(Aşağıdaki yazı, Halk Okulu dergisinin 13 Temmuz 2025 tarihli 296. Sayısından alınmıştır.)

YouTube’da 56 farklı kanalda yayınlanan en az
454 Grup Yorum videosuna Türkiye’den erişim
engeli getirildi. Toplamda 205 milyondan
fazla izlenmiş videolar, bir gece sessizce “görünmez”
kılındı. Aynı günlerde Spotify, 407 bin takipçili Grup
Yorum profilini ve bütün şarkılarını kaldırdı.
Gerekçesini açıklamadı.
Engellenen videolar arasında Grup Yorum’un resmi
YouTube kanalları olan “grupyorumtv” ve “halklarınsesiyiz”
in yanısıra, Kalan Müzik gibi yapım şirketleri tarafından
paylaşılan eserler de bulunuyor. Bu engellemeler
nedeniyle Türkiye’deki kullanıcılar söz konusu içeriklere
artık erişemiyor.
Bu bir sansürdür. Bu, işlenen açık bir suçtur. Bu, halkın
sanatına, hafızasına ve direniş belleğine saldırıdır.
Bu kararın kendisi, sadece bir sansür uygulaması
değil; aynı zamanda emperyalizmle işbirliği içindeki
faşist AKP iktidarının kültürel soykırım politikasının güncel bir tezahürüdür.
Kararın uygulamaya konulduğu günden bu yana
ortada ne bir mahkeme kararı var, ne RTÜK’ten, ne de
BTK’dan bir açıklama yapıldı. Ama herkes biliyor ki bu
sansürün talimatı işbirlikçi faşist AKP iktidarından,
uygulaması emperyalist şirketlerden (YouTube ve
Spotify) geldi.
“Milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması” gibi
soyut, ucu açık kavramlar arkasına saklanarak alınan
kararlar, gerçekte kimden ve neden korkulduğunu ele
veriyor.
Grup Yorum, 40 yıl boyunca sadece müzik yapmadı;
halkın acılarını, umutlarını, direnişlerini türkülerle ilmek
ilmek dokudu. Bu ülkenin yoksulları, işçileri, işsizleri,
öğrencileri, gecekonduluları, tutsakları Grup
Yorum’un ezgilerinde kendini buldu.
Grup Yorum 40 yıldır Anadolu halklarının ve ezilen,
haksızlığa uğrayan, adalet arayan dünya halklarının sesi,
öfkesi ve umudu oldu.
Bu yüzden saldırıyorlar.
Evet, Grup Yorum’dan korkuyorlar!
Çünkü onların türküleri yalnızca ezgilerden ibaret
değil; bir isyan çağrısı, bir hakikat haykırışı, emperyalizme
ve işbirlikçilerine karşı cepheden bir tavır alıştır. İşte
bu yüzden hedefte Grup Yorum var!
Bu Yasaklama-Sansür Ne Anlama Geliyor?
1) SALDIRININ TEKNİK BOYUTU:
DİJİTAL PLATFORMLARIN SANSÜR MİMARİSİ
YouTube ve Spotify gibi dijital medya tekelleri, görünüşte “tarafsız teknoloji şirketleri” olarak sunulsa da, uygulamada siyasal iktidarların taleplerine göre içerik düzenleyen propaganda aygıtlarına dönüşmüş durumdalar.
Türkiye’deki sansür mekanizması birkaç temel
teknik yöntemle işletiliyor:
●IP Tabanlı Engelleme ve Bölgesel Kısıtlama:
Grup Yorum’a ait 56 farklı kanalda yayınlanan en az
454 video, Türkiye’deki kullanıcılar tarafından artık erişilemez durumda. Bu, IP tabanlı bölgesel engelleme
yöntemiyle sağlanıyor. Videolar sunucularda hala duruyor;
sadece Türkiye’den görünmez hale getirildiler.
Yani içerik yok edilmedi, yalnızca sansürlenmiş bir coğrafyaya
kapatıldı. Bu, “biz kaldırmadık, sadece kısıtladık”
şeklindeki ikiyüzlü savunmalar için teknik bir zemin
sunuyor.
●Meta-Veri Manipülasyonu ve Algoritmik* Sessizlik:
Spotify, Grup Yorum’un 407 bin takipçili profilini ve
tüm şarkılarını bir gecede kaldırdı. Ne şirketten ne
Türkiye’deki herhangi bir kurumdan açıklama geldi.
Ancak içeriklerin silinmesi doğrudan şirket sunucularından gerçekleştiği için bu bir “kaldırma” işlemidir. Ayrıca Spotify ve YouTube, algoritmalar üzerinden direniş türküleri ve politik içerikleri görünmez kılmak için uzun süredir sistematik manipülasyon uyguluyor.
Aramalarda çıkmayan sonuçlar, önerilmeyen içerikler,
filtrelenen başlıklar, sansürün algoritmik boyutunu
oluşturuyor.
Kurumsal Sessizlik, Fiili İtaat:
Ne BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) ne de RTÜK (Radyo ve Televizyon Üst Kurulu) bu sansürün sorumluluğunu üstlenmiş değil. Bu da uygulamanın resmi bir yargı
kararı olmadan, siyasi baskılarla
alınan fiili bir yasaklama kararı
olduğunu gösteriyor. Spotify ve
YouTube gibi şirketler bu “yasa
dışı ve yasa içi” arası gri bölgede
hareket ediyor. Fiilen uygulanan
sansür, hukuki bir kararın değil,
devletin siyasal tehditlerinin ve
şirketlerin ticari çıkarlarının ürünüdür.

2) SALDIRININ SİYASİ BOYUTU:
HALK İÇİN SANAT FAŞİZMİN KORKUSUDUR!
Grup Yorum’a uygulanan sansür, yalnızca bir müzik
grubuna değil, bir sanat geleneğine, bir direniş tarihine, bir ideolojik çizgiye yöneliktir. Kararın siyasi boyutunu anlamak için birkaç temel gerçeği görmemiz gerekir:
● Faşizm Sanata Düşmandır
AKP ve MHP iktidarı, sanatın halkla buluştuğu her
alanı kısıtlıyor, kapatıyor. Konser yasakları, kültür merkezi baskınları, film festivallerine müdahaleler, hepsi aynı politik amaca hizmet ediyor: Sorgulayan, birleştiren, örgütleyen, ayağa kaldıran halk için sanat anlayışını yok etmek. Grup Yorum bu yüzden hedeftedir.
Onların müziği yalnızca bir estetik değil, bir politik silah, bir örgütlenme biçimi, bir bilinç çağrısıdır.
● Sansür Kararları Uluslararası İşbirliğiyle Alınıyor
Spotify ve YouTube gibi şirketler, doğrudan olmasa
da Türkiye devletinin baskılarına boyun eğerek, faşizm
ile işbirliği yapmayı tercih etmişlerdir. Ekonomik çıkarlar, reklam anlaşmaları, yaptırım tehdidi gibi gerekçelerle faşist uygulamalara teknik zemin hazırlıyorlar. Bu bir “şirket kararı” değil; emperyalist medya tekellerinin, işbirlikçi faşist iktidarlara verdiği aktif desteğin örneğidir.
● “Milli Güvenlik” Yalanı, İşbirlikçi AKP İktidarının
Gerçek Korkusudur
Yasak kararının resmi gerekçesi “milli güvenlik ve
kamu düzeninin korunması” olarak açıklandı. Oysa asıl
tehdit edilen şey, AKP’nin siyasi güvenliği ve oligarşinin
çıkar düzenidir. Çünkü Grup Yorum’un ezgileri, yoksulların,
işçilerin, öğrencilerin, ezilenlerin ruhuna dokunuyor,
bilincine yön veriyor. Bu sesi kısmaya çalışmak,
halkı örgütsüzleştirmek, yozlaştırmak, duyarsızlaştırmak,
tarihini unutturmak, mücadele geleneklerini
ortadan kaldırmak içindir. Başaramayacaklar!
Sonuç: Bu Yasak Halkın Belleğini Yok Edemez, Grup
Yorum’u Susturamaz!
Sansür ne kadar teknik olursa olsun, karar ne kadar
hukuki görünürse görünsün, esas olan siyasal içeriktir.
Bu içerik, açıkça halkın sesine, kültürüne düşmanlıktır.
Spotify da YouTube da bu düşmanlığın ortağıdır. Ama
unuttukları bir şey var:
Grup Yorum halktır. Bu sansür ve yasaklarla halkın
belleğini yok edemezler. Milyonların sesini susturamazlar!
Çünkü; Grup Yorum ilk kez yasağa ve sansüre uğramıyor!
Kurulduğu 1985 yılından bu yana müziği yalnızca bir
sanat biçimi olarak değil aynı zamanda bir direniş aracı
olarak gördü. Halkın sorunlarını, özgürlük, eşitlik ve
adalet taleplerini dile getirdi. Devrimci sanat anlayışı ve mücadeleci çizgisi nedeniyle kurulduğu günden bu güne
ağır sansüre, baskı ve yasaklara maruz kaldı.
1987 yılında yayımladıkları ilk albümleri olan
“Sıyrılıp Gelen”, kısa sürede büyük ilgi görmesine rağmen
TRT’de çalınması yasaklandı. Bu aynı zamanda
Grup Yorum’un resmi mecralardan dışlanmasının ve sistematik sansür ve saldırıların başlangıcı oldu. Artık
neredeyse her konseri yasaklanacak, albümleri toplatılacak, üyeleri mütemadiyen tutuklanacak ve çalışma
yaptıkları kültür merkezleri periyodik olarak basılacaktı.
İŞBİRLİKÇİLİĞİN, GERİCİLİĞİN,
İHANETİN SANATI YOKTUR!
“Grup Yorum Halktır” sözü sadece bir slogan değildir;
çünkü Grup Yorum tam 40 yıldır halkla birlikte, halk
için sanat yapıyor.
Emperyalizmin kültürel hegemonyasına karşı direnen
Grup Yorum, emperyalizmin ve işbirlikçilerinin
“imha edilmeli” diyerek karar aldıkları ve halen 21
üyesinin tutsak olduğu bir gruptur.
İşbirlikçi AKP iktidarı, 23 yıl boyunca:
•Devlet içindeki tüm kilit noktaları ele geçirdi.
•Devletin ve halkın tüm olanaklarını kullanıyor.
Ama halkın sanatına alternatif hiçbir şey yaratamadı,
yaratamaz da!
Neden?
Çünkü gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin sanatı yapılmaz! Halkın sanatının alternatifi yoktur.
Devletin bütün gücü iktidarın elinde olabilir. Polisi,
zırhlı araçları, medyası, kurumları ile belli bir güce
sahiptir; fakat asıl güç halkların ruhunu, duygularını,
düşüncelerini belirlemek için onların beyinlerine girmek
ve şekillendirmektir.
Emperyalizm ve faşizm bu nedenle halkın sanatına
saldırıyor.
Halkın sanatını tasfiye etmek için en pespaye döneklerden,
işbirlikçi devşirmelerden ve dahası cesetlerden
medet umuyor!
Yetmiyor; emperyalist medya tekelleri yardımlarına
koşuyor; dijital faşizm devreye sokuluyor!
Ne yaparsanız yapın; ne işbirlikçi, dönek, kerameti
kendinden menkul “sanatçı” müsveddeleriyle ne de
sansürle, dijital faşizm ile halk için sanat yapmamızın,
üretmemizin önüne geçemezsiniz.
Beynimiz de bedenimiz de bizimdir; emperyalizme
ve işbirlikçilerine teslim etmeyeceğiz.
Çünkü Grup Yorum, halkın örgütlü sanatının tasfiyesine
karşı ölümüne direnerek, barikat olmaya devam
ediyor.
Bunu 40 yıl boyunca yapamadınız, bundan sonra da
yapamayacaksınız…
BU SALDIRILAR EMPERYALİST TEKELLERİN
HALKI SUSTURMA OPERASYONUDUR
YouTube da Spotify da sanıldığı gibi “özgür, tarafsız”
platformlar değildir. Onlar, algoritma ve telif maskesi
arkasına saklanmış kapitalist propaganda aygıtlarıdır.
“Halk için sanat” yapanlara sansür, para için şarkı
yapanlara milyonluk promosyon! Antifaşist bir marş
paylaştığında algoritma seni yok sayar ama milyarlık
müzik tekellerinin ticari çöplerini başköşeye çıkarır.
Çünkü bu platformlar sanatla halk arasında değil, piyasa
ile halk arasında durur.
Spotify ve YouTube’un Türkiye’deki faşist baskılara
sessiz kalması, yalnızca korkaklık değil, aktif bir işbirliğidir.
İşbirlikçi, faşist iktidar ne zaman bastırsa, onlar da
butonlara basıyor. Halka ait olan sesleri, şarkıları, kayıtları kendi çıkarlarına ters düştüğü anda siliyor. Bu, dijital bir kültürel imha operasyonudur. Bugün Grup
Yorum’un sesi susturuluyor, yarın başka bir sanatçının,
sonra da tüm halkın.
Faşizm Sanattan Neden Korkar?
Faşizm, sadece baskı ve şiddetle değil, ruhları da
teslim alarak yaşar. Ve sanat, teslim olmayan ruhtur.
Grup Yorum, zifiri karanlıkta bile halkı bir arada tutan
ışık olmuş, faşizmin en zayıf olduğu yerden, halkın
yüreğinden seslenmiştir. Bu yüzden hapishanelere atıldılar.
Bu yüzden konserleri yasaklandı. Bu yüzden açlık
grevlerinde, ölüm oruçlarında şehit düştüler. Bu yüzden
şimdi de YouTube’da, Spotify’da sansürleniyorlar.
Ama tarih gösterdi ki, en sıradan bir halk türküsü
bile faşist Mussolini’den, Hitler’den ve Franko’dan daha
uzun yaşamıştır. Çünkü faşizm kadir-i mutlak değildir,
yenilir. Halkın sanatı-sanatçısı baki kalır.
Bugün dijital platformlardan silinen o ezgiler, milyonların dilinde, gönlündedir. Sansürlenen o marşlar,
türküler yarın yine, hem de daha güçlü söylenmeye
devam edecektir. Çünkü halktan doğan, halk için söylenen
hiçbir ezgi susturulamaz!

Suç Ortağı Emperyalist Şirketler,
Hesap Vereceksiniz!
Bu yasaklar, yalnızca işbirlikçi, faşist AKP’nin değil,
aynı zamanda bu kararları uygulayan emperyalist
medya tekellerinin de suçudur. Spotify ve YouTube,
sadece içerik platformları değil, aynı zamanda politik
araçlardır. Onlar bilerek ve isteyerek Türkiye’deki işbirlikçi, faşist rejimin bastırma stratejilerine, imha operasyonlarına hizmet etmişlerdir.
Halkın sanatını silmek; sadece dijital bir işlem değil,
politik bir saldırıdır. Bu saldırının failleri de bellidir:
İşbirlikçi faşist AKP iktidarı ve emperyalizmin dijital
tetikçileridir. Bu saldırının hedefi de açıktır: Örgütlü
sanat, devrimci sanatçılar, direnen halklar!
Ama nafile…
Grup Yorum bir “hesap”tan, bir “kanal”dan ibaret
değildir.
Onlar, halkın kurtuluşu ve özgürlüğü için şehit
düşenlerin mirasıdır.
Onlar, ekmek ve adalet kavgasının, yeni bir hayatın
adıdır.
Onlar, hapishanelerde açlık grevine yatanın direncidir.
Onlar, halkın bağrından yükselen ezgi, geleceğin
müjdecisidir.
İşte bu yüzden Yaşar Kemal’in dediği gibi;
“Bir ulusun türkülerini yapanlar yasalarını yapanlardan
daha güçlüdür.”
Halk İçin Sanat Yapanlar Kazanacak!
Sansürcüler, İşbirlikçi Faşist İktidarlar ise Tarihin
Çöplüğünde Boğulacak!
•GRUP YORUM HALKTIR, SUSTURULAMAZ!
•DİJİTAL SANSÜR SUÇTUR!
•SPOTİFY VE YOUTUBE TÜRKİYE FAŞİZMİNİN
SUÇ ORTAĞIDIR!
*Algoritma, belirli bir problemi çözmek için izlenen
adım adım işlemler zinciridir. (Algoritma=Girdi+İşlem
adımları+Çıktı.)
Algoritmik Sessizlik: Algoritmaların bazı içerikleri geri
plana atarak veya gizleyerek eleştirel sesleri bastırmasıdır.
Bu farkedilmeden uygulanan dijital bir sansür biçimidir.