Küba Devrimi Neleri Başardı?
-İkinci Bölüm-
26 Temmuz Hareketi’nin önderliğinde devrimin gerçekleştirilmesinin ardından demokratik bir halk iktidarı kuruldu.
Emperyalist tekellere bağımlılığa, oligarşik yönetime son verildi.
Tekellerin malvarlığı ve büyük topraklar kamulaştırıldı. Bunlar aynı zamanda sosyalist devrimin ve inşanın da ilk adımlarıydı.
Devrimden sonra kısa denilebilecek bir süre içinde okuma yazma oranı % 100’e ulaştırıldı.
Eğitim, dokuzuncu sınıfa kadar zorunludur.
60 yeni üniversite açıldı.
Küba’da işsizlik kalmadı.
Sosyalist Küba, çocuk ölüm oranlarını binde 6’ya kadar düşürdü. Ki bu dünya ölçüsünde en düşük çocuk ölüm oranlarından biridir. (Kıyas olması açısından Küba’daki binde 6’lık çocuk ölüm oranına karşılık mesela ülkemizde bu oran binde 80’dir.)
Tüm Kübalılar için sağlık ve eğitim, ücretsiz yararlanabilecekleri bir haktır.
Küba halkı örgütlü bir toplumdur. Sendikalaşma oranı yüzde 95’tir.
Küba’da evsiz yoktur. Her aileye bir konutun tahsis edildiği ülkede doğal olarak sokakta yaşayan kimse de yoktur.
Konut, sağlık, eğitim gibi, genç yaşlı, her Kübalı’nın beslenmesi de bir “hak” olarak kabul edilmiş, yasal güvence altına alınmıştır.
Bütün yöneticiler yılda bir ay tarlalarda ya da üretimde çalışır.
Ekonomisiyle, kültürüyle, ahlâkıyla kapitalizmden çok farklıdır elbette bu sistem.. Her şey halka göredir.
Bir başka özet yapalım: “Bir ülke ki, devrimin üzerinden geçen kırk yılda, tek bir kayıp yok, işkenceye maruz kalmış tek bir insan yok; ölüm mangaları yok, siyasi cinayetler yok; bunların hiçbirisi olmamış. Bir ülke ki, terk edilmiş tek bir yaşlı insan, sokaklarda yaşayan tek bir çocuk, kendi kaderine terk edilmiş tek bir insan yok.”.
Amerikan Ambargosu ve Saldırıları
ABD’nin burnunun dibinde bir devrimin yaşayamayacağını düşünüyordu birçokları. Gerçekten de ABD bu devrimi yaşatmamak için ekonomik, askeri, siyasi elinden gelen her yöntemi kullandı.
Küba’nın 1959’dan bu yanaki tarihi, bir anlamda ABD emperyalizminin komploları, provokasyonları, ambargoları tarihidir. ABD emperyalizminin kendi deyişiyle “arka bahçesi”nde bir devrim yapılması, bu arka bahçede adım adım sosyalizmin inşa edilmesi, ABD’nin hiçbir zaman kabul etmediği, tahammül edemediği bir gelişme oldu.
Bu nedenle ülke içindeki kontra faaliyetlerden Domuzlar Körfezi çıkarmasına, Castro’ya yönelik suikastlara kadar pekçok karşı-devrimci girişimde bulunuldu. Tarihte, hiçbir öndere karşı bu kadar suikast planı yapılmamıştır herhalde. CIA’nın bu konuda başvurmadığı bir yöntem kalmamıştır.
Sosyalist sistemin parçalanmasından sonra Küba’ya yönelik saldırılar daha da yoğunlaştı. Küba ekonomik olarak çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya kaldı. Küba Devrimi işte bu koşullarda korundu.
Bir zamanlar “Domuzlar Körfesi” çıkartmasıyla devrimi boğmak isteyen emperyalizm, bugün de Küba’yı “şer ekseni” ilan edip gözdağı veriyor; Irak, Afganistan “örnekleri” gösterilip açık işgal tehditleri savuruyor
Küba’da sosyalizmi emperyalizm yıkamaz.
Eğer devrime ve Küba’daki sosyalizme bir zarar gelirse, bu ancak uzlaşmacılıktan gelecektir.
DEVRİM VE SOSYALİZM NASIL KORUNUR?
Gazeteci Hatice Tuncer yıllar önce yaptığı bir röportajda bir Kübalı’ya sormuştu: “Sosyalizm Fidel’den sonra sürecek mi? Küba halkı sosyalizmi sürdürecek mi?”
Kübalı eliyle işaret ediyor: “Daha da yükselecek, hep yükselecek'”. Peki ya kapitalizm, ya bazılarının ellerinde dolar birikmeye başlaması diye ısrar ediyoruz. Elini boğazına götürüp boğuluyor gibi yapıyor. ‘Amerikan ambargosu bizi boğmaya çalışıyor. Ama Küba’ya kapitalizm gelmez’ diyor ihtiyar gerilla. Kaslarını ortaya çıkararak tüfek işareti yapıyor: ‘Yine dağlara çıkarız’ diyor.” (21 Ağustos 1997, Cumhuriyet)
Evet, dağlara çıkma kararlılığı olmadan Küba Devrimi yapılamazdı;
bugün de GEREKTİĞİNDE YİNE dağlara çıkma kararlılığı olmadan devrim korunamaz.
Bu zaferi biz de yaşayacağız!
Yazımızı şöyle bitirmek istiyoruz:
1 Ocak 1959 Kübası’nda yaşanan zaferi ve mutluluğu
ülkemizde de yaşayacağımız inancı ve dileğiyle
tüm izleyicilerimizin yeni yılını kutluyoruz.
Küba’da Devrim Günleri -2:
Aralık 1956… Sierra-Maestra’da gerilla savaşı başlatıldı.
1957… 17 Ocak La Plata çarpışması ve 22 Ocak İnfierno zaferi, gerillanın savaşma gücünü kanıtladı. Sierra Maestra Dağları’nı üs tutan gerillanın mücadelesi Küba ve dünya çapında yankı yapmaya başladı.
1-5 Ağustos 1957.. Küba’da genel grev yapıldı.
1958… Şubat ayından itibaren gerilla yaygınlaşmaya, ovalarda, yaylalarda gelişmeye başladı. Mart’ta gerilla ikinci cepheyi açtı.
1958… 4 Kasım’da seçimler halk tarafından boykot edildi.
1959… 1 Ocak’ta Fulgencia Batista ülkeden kaçtı. Gerillalar ülkenin merkezi yerlerinden biri olan Santa Clara’yı ele geçirdi.
2 Ocak’ta gerilla Havana’ya girdi. Devrimci strateji ve politika zaferi getirmişti.
1 Mayıs 1961’de, devrimin üzerinden yaklaşık iki yıl geçtiğinde Küba’nın sosyalist bir cumhuriyet olduğu ilan edildi. Bu ilan, aslında ABD emperyalizmine karşı zaferin ilanıydı.