Direnişler Meclisi, iktidarın yargıyı kullanarak tüm halkı susturmak ve sindirmek istemesine karşı, halkın tüm kesimlerine isyan hakkını kullanma çağrısı yaptı.
Direnişler Meclisi tarafından “FAŞİZMİN YASAL ZORBALIĞINA BOYUN EĞMEYELİM HALKIN DİRENİŞİNİ ÖRGÜTLEYELİM!” başlığıyla yayınlanan açıklamada « Bu topraklarda adaletsizliğin haddi hesabı yok. » denildi.
Açıklamada iki önemli çağrıda bulunuluyor :
Birincisi, « faşizmin sopası yargıysa halkın da isyan hakkı vardır » vurgusu yapılıyor.
İkincisi, « Adalet için, sorunlarımızın çözümü için Halk Meclislerinde Halk Komitelerinde Örgütlenelim.” çağrısı yapılıyor.
Aşağıda Direnişler Meclisinin açıklamasının tam metnini yayınlıyoruz :
« FAŞİZMİN YASAL ZORBALIĞINA BOYUN EĞMEYELİM
HALKIN DİRENİŞİNİ ÖRGÜTLEYELİM!
Halk olarak adalete açız. Dünyanın, Avrupa’nın en büyükleri arasına giren koca koca “Adalet Sarayları”mız var ama bu saraylar adalet dağıtmıyor. Adaletsizliğe uğrayanları mahkeme koridorlarında süründürerek adalet aramaktan vazgeçirmeye çalışıyorlar. Adalet talebiyle açtığımız davalarımız mahkeme mahkeme dolaştırılıyor, olmadı mahkeme heyetleri değiştiriliyor. Yine de vazgeçmiyoruz adalet istemekten.
Nefesimiz, gücümüz yettiğince bazen tek başına kalmak pahasına, bazen gözünü karartıp yanımızda duranlarla mahkeme önlerinde, meydanlarda, sokakta, sosyal medyada ADALET İSTİYORUZ.
Adalet talebimizi sağır kulaklara duyurmak istediğimizde Adalet Savaşçısı Ebru Timtik’in teyzesi gibi gözaltına alınıp tutuklanıyoruz; kızı Rabia naz’ın katillerinin yargılanmasını isteyen Vatan Naz gibi tehdit ediliyoruz; gözaltında, hapishanede çıplak aramaya maruz kaldığını söyleyen kadınlar gibi hakarete uğruyor, ahlaksız sayılıyoruz; Boğaziçi Üniversitesi’nde AKP’nin atadığı rektöre karşı çıkan öğrenciler, öğretim üyeleri gibi terörist ilan ediliyoruz; sosyal medyada adalet isteyenlere ses olduğumuzda gece yarısı baskınlarına uyanıyoruz…
Bu topraklarda adaletsizliğin haddi hesabı yok. Hangi birini sayalım?
Soma’da katledilen 301 maden işçisi için adaleti, başbakanı “Bunlar olağan şeylerdir” (R.T. Erdoğan, 14 Mayıs 2014) diyen bir ülkede arıyoruz, arayacağız!
Adalet istemekten vaz mı geçelim?
Ermenek’te madende boğularak ölen 18 işçiden birinin annesinin “oğlum yüzme bilmezdi” sözleri unutulur mu?
Çorlu’da raylardan çıkan trenle 25 canımız gitti. Katliamların, adaletsizliğin düzeninde rayında giden ne var?
Sakarya Hendek’teki havai fişek fabrikasında patlama olduğunda biz evlatlarımızın kolunu bacağını ararken fabrika sahiplerine moral yemekleri vermediler mi?
Antalya Rixos Otel’in havuzunda ölü bulunan Burak Oğraş’ın soruşturmasını gereği gibi yapmayan dönemin emniyet müdürü aynı otelde emekliliğinde üst düzey yönetici olmadı mı?
Berkin Elvan, Dilek Doğan’ın ve daha nice halk çocuklarının katilleri ellerini kollarını sallayarak gezmiyor mu?
Sözde Adalet Saraylarından, ama gerçekte iktidarın iki dudağının ucundan çıkan, acılarımızı dindirmeyen, içimizi soğutmayan kararları sineye mi çekelim, vaz mı geçelim?
Ölülerimiz bizden adalet istiyor… Onlar adalete aç öldüler.
Onları kendi ellerimizle araya araya, parça parça toplayıp kefenleyerek toprağa verdik. Yasımız bilindik yaslara benzemiyor, gözyaşlarımıza sıkılı yumruklarımız eşlik ediyor. Yokluklarına bir gün öfkemizin dineceğini, adaletin tecelli edeceğini, hesabımızın mahşere kalmayacağını inanarak dayanıyoruz.
Doymak bilmez kâr hırsıyla saldırıp katlettikleri yüzlerce binlerce cansız bedenin sevdikleri, yakınları olarak, eşleri, çocukları, ana babaları olarak, çalışma arkadaşları, komşuları, köylüleri olarak, şimdi adaletsizliğe karşı çıkmazsa yarın aynının başına geleceğini bilen halk olarak ADALET İSTİYORUZ.
Faşizmin mahkeme salonlarından adalet çıkmıyor. Hem haksız hem de adaletsiz olan AKP faşizmi yasaların korumasında zulümle yönetiyor, yasaları halka saldırı aracı olarak kullanıyor.
Cumhurbaşkanını eleştirenler, AKP’yi protesto edenler, hiçbir şey yapamazsa bir tweet atarak tepkisini gösterenler dahi gözaltına alınıp tutuklanıyor. Onurlu, namuslu gazetecilere, sanatçılara işsiz bırakılıyor. Çalışma hakkı iktidarla iyi geçinenlere tanınan bir ayrıcalık haline gelmiş durumda. Dernekler kapatılıp meslek örgütleri işlevsiz hale getirilirek halkın örgütlenme hakkı elinden alınıyor. Gerici faşist örgütlenmelerin önü açılıyor.
Nerede bir zorbalık varsa karşısına dikilen, nerede bir haksızlık varsa üstüne atılan, nerede bir yalan varsa halkın gerçeğiyle karşısına dikilen ve emperyalizmin sömürüsüne, faşizmin zulmüne karşı savaşanlar var… BIZ VARIZ!
Korkuları, yalanları, baskıları, zulümleri bundandır.
Yargılandığı mahkemelerde serbest bırakılan devrimciler yapılan itirazlarla gün dolmadan tekrar tutuklanıyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları ile devrimciler hapishanelerde ölüme, tecrite mahkum ediliyor. Devrimci sanatçılara, devrimci avukatlara onlarca, yüzlerce yıl hapis cezaları veriyorlar. İtirafçılığı, iftiracılığı bir müessese haline getirmek istiyorlar…
Halkı yaşadığı adaletsizlikler karşısında savunmasız, şarkısız, şiirsiz, silahsız bırakmak istiyorlar. İzin vermeyeceğiz!
Faşizmin kuşatması halkın üzerine karabasan gibi çökerken saldırılara direnen, teslim olmayan sadece biz varız. Adaletsiz yargılamaları kabul etmiyoruz, haklılığın gücüyle AKP’nin faşist yargısına direniyoruz.
Grup Yorum üyeleri Helin Bölek ve İbrahim Gökçek halkın şarkılarını söyleme hakkı için canlarını verdi. Halk yaşadığı adaletsizlikler karşısında savunmasız kalmasın halk için avukatlık geleneği yaşasın diye Ebru Timtik 238 gün, Mustafa Koçak iftiracı beyanlarının yargılamaya esas teşkil etmemesi için 296 gün direndi.
Suskunluğa mahkum olmayalım. Emperyalizm ve faşizm karşısında umutsuzluğa kapılmadan karanlığı aydınlatabilmek için bir mum olalım. Biz milyonlarız onlar bir avuç. Halka düşman olan bir avuç zorba, ezilen halkların tarihi haklılığının sesini susturamaz. Bütün olanaklar iktidarın elinde olduğundan fiziksel olarak güçlüler, ama haksız ve adaletsiz oldukları için kendilerine güvenmiyorlar, güçsüzler. Güçsüzlüklerini gizlemek için, baskı ve zora başvuruyorlar, yalanların arkasına saklanıyorlar, hukuku bunun için kullanıyorlar.
Faşizmin asalak, ahlaktan ve namustan yoksun, ayyaş, çıkarcı, her türlü değerini yitirmiş, uşak ruhlu güçleri BİZLERİ YENEMEZ! FAŞİZMİN SOPASI YARGIYSA HALKIN DA İSYAN HAKKI VARDIR.
Halkın sorunları ortak. AKP’nin hiçbir kurumu sorunlarımızı çözemez, bizi adalete doyuramaz. Adalet halkın silahıdır. Adalet için, sorunlarımızın çözümü için Halk Meclislerinde Halk Komitelerinde Örgütlenelim.