Fransa’nın güney sahillerinde 13-28 Temmuz günleri arasında yapılan Aile, Gençlik, Çocuk ve Bebek Kampı, gelecek yıla dair dileklerle sona erdi.
Avrupa Halk Meclisleri tarafından 20 yılı aşkın süredir düzenlenen ve gelenekselleşen kamplar, düzenin tatil anlayışının dışında bir alternatifin varolabileceğini her yıl pratik olarak yeniden kanıtlamaya devam ediyor.
Bu yıl Avrupa Halk Meclisleri, yaz kamplarını iki ayrı bölgede düzenliyor; Fransa ve Yunanistan. Fransa kampının bittiği günün ertesi gün de Yunanistan kampı başladı.
Fransa’daki kampa 100 kişi katıldı.
Kampın kuruluşu ve toplanma için ayrılan bir-iki günün dışında, kampta her gün söyleşiler, akşam eğlenceleri, geziler düzenlendi.
Direnme Hakkı ve Dayanışma, Değerlerimiz ve Dedikodu, Avrupa’da saldırıla, Haklarımız ve Kurumlarımız, Yozlaşma, NATO ve LGBT, Kapitalizm ve Sosyalizm (Bireycilik ve Kolektivizm) gibi başlıklar halinde gerçekleştirilen panellere katılım yüksekti.
Gençler de kamp boyunca kendi sohbet ve seminerlerini ayrı olarak yaptılar. Onların da kendi programları vardı. Yozlaşma gibi bazı konularda ise ortak sohbetler yapıldı, gençler, anne babalarının da içinde yer aldığı kamp kitlesine seminerler verdiler.
Dernek çalışması için oluşturulan sembolik dernekler arasında, kamp boyunca sürdürülen sosyalist rekabetin galibi, Genç-Der oldu. Çünkü en beğenilen slogan onların sloganıydı: “Gençlik Gelecek, Gelecek Sosyalizm”, Fakat elbette Anadolu Yıldızı Derneği (AYDER), Kahramanlarımız Şehitlerimiz Derneği (KSD) ve Kızıl Karanfiller Derneği’nin kamp boyunca sürdürdükleri çabalar da övgüye değerdi.
Akşam eğlencelerinde bilgi yarışmaları, “kampstar” yarışması, yetenek yarışmaları yapıldı. Akşam ne yapılırsa yapılsın, her gece halaylar ve türkülerle bitirildi.
Çocuklar ve bebekler, kamp hayatının merkeziydi dersek yanlış olmaz. “Çocuklar için program olarak daha fazlasını yapabilmeliydik” eksikliğinde hemen tüm kamp hemfikirdi. Bu eksikliğin dışında güzel ve anlamlı olan, çocukların ve özellikle bebeklerin tüm kamp tarafından sahiplenilmesiydi. Kamptaki tüm anmeler, tüm bebeklerin annesiydi. 6-7-8 aylık bebekleri, bir bakmışsınız bir anne uyutuyor, akşama başka bir anne.. Sosyalizmde çocuklarımızı ve bebeklerimizi nasıl yetiştireceğiz… sorusu açısından çok küçük ve mütevazi bir tecrübe yaşandı.
Kamptan ayrılanların her biri için ayrı uğurlamalar düzenlendi. Çoğunlukla Grup Yorum’un “hoşça kalın dostlarım” parçası eşliğinde yapılan uğurlamalarda hep gözyaşı vardı. Tanışalı daha bir hafta on gün olan insanlar, kaç yıllık dostlukların coşkusuyla vedalaştılar.
“Sanki bir yıldır buradaymışız” gibi değerlendirmelerini yaptılar.
Gençlerimizin bazıları, “ne yalan söyleyelim, biz buraya gelmeyi çok da istememiştik, ailelerimizin hatırı için geldik. Ama burada çok başka bir şey gördük” dediler gözyaşları içinde.
Evet doğruydu. Orada düzen yaşamı içinde olmayan, düzen yaşamı içinde bulunamayan birçok şey vardı.
Bunların en başında çıkarsız paylaşım, dayanışma, emek vardı. Kolektivizm vardı.
Kampın son günü tüm kamp kitlesinin katılımıyla yapılan “kamp değerlendirmesinde söylenen sözler, bu farklılığın en güzel göstergesiydi. Bu değerlendirmede kimisi “tek kelimeyle güzeldi” dedi, kimisi ayrıntılı tahliller yaptı. Eksiklikler, organizasyonda yetersizlikler de vardı, onlar da bir bir söylendi. Ama belirleyici olan kolektivizmle her şeyin altından kalkılmasıydı. Sesler duygusallaştı, gözleri dolanlar oldu. Coşkuyla gelecek yıl için önerilerde bulunuldu.
Anadolu Yıldızı Derneği’nin final gecesi için hazırladığı pankart kamp sonu için güzel bir özet ve dilekti: “Kamp Bitse de Hayat Devam Ediyor:
Direnelim! Mücadele Edelim! Kazanalım!
Hayatı Güzelleştirelim!”