Devrimci İşçi Hareketi yazılı bir açıklama yaparak tüm işçileri, işçi meclisleri altında örgütlenmeye çağırdı. Son dönemde yaşanan Soma, Ermenek, Sakarya Hendek gibi AKP katliamlarına değinilen açıklamada “Yasal ya da değil, halka karşı olan herşey gayrimeşrudur. Bu yüzden mücadelemiz meşruluk temelinde adaleti sağlayana dek sürecektir.Şimdi güvencesiz çalıştırmaya, maaşlardan yapılan kesintilere, iş yerlerindeki baskılara, işten çıkartmalara, iş kazaları ve iş cinayetlerine karşı İşçi Meclislerinde örgütlenelim. Mücadele edip hakkımız olanı alalım” denildi
Adaletin zerresinin bile kalmadığı, artık adaletsizliğin, adalet diye kanıksatılmaya çalışıldığı bir Türkiye’de yaşıyoruz. Kölece çalıştırılan, en yüksek emeğe en düşük ücretle onurları çalınmaya çalışılan ve en yüksek emeğe en kolay ve toplu ölümlerin karşılık olarak verildiği işçi sınıfı adına konuşuyoruz.
AKP özelleştirmelerle gündeme geldi, özelleştirmelerle zengin oldu, zengin etti. Özelleştirmelerlebüyüdü, tıkandı, boğuldu ve özelleştirmelerle katletmeye başladı. Taşeronla milyonların emeğini hiçe sayarak çalıştırdı. Milyonlarca işçi ekmek kapısı belledi ülkesinin sonunu getirecek şirketleri. Çünkü halkın yararına hiçbir alan, halkın ekmek kazanacağı hiçbir şey bırakmadı. Her ne varsa hepsini emperyalistlere, onların davetsiz uşaklarına ve kendi yandaşlarına sattı. İşçi sınıfının ekmek kazandığı fabrikaları kapattı. SEKA, Şeker Fabrikaları, Demir Çelik Fabrikaları…
yerine ital malları koydu ve ülkemizin üretkenliğini, işçi sınıfının üretkenliğini bitirmeye çalıştı.
Tekelci burjuvazinin önü açıldı, çıkarılan yasalarla işçilerin haklarını bir bir gasp etti. Torba yasalarının içinde mutlaka bir hak gaspı koydu. Burjuvaziye, ‘yiyin, sömürün dilediğinizce, merak etmeyin kimse size
birşey diyemez, karşısında bizi bulur’ dedi. Ve burjuvazi de dedikleri gibi yaptı.
İş güvenliksizliği, önlemsizlik, maaşlardan yapılan kesintiler, iş yerlerindeki baskılar, iş kazaları ve iş cinayetleri aldı yürüdü.
Sonuç:
Soma, Ermenek, Sakarya Hendek… Ve yüzlerce teker teker, çifter çifter katledilen işçiler.
İşte bu aşamada AKP’nin yargısı devreye girdi. AKP’ni savcısı, hakimi, bilirkişileri,inceleme heyetleri… Hepsi yapılan katliamların üzerini örtmek için seferber oldular. ‘Patronlara Cezasızlık’ ilkesini benimseyerek canla başla katilleri akladılar.
Peki biz ne yaptık?
Hakkı gasp edilen işçilerin, katledilen işçilerin yanında, arkasında ve önünde mücadeleyi büyüttük. Soma katliamı sonrası açılan davada patronları, burjuvaziyi ve kapitalizmi mahkum edip AKP’nin ve patronların
suçlu olduklarını kanıtladık. Soma davası bugünlerde sonuçlanıp katilleri aklandıysa bile halkımızın beyninde ve yüreğinde adalet ışığını yakmamıza vesile oldu. Bu ışığı yaktık diye avukatlarımıza yüzyıllarca ceza verdiler.
AKP’nin yasal ya da yasadışı zulmünü, gördük yaşadık ve onunla mücadele ettik. Ve şuan işten atıldığında, zulme uğradığında direnen bir düşünceyi beyinlere işledik.
İşi ekmeği Onuru için 450 gün direnebilen, bedenini açlığa yatırabilen ve her türlü bedeli ödemeyi göze alan bir işçi sınıfı bilinci yarattık. Bu yüzden AKP’nin adaletsizliğine karşı direnmeye devam edecek, direnişlerimizi zaferlerle taçlandıra taçlandıra yürüyeceğiz. AKP’nin hakimleri, savcıları, polisi, iti, miti… Bunların hiçbiri adaletin peşine düşmüş bir halktan daha güçlü olamaz.
Yasal ya da değil, halka karşı olan herşey gayrimeşrudur. Bu yüzden mücadelemiz meşruluk temelinde adaleti sağlayana dek sürecektir.
Şimdi güvencesiz çalıştırmaya, maaşlardan yapılan kesintilere, iş yerlerindeki baskılara, işten çıkartmalara, iş kazaları ve iş cinayetlerine karşı İşçi Meclislerinde örgütlenelim. Mücadele edip hakkımız olanı alalım.
DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ!
SOMA’NIN, ERMENEK’İN, SAKARYA HENDEK’İN HESABINI SORACAĞIZ!
DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ