.
Yaklaşık 200 gündür ölüm orucunda.
Tam tamına 200 gün!
200 gündür aç olan biri her an ölme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Ve belki biraz sonra hayata gözlerini yumacak olan birinin dağ keçilerini dert etmesi, iktidarın dağ keçilerinin avlanması için izin vermesine kahretmesi, ancak yüreği kocaman bir insana mahsustur. Adalet sevdalısı Ebru’ya.
Ebru; bu ülkenin herşeyine sevdalıdır. Dağına,taşına, börtüsüne böceğine, kurduna kuşuna vurgundur. Öyle bir aşkla bağlıdır ki ülkesine 200 günlük açlığında bile ülkenin hiç bir meselesini kulak ardı etmez. Açlığı o meseleler bitsin bir daha yaşanmasın diyedir çünkü.
Meşruluğu ile direnir.
Adaletsizliklere karşı adaleti savunur.
Keyfiliğe karşı hak ve hukuku.
Evet 200 gündür açken de dağ keçilerini dert ediyor Ebru .
Ve “hiç mi anlamıyorlar” diye soruyor.
Gittikleri her yeri kurutan, talan eden, hiç bir güzellik bırakmayan bir güruha soruyor bu soruyu.
Ülkeyi açlığa ve adaletsizliğe mahkum etmek isteyenler anlayamaz bunu tabii ki.
Hiç senin anladığın gibi anlayabilir, senin baktığın gibi bakabilirler mi güzelliklere?
Hiç kedilere ağlayıp
Kuşların yasını tutabilirler mi?
onlar kibiri sen tevazuyu
onlar küstahlığı sen bilgeliği
onlar alçaklığı sen erdemi temsil ediyorsun.
Onlar anlamazlar. Sen anlarsın sadece. Sen ve senin gibiler.
Onların anladığı dilden konuşman da bu yüzden değil mi zaten? Teslim alabileceklerini zannetiklerinde, savunmasız bıraktıklarını, çaresiz bıraktıklarını zannettiklerinde bedenini silah yaptın ya o yüzden. Kibirlerinin, küstahlık ve alçaklıklarının karşısına insanlığın binlerce yıllık erdem ve bilgeliği ile dikiliyorsun ya o yüzden. İnsanlığın binlerce yıllık birikiminin zerresine sahip olsalardı bu soruyu sormana gerek kalır mıydı?
200 gündür açken her şeyine sevdalı olduğun ülkenin dertleriyle hemdert oluyorsun ya. Bu ülke, bu dünya sen ve senin gibilerin yüzü suyu hürmetine… ve sen ve senin gibiler ile kurtuluşa…
